Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9900 E. 2024/5939 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, boşanma kararının verilip verilmemesi, nafakalar, tazminatlar ve miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1994 E., 2023/1687 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hassa Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/151 E., 2021/319 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, davacının sübut bulmayan ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; "...davacı ile davalı, 27.07.2001 tarihinde evlenmişlerdir. Bu evliliklerinden ... ve ... adında iki tane ortak çocukları vardır. Tarafların evlilik hayatı,davalının çıkardığı sorunlar, tartışmalar, müvekkileye ve ailesine ettiği hakaretler, özellikle kalabalık ortamlarda müvekkileyi küçük düşürücü, rencide edici söz,tutum ve davranışlar, müvekkileye uyguladığı şiddet eylemleri ile doludur. Bu çerçevede ‘sende namus olsa çeker giderdin’ demek suretiyle müvekkileyi defalarca evden kovmuştur. Hatta bir defasında yine evden kovduğunda müvekkile, babasını aramış ve kendisini gelip almalarını söylemiştir. Müvekkilenin babası yola çıkmış,davalının ‘gelmesinler, katliam çıkar, ben kendim götürürüm’ demesi üzerine müvekkilenin babası Adana’da beklemiş, davalının özür dilemesi ve bir kez daha şans istemesi üzerