Logo

2. Hukuk Dairesi2023/982 E. 2023/3648 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/240 E., 2022/1209 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ: Bitlis Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/170 E., 2021/579 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin karşı boşanma davasının reddine, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk derece Mahkemesinin ilgili hükümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına ve ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; davalı-davacı erkeğin evliliğin ilk günlerinden beri sürekli olarak fiziksel şiddet uyguladığını, vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar oluştuğunu, bu morluklar geçinceye kadar evden dışarı çıkmaya izin vermediğini, tehdit ettiğini, erkeğin kendi ailesinin yanında da fiziksel şiddet uyguladığını, yine evliliğin ilk günlerinden itibaren hakaret ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, kadına ve annesine sürekli sinkaflı küfürler ettiğini, "sen kadın değilsin, bir işe yaramıyorsun, pisliksin" diyerek aşağıladığını, yaptığı yemekleri yemediğini, kadının ailesi ile görüşmesini engellediğini, ayrı yataklarda yattıklarını, kayınvalidesinin evinde kaldıklarında kayınvalidesinin erkeğe ve kadına ayrı yataklar hazırladığını, kadının çikolata kisti rahatsızlığı için erkeğin kadını hastaneye götürmediğini, sürekli yalan söylediğini, gece geç saatlere kadar başkaları ile telefonda gizli ve müstehcen konuşmalar yaptığını, sürekli eve geç geldiğini, neden geç geldiğini açıklamadığını, yine bir gece erkek telefonda konuşurken gizlice dinlediğinde müstehcen konuşmalara ve kadınlarla görüşme ayarladığına şahit olduğunu, bu konuşmaları kayıt altına alarak mahkemede dinletmek istediğini, erkeğin sürekli türlü bahanelerle altınları istediğini ve alamayınca da erkeğin ve ailesinin zorla kadının altınlarını elinden alıp evden kovduklarını, kadının kişisel eşyalarını dahi alamadan evden ayrılmak zorunda kaldığını, ekonomik şiddet ettiğini, evden kovulduğu 21.02.2021 tarihinden beri ayrı yaşadıklarını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası boşanmalarına, aylık 1.000,00tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00TL maddî ve 50.000,00TL manevî tazminata, liste halinde sunulan çeyiz ve kişisel eşyaların aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde değerlerinin tespiti yapılmasına ve fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL'nin en yüksek yasal faiz ile ödenmesine, bununla birlikte dilekçede belirtilen ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ıslah dilekçesi ile 128.450,00 TL'nin dava tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçelerinde özetle; kadının sürekli evi terk ettiğini, en son Şubat 2021'de de evi terk ettiğini, telefonlarını engellediğini, kadının ailesinin evine yakın yerden ev tutulması hususunda baskı yaptığını, yakın yerde oturulmaması halinde kadının annesinin tarafları ayırmakla tehdit ettiğini, kadının annesinin hakaret ettiğini ve kadının buna sessiz kaldığını, kadının ailesini ile görüştürülmediği iddiasının doğru olmadığını aksine sürekli görüştüğünü, işten döndüğünde yemek hazır olmasına rağmen erkeğe verilmediğini, çamaşırlarının yıkanmadığını, evin günlük temizliğinin yapılmadığını, kadının babasının dükkanında çalışması yönündeki isteğini yerine getirmediği için kadının tepki verdiğini, kadının ailesinin sürekli hakaret ve tehditlerine maruz kaldığını, düğünden sonra altınların kadında olduğunu, hatta erkeğin bir süre altınları görmemesi nedeni ile nerede olduğunu sorunca kadının geçiştirerek apar topar annesine gidip altınları getirdiğini, erkeğin çalıştığı şirkette daha çok kazanç sağlayabilmesi adına bir tır almak istemesi üzerine kadından altınların bir kısmını istediğini ancak kadının vermek istemediğini, bunun üzerine kadının babası ile görüşünce babasının kızını arayıp eşine destek olmak için altınları vermesini söylediğini, bunun üzerine kadının altınların bir kısmını erkeğin yüzüne fırlattığını, erkeğin altınları almak istemediğini beyan ettiğini, bunun üzerine kadının annesinin arayarak "kardeşini gönderiyorum alsın seni" dediğini ve kardeşinin gelip kadını götürdüğünü, bundan sonra erkek uzun yol seferine gittiğinde kadının