"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/919 E., 2023/1302 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/78 E., 2022/209 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli hakaret ettiğini, ortak çocuğa şiddet uyguladığını, altınların bedeli hesabına yatırıldıktan sonra değiştiğini, erkeğe sözlü ve ekonomik şiddet uyguladığını, telefonunu sakladığını, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, son altı aydır ayrı yatakta yattığını, birliktelikten kaçındığını, ailesinin tarafların evliliklerine karıştığını, kadının en son halasının evine gitmek istediğini, kafasının dinlemek istediğini söylediğini, düzeleceği umuduyla halasına bıraktığını, sonra erkeğin telefonlarını açmadığını, başka yerlerde kaldığını öğrendiğini, son görüşmede "Seni artık sevmiyorum, ben artık kendime yeni bir düzen kurdum" dediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı- davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin öfke problemi olduğunu, kadına şiddet uyguladığını, tarafların aile apartmanında oturduğunu, kadının hizmetçi gibi görüldüğünü, özel bir hayatlarının olmadığını, erkek ve ailesinin sürekli kadını denetlediğini, kontrol altında tuttuğunu, aşağıladığını, küçük düşürdüğünü, hakaret ettiğini, her gün kayınvalidesinin evine gitmek zorunda bırakıldığını, tarafların hiç bir zaman ortak karar alamadıklarını, derkeğin sessiz kaldığını, kadının ayrı bir yere taşınmak istediğini, erkeğin kabul etmediğini, kadına fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, kadının ihtiyaçlarını erkeğin amcası ya da babasına söylemek zorunda kaldığını, ailesinin yanına tek başına gidemediğini, sosyal çevresini kısıtladığını, kıskanç olduğunu belirterek yetkili Mahkemelerin Ankara Batı Aile Mahkemeleri olduğundan yetki itirazında bulunmuş, davanın reddine, aksi halde ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki iddialarını tekrarla tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, erkeğin ailesinin yaşadığı aile apartmanında oturmak istememesine rağmen taşınmak istemediği, ayrı daireleri olsa da erkeğin akrabalarının tarafların evliliğine çok yoğun müdahale ettiği, tarafların kendisine ait özel yaşantılarının ve bireysel kararlarının bulunmadığı, erkeğin ve kadının erkeğin ailesinden izin ve onay alarak hareket ettiği, eş olarak başbaşa vakit geçiremedikleri, kendi isteklerine göre alışveriş yapamadıkları, kadının kendi isteği ile erkeğin ailesinin evinde kalmadığı, erkek ve ailesinden ailesinden gördüğü baskı ve erkeğin ailesinin ekonomik tasarruf istekleri nedeniyle erkeğin ailesinin evinde gün içinde vakit geçirdiği, erkeğin ailesine ev işlerinde hizmet ettiği, erkek ve ailesi tarafından kadına hizmetçi gibi davranıldığı, kadınla emir kipiyle sert üslupla konuşulduğu, erkeğin bu süreçlerde yaşananlara tepkisiz ve sessiz kaldığı, erkeğin mal mısın, doymuyor musun, salak, gerizekalı şeklinde hakaret edip aşağılama suretiyle duygusal şiddet uyguladığı, 2020 yılı şubat ayında Ankara'da yaşarlarken erkeğin amcası ve çocuklarının kadına saldırıp vurmaya çalışmaları, erkeğin aylık çok cüzi bir harçlık bıraktığı, ekonomik şiddet uyguladığı, kadının evlilik sonrası eğitim hayatına engel olduğu, okumasına izin vermediği, kadının sosyal hayatının erkek tarafından kısıtlandığı, görüşeceği ve konuşacağı kişilere müdahale edildiği, kadının akraba ve tanıdıklarının düğün, cenaze gibi önemli günlerine katılmasının engellendiği, gönderilmediği ve ortak çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki iddiasına karşılık yasal dava açmayarak iddialarının iftira boyutunda kaldığı, tarafların ayrılık kararı almaları sonrasında barışma görüşmeleri için bir araya gelindiğinde ayrı eve çıkmanın kadın tarafından talep edildiği, erkek ve ailesi tarafından bu talebin kabul edilmediği, ayrı eve çıkmaları halinde para verilmeyeceğini söyledikleri, erkeğin babasının kadına okunmuş su içirdiğinin beyan edildiği ve tarafların barışmadıkları, kadının defol git diyerek ailesi yanında erkeği aşağıladığı, telefonla uzun zaman geçirdiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve fıkrası uyarınca boşanmalarına, üstün yararı gözetilerek ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 750,00 TL'ye çıkartılmasına, hükmün kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 1.000,00 TL'ye çıkartılmasına, hükmün kesinleşmesinden itibaren boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velayet, nafaka, tazminatlar ve reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe kadının akraba ve tanıdıklarının düğün, cenaze gibi önemli günlerine katılmasının engellendiği kusuru yüklenmiş ise de bu yönde açıkça herhangi bir tanık beyanı ve bu yönde açıkça herhangi bir delilin de bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece erkeğe bu vakıa nedeniyle kusur yüklenemeyeceği, erkeğe yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, kadına, erkeğe defol git diyerek ailesinin yanında erkeği aşağıladığı kusuru yüklenmiş ise de bu yöndeki tanık anlatımında kadın tarafından ne zaman söylendiğinin belli olmadığı gibi defol git dedikten sonra evliliğin devam ettiği, bu şekilde ne zaman söylendiği belli olmayan ve affedilmiş yada hoşgörü ile karşılanmış bir vakıanın da kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadına yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, Mahkemece kadına, telefonla uzun zaman geçirdiği kusuru yüklenmiş ise de aynı zamanda kadının sosyal hayatının erkek tarafından kısıtlandığı, görüşeceği ve konuşacağı kişilere müdahale edildiği kabul edilmiş ve bu yöndeki vakıa toplanan deliller ile ispat edilmiş, ayrıca İlk Derece Mahkemesince kadının çocuk ile ilgilenememesi kusurunun da erkeğin ailesine hizmet etmesinden dolayı kadına yüklenemeyeceğine kanaat getirildiğine göre kadının telefonda uzun zaman geçirdiğinin de kabul edilemeyeceği, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki telefon kayıtlarında kadının en çok görüşme yaptığı kişinin eşi olduğu, diğer çok görüşme yaptığı kişilerin akrabaları olduğu anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince kadına bu vakıa nedeniyle kusur yüklenemeyeceği, kadına yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, yine Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen taraflara yüklenen diğer kusurlu davranışların yanında kadının, erkeğe zaman zaman hakaret ettiği, sürekli "Annende babanda seni sevmiyor, kardeşlerinin sana saygısı yok, seni ben sevmesem ne yapacaksın" diyerek erkeği aşağıladığı anlaşılmakla bu kusurların da gerekçeye eklenmesi gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında yine de erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafaka, tazminatlar ve reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanma davasında kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar ve tazminatlar, kadının davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.