Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9762 E. 2024/6016 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldı ise hangi eşin kusurlu olduğu ve boşanmaya karar verilip verilmeyeceği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadına isnat edilen kusurlu davranışların ispatlanamadığı, davacı erkeğin ise güven sarsıcı davranışları ve şiddet eylemleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek, ilk derece mahkemesinin boşanmaya karar vermesi hatalı bulunmuş ve karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/996 E., 2023/1403 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/537 E., 2022/595 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının davacı erkeğin ilk evliliğinden olan çocukları ile anne ve babasına yönelik olumsuz tutum ve davranışları bulnuduğu, davalı kadının aşırı kıskanç davranışları nedenleriyle evliliğin başından bu yana anlaşmazlıkların mevcut olduğu, davalı kadının sorumsuz davranışları nedeniyle davacı erkeğin hem özel hem de iş hayatında huzur bulamadığı, işini kaybettiği, erkeğin müşterek konutu terk ettiği son olarak da kadının erkekten para istemek için erkeğin iş yerine gelerek kavga çıkardığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; erkeğin düzensiz yaşantısı, kötü alışkanlıkları, alkol bağımlılığı bulunduğu, kadını darp edip kötü sözler söylediği, silahla tehdit ettiği, erkeğin 2018 yılında Çiftlik Bank sistemine para kaptırdığı, aracını satmak zorunda kaldığı, davacının tarihi eser merakı nedeniyle, kadının altınlarını bozdurup satmak zorunda kaldığı, davalının iş yerinden birkaç kadınla adı çıktığı için ayrılmak zorunda kaldığı, davacı erkeğin 3 yıl kadar önce yatağını ayırdığı, 2019 yılının şubat ayında artık sevmiyorum boşanalım diyerek evden ayrıldığı 6 ay sonra özür dileyip geri döndüğü, 3 ay sonra evi terk ettiği, 2020 yılının şubat ayında müşterek çocuğa görüştüğü kadınların fotoğrafını gösterip anneni artık sevmiyorum ve istemiyorum dediği, davacı erkeğin hayatında ... isimli başka bir kadın olduğu, 2020 yılının nisan ayında davalı kadın eşiyle konuşmak için çalıştığı otoparka gittiğinde davacı erkeğin tehdit ve hakaret eylemleri üzerine polis çağırdığı, davacı erkeğin polisteki ifadesinde başka bir kadınla ilişkisini açıkça ikrar ettiğini iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde kusur değerlendirmesinde; davacı erkeğin sübut bulan güven sarsıcı davranışlar, fiziksel, sözlü ve ekonomik şiddet eylemleri nedeniyle boşanmada ağır kusurlu; davalı kadının sübut bulan davacı erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğu ile anne babasına yönelik menfi davranış ve anlaşmazlıkları nedeniyle boşanmada hafif kusurlu olduğu, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci-ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 850,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 650,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur incelemesi ve kadın lehine hükmedilen nafaka yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kadına yüklenen vakıaların ispatlanmadığını, kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur incelemesi ve kadın lehine hükmedilen nafaka yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, bu nedenle davanın kabulüne ilişkin kararın bozulmasını mahkeme aksi kanaatte ise 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminat talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulünün dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına tedbir nafakası takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

2. Öyle ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.

3.Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen güven sarsıcı davranışları olan ve kadına karşı fiziksel, sözlü ve ekonomik şiddet uygulayan davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur ispat edilememiştir. Davalı kadına yüklenen kusurlu davranışa ilişkin dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı evlilik birliğinin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, salt davacı erkeği haklı çıkarmaya matuf beyanlar, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup kadına bu eylemin kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. Bu itibarla ispat edilemeyen davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.