eve gelerek bazı eşyalarını götürdüğünü, talep edilen kişisel eşyaların bir kısmının kadın tarafından götürüldüğünü, bir kısımının ise hiç eve getirilmemiş olduğunu, ziynet eşyalarının bir kısmını ise evi terk ederken yanında götürdüğünü, defalarca evi terk ettiğinden diğer kısmın zaten ailesinin yanında olduğunu iddia ederek karşı davanın kabulü ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ile tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadın tarafından açılan davaların reddine hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen tanık beyanlarından davalı-davacı erkeğin davacı-davalı kadına karşı şiddet eylemlerinin olduğu, kadını darp ettiği, kadına hakaret ettiği, sadakatsizlik derecesine varacak eylemleri olduğu, kadının ziynet eşyalarını rızası dışında cebren elinden aldığı; buna karşılık kadının ev ve evlilik ile ilgili kendi sorumluluklarını tam olarak yerine getirmediği anlaşılmakla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evlilik birliğinin sona ermesinde davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğuna kanaat getirilerek asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi ikinci fıkrası uyarınca karşı davanın reddine, kadının tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önünde bulundurularak 10.000,00 TL maddî tazminat ile 10.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının nafaka isteminin kısmen kabulü ile evliliğin sona ermesi ile yoksulluğa düşeceği değerlendirilen kadın yararına takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının devamına, kesinleşmeden itibaren aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir. Çeyiz ve kişisel eşyanın iadesi talebinin konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ziynet alacağı davası yönünden ise dinlenen tanık beyanlarından erkeğin, kadına ait ziynet eşyası olan altınları iş kurma bahanesi zorla aldığı ve geri vermediği, kadının darp sonucu evden kovulduğu anlaşılmış olup buna göre dava dilekçesi ile talep edilen ve dosyaya sunulan görüntü, fotoğraf ve tanık beyanları ile varlığı kanıtlanan 1 adet İtalyan setin (bir adet kolye, küpe, bileklik 22 ayar 80 gr) (31.520,00 TL değerinde), 6 adet 27'şer gr 22 ayar ikili burma bileziğin (63.828,00 TL değerinde), 1 adet 14 ayar 30 gr ağırlığındaki kalın bileziin (7.560,00 TL değerinde), 1 adet 45 gr ağırlığında 22 ayar kelepçe bileziğin ( 17.730,00 TL değerinde) ve 1 adet 25 gr ağırlığında 14 ayar zincirli kolyenin (6.300,00 TL değerinde) olmak üzere ziynet alacağı davasının kısmen kabulü ile belirtilen ziynet eşyalarının erkekten alınarak kadına aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde 126.938,00 TL'nin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, az da alsa kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, erkeğin ailesinin lojistik firmasının ve bu firmaya bağlı olarak da tırlarının olduğunu, hatta erkeğin de tır alarak ortak olmaya çalıştığını, bu nedenle hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarının miktarı ile maddî ve manevî tazminatların miktarlarının düşük olduğunu, ziynet alacağı davasında kabul edilen kısmın yerinde olduğunu ancak iki yüzüğün de hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek kusur, tedbir ve yoksulluk nafakalarının miktarı, tazminatların miktarları ve yasal faiz uygulanması ve ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne dair kararına karşı boşanmaya ilişkin kısım hariç diğer kısımlar yönünden Mahkeme kararının lehe kaldırılması gerektiği, dinlenen tanık beyanlarında kadının kusurlarından bahsedilmesine rağmen erkeğin ağır bulunmasının kabul edilemez olduğunu, kadının ve ailesinin hakaretvari sözleri, annesinin evliliğe müdahale etmesinin kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, Mahkemece hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarlarının yüksek olduğunu, ziynet alacağı davasında hükmedilen miktarın yüksek olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülmeyen gram ve ayarlar dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, buna ilişkin daha önce yapılan itirazların dikkate alınmadığını, bu nedenlerle açılan karşı davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kusur, karşı davanın reddi, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar, ziynet