"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1463 E., 2023/2591 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalvaç Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/504 E., 2022/172 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların 1995 yılında evlendiklerini, evlendikten sonra manevi yönden bağımsız bir evleri olmadığını, tarafların köyde bulundukları zamanlarda erkeğin ailesi ile yaşadıklarını, kadının, erkeğin ailesi tarafından gece vakti 11.04.2021 tarihinde evden kovulduğunu, evden ayakkabılarını dahi giyemeden çıkarıldığını, o günden bu zamana kadar da davalı veya başkaca kimse tarafından eve dönmesi yahut evlilik birliğinin sürdürülebilmesi amacıyla aranmadığını, tarafların evlilik birliği içerisinde yaşam şeklinin daima yörük hayatı şeklinde olduğunu, yayladan yaylaya geçtiklerini, kısmi zamanlarda erkeğin ailesinin evine döndüklerini, kadının hiçbir zaman sosyal bir hayatı olmadığını, hiçbir dini bayramda kadının ailesi ile görüşmediğini, tarafların yıllardır kıl çadırlarda yaylalarda yaşadığını, oldukça zor bir hayat geçirdiğini, tarafların birlikte tatil alışveriş, piknik gibi en ufak bir sosyal etkinliklerinin hiçbir zaman olmadığını, evlilikte daima ezilen, hor görülen, değil fikir sahibi olmak fikir açıklaması bulunmasına bile müsaade edilmeyen bir ortamda yaşanmaya zorlandığını, kadının yaylada yaşadığı dönemlerde ailesinin yakınlarından ölüm meydana gelse dahi davalı tarafın kadını ailesinin yanına götürmediğini, kadının uzun ısrarları sonucu, kadının ailesinden birinin gelip almasına izin verdiğini, kadının eşinden dostundan anne babasından ve tüm akrabalarından izole olduğunu, erkeğin ailesi tarafından birlikte olduğu dönemlerde sürekli hor gör görüldüğünü ve ailesi tarafından aşağılandığını, erkeğin ailesinin kadına hitaben "amele, ırgat" gibi sıfatlarla seslendiklerini, aşağılayıcı söylemlerde bulunduklarını, kadının çok yemek yemesinin, yahut bir şey içmesinin dahi davalının ailesi tarafından sorun edildiğini, davalı erkeğin ise tüm bu olanlara evlilik boyunca göz yumduğunu belirterek, bu nedenlerle tarafların boşanmalarını, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir problem veya tartışma konusu bulunmadığı halde evi terk ettiğini, kadının iddia ettiği hususların gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında evlilik birliğinin en başından itibaren ufak tefek tartışmalar dışında hiçbir zaman kavga olmadığını, mutlu bir evlilik sürdüklerine emin olan erkeğin, davacı kadının neden evi terk ettiğini ve işbu davayı açtığını halen anlayamadığını, hatta kadın tarafından Yalvaç Cumhuriyet Başsavcılığı'na uzaklaştırma kararı almak amacıyla erkeğin şikayet edildiğini, ancak erkek hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, ilgili dosyanın dosya arasına celbini talep ettiklerini, tüm bunlara rağmen erkeğin hala kadını çok sevmekte olup, evliliğin sorunsuz bir şekilde devam edeceğine emin olduğunu, kadının iddialarının mesnetsiz ve soyut olduğunu, ispata yarar herhangi bir delil sunulmadığını, erkeğin ısrarlarına ve ayrı ev açma tekliflerine rağmen kadının eve geri dönmediğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların hayvancılık işi ile uğraştığı ancak davacının bu sebepten dolayı herhangi bir şikayetinin bulunmadığına, davacının davalının ailesi ile beraber yaşamak istememesine rağmen davalının ailesi ile beraber yaşamak zorunda kaldığına, davacı ile davalı arasında herhangi bir geçimsizlik olmadığına ve davacının istediğinde ailesi ile görüşebildiğine kanaat getirilerek evlilik birliğinin sarsılmasında; davalı erkeğin kadının istemesine rağmen ayrı bir eve çıkmamaları sebebi ile boşanma davasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının tam kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı ve kadın lehine boşanmanın fer'îlerine hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu gerekçesi ile, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın için aylık 400,00 TL yargılama süresince tedbir, kararın kesinleşmesi ile birlikte kadın için yoksulluk nafakası olarak devamı ile 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkek aleyhine beyanda bulunan tanıkların beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, kadının evi sebepsiz yere terk ettiğini, tanık Nuri'nin beyanıyla kadının evi terk ettikten sonra başkası ile birlikte yaşadığının ortaya çıktığını, bu kapsamda kadının tam kusurlu olduğunu, davanın reddi kararı verilmesi gerektiğini belirterek, davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar, maddî-manevî tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin boşanmaya neden olan kusurunun kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemeyeceği, olayda kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmadığı, boşanma davası içinde istenen ve hüküm altına alınan maddî, manevî tazminatın boşanmanın eki niteliğinde sayıldığından boşanma hükmünün kesinleşmesi ile ödenir hale geleceği, faizin başlangıç tarihinin de bu tarih olması gerektiği, davacı kadın lehine hükmedilen maddî tazminata dava tarihinden faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesi ile davalı erkek vekilinin, kadının kabul edilen manevî tazminat talebi ile kadın yararına hükmolunan maddi tazminata işlenen faiz yönünden istinaf talebinin kabulüyle, davacı kadının manevî tazminat talebinin reddine, davacı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL maddî tazminatın boşanma kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı erkeğin diğer istinaf taleplerinin kanuna ve usule uygun olduğundan esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin eylemleri nedeniyle kadının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiğini, bu nedenle kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini, tazminatların miktarı açısından Mahkemesince tam kabule karar verilmesi gerektiğini, davalının savunmasının genişletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını belirterek, kadının manevî tazminat talebinin reddi ile hükmedilen maddî tazminatın miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin, davanın kabulüne karar verilmesinin, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatların usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur, davanın kabulü, nafakalar ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın kabulü kararının yerinde olup olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğe yüklenen kusurlu davranışın gerçekleşip gerçekleşmediği, kadına kusur olarak yüklenebilecek bir vakıa olup olmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği, istinaf edilmeyerek kesinleşen yönlerin temyizen incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı kadın vekilinin hükmedilen maddi tazminat miktarına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyerek kesinleşen yöne ilişkin olduğundan REDDİNE,
2.Erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.