Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9856 E. 2024/7307 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirlenmesi ve kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları dikkate alınarak, yerel mahkemenin kusur belirlemesi ve tazminat miktarı tespitinde usul ve yasaya uygun davrandığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1752 E., 2023/2625 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 12. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/302 E., 2022/303 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilikleri boyunca kadın eşin ailesinin, kadın müvekkiline karşı doldurduğunu, kışkırttığını, ailesinin taraflarının evliliklerini yönlendirmeye çalıştığını, huzurlarını yok ettiklerini, sırf bu sebeplerden ötürü tarafların evliliklerinin bitme noktasına geldiğini, kadın eşin şuanda müvekkilini eve almadığını, kilidini de değiştirdiğini, müvekkilinin arabada ya da ablasında kalarak yaşamına devam ettiğini, müvekkilinin hep evlilik birliğini sürdürmeye çalıştığını kadın eşin ise yuvayı yıkmak için elinden geleni yaptığını, müvekkilinin çabalarını görmezden geldiğini, kavgasız tartışmasız bir günlerinin dahi olmadığını, müvekkilinin yevmiye usulü çalıştığını , iyi bir baba ve iyi bir eş olduğunu tüm bunlara rağmen ise kadın eşin müvekkilini 3 aydır eve almadığını çocuklarını dahi görmediğini, evliliğin fiilen bittiğini evlilik birliklerinin sürdürülmesinin imkanının olmadığını, tarafların evlilik birliği içindeki edinmiş oldukları araçlar ve diğer mal varlıklarıyla ilgili ayrıca mal paylaşımı davası da açtıklarını, müvekkilinin ortak çocuklar için 300,00'er TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiğini, kadın eşin de müvekkili gibi yevmiye usulü çalıştığını bu nedenle kadın eş için yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi gerektiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesini müvekkili ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkek eş tarafının iddialarının ve savunmalarının doğru olmadığını, evlilik birliğinin sarsılmasında kusurlu olan tarafın erkek eş olduğunu, müvekkilinin her zaman sorumluluklarını yerine getirdiğini, çocuğuna ve ailesine iyi davrandığını, erkek eşin müvekkiline karşı defalarca yalan söylediğini, verdiği sözleri tutmadığını, başka bir kadınla görüştüğünü, bu durumu müvekkilinin öğrenip erkek eşe sorduğu zaman ise erkek eşin eşyaları alıp evi terk ettiğini, bir daha da gelmediğini, erkek eşin, tarafların evlilik birliği içinde edinmiş olduğu mal varlıklarını da kaçırmaya çalıştığını tüm bu sebeplerden ötürü müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminatın erkek eşten alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin çalışmadığı gelirinin olmadığını, ortak çocuklara bakamadığını, bakmakta zorlandığını belirterek öncelikle ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini ve ortak çocuklar için 750,00'şer TL den toplam 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, müvekkili lehine de 1.000,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına hükmedilmesini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesin talep ve dava ettiği görülmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın eşin annesinin yönlendirmeleriyle hareket ettiği, eşini kendi kök ailesi ile görüştürmediği, müşterek hanenin kilidini değiştirdiği, erkek eşin ise başka bir kadınla görüştüğünü kabul ederek karısını aldattığı, yaşanan olaylar karşısında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu, birbirlerine karşı psikolojik şiddet uygulayan taraflar eşit kusurlu olup bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 500,00 TL den toplam 1.000,00 TL iştirak nafakasının erkek eşten alınarak kadın eşe verilmesine, kadın eşin tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilniştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin mevcut hale gelmesinde erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, mahkemenin boşanmaya ve kusur tespitine dair değerlendirmesinin hatalı olduğunu belirterek erkeğin kabul edilen davası,kusur tespiti ve kusura dayalı olarak boşanmanın fer'ileri yönünden istinaf isteğinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Mahkemece; "kadın eşin annesinin yönlendirmeleriyle hareket ettiği, eşini kendi kök ailesi ile görüştürmediği, müşterek hanenin kilidini değiştirdiği, erkek eşin başka bir kadınla görüştüğünü kabul ederek karısını aldattığı....birbirlerine karşı psikolojik şiddet uygulayan tarafların eşit kusurlu olduğu" belirtilerek yapılan tespit ve değerlendirmelerin kısmen hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle davacı-birleşen davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmadığından erkeğin, "başka bir kadınla görüşerek karısını aldattığı ve eşine psikolojik şiddet uyguladığı" yönündeki tespitler kesinleşmiştir. Davalı-birleşen davacı kadının, "eşini ailesiyle görüştürmemesi" vakasına erkek tarafından dayanılmadığı halde bunun kadına kusur olarak yüklenmesi doğru olmamıştır.Yine sunulan delillerle kadının ailesinin yönlendirmesiyle hareket ettiği de ispatlanamamıştır. Toplanan delillerle, davacı-birleşen davalı kadının ortak konutun kilidini değiştirerek eşini müşterek konuta almadığı sabittir. Tüm bu tespit ve değerlendirmelere göre; başka bir kadınla görüşerek eşini aldatan ve psikolojik şiddet uygulayan erkek ile ortak konutun kilidini değiştirerek eşini eve almayan kadının eylemleri neticesinde evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Evlilik birliğinin mevcut hale gelmesinde her iki eş kusurlu ise de, eşlerden ... daha fazla kusurludur. Mahkemece eşlerin boşanma davalarının kabulüne karar verilmesi isabetli olmakla birlikte karar gerekçesi hatalı olduğundan gerekçenin açıklanan şekilde düzeltilmesi gerekmiştir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK m. 175). Boşanmaya neden olan olaylarda davacı-birleşen davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmakta ise de, tarafların tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek sürekli ve düzenli gelir elde eden kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Ortak çocuklar yararına belirlenen iştirak nafakası yönünden kadının istinaf itirazı bulunmadığından bu hususta değerlendirme yapılmamıştır. Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir (TMK m. 174/1-2).Toplanan delillere göre; boşanmaya neden olan olaylarda davacı-birleşen davalı erkek daha fazla kusurlu olduğu gibi kadının boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelendiği ve bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğradığı sabittir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile kadının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır. Bu nedenle; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatler, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri dikkate alınmak suretiyle kadın yararına 30.000,00-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmüştür..." gerekçesiyle davalı-davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin yukarıda açıklanan şekilde düzeltilmesine, davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat istemlerine dair ilk derece mahkemesi kararı ile yapılan düzenlemenin kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davalı-davacı ...'in maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 30.000,00-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi tazminatın davacı-davalı ...'den alınarak davalı-davacı ...'e ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine, davalı-davacının sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen ve maddî manevî tazminat yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; açılan karşılıklı boşanma davalarında kusur belirlemesi ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi. 6098 sayılı kanun'un 50 ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.