alacağı davasında kabul edilen kısmı ve çeyiz eşyası alacağı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2022 tarihli ve 2022/240 Esas, 2022/1209 Karar sayılı kararıyla; davalı davacı erkeğin, kadına karşı fiziki şiddeti, sadakatsizlik düzeyinde eylemi ve kadına ait ziynetleri cebren alması, davacı davalı kadının ise ev ve evlilikle ilgili sorumluluklarını tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı davacı erkeğin ağır kusurlu davacı davalı kadının ise hafif kusurlu olduğuna yönelik tespiti ve davacı davalı kadının davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların kusur dereceleri, sosyal ve ekonomik durumları değerlendirildiğine davacı davalı kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların az olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu ve kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği değerlendirilerek kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin uygun olduğu ancak miktarının az olduğu, çeyiz eşyası hakkındaki davanın konusuz kalması nedeni ile verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ziynet alacağı davasına ilişkin tarafların istinaf ettiği miktarlara ilişkin nispi harçları yatırmadıkları, yargılamanın sürüncemede kalmaması açısından davanın ziynet yönüyle tefrikine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile tarafların ziynet alacağına yönelik istinaf talebinin eldeki dosyadan tefrikine, davacı davalı kadının maddî ve manevî tazminat ve nafaka miktarına yönelik istinaf sebeplerinin kabulüne, tarafların diğer istinaf sebeplerinin esastan reddine, davalı davacı erkeğin istinaf sebeplerinin esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasının miktarına ve maddî manevî tazminatların miktarına ilişkin kısmının kaldırılmasına, bu konuda düzeltilerek yeniden hüküm tesisine, kadının nafaka isteminin kısmen kabulü ile aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, kadın için 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-davacı kadın vekili; davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu ve kadının kusurunun olmadığını, nafaka ve tazminatların miktarı arttırılmış olsa da yeterli olmadığını ve bu konudaki taleplerin tam kabulünün gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakalarının miktarı, maddî ve manevî tazminatların miktarı ve yasal faiz işletilmesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili; davacı-davalı kadının boşanmada kusurlu olduğu ve kusurunun nispeten az olmadığını, kadının temizlik ve yemek yükümlülüklerini yerine getirmediğini, erkeğe yönelik sürekli hakaretlerde bulunduğunu ve küçük düşürdüğünü, hükmedilen tazminatların ödeme gücü dikkate alınarak hükmedilmemiş olduğunu, kadının babasının iş yerinde çalışıyor olduğunu, bu nedenle yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi gerektiğini, ekonomik durum değerlendirilmeden yoksulluk nafakasına hükmedildiğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurun kimden kaynaklandığı, davacı davalı kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmesi halinde miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, hükmedilen tazminatlara faiz uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü, 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dosya kapsamına göre davalı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı boyutta kaldığının, davacı davalı kadına ise mevcut kusurlarının yanında tanık beyanları ile sabit olduğu üzere hakaret vakıasının da kusur olarak yüklenmesi gerektiğinin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine davalı davacı erkeğin ağır, davacı davalı kadının az kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü tüm nedenler ile davalı davacı kadın vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Davacı davalı kadını vekilinin maddî ve manevî tazminatlara faiz istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı davalı kadın vekilinin tazminat taleplerine ilişkin faiz istemi hakkında karar verilmemesi yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı davacı erkeğin tüm, davacı davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Faruk'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Rümeysa'ya geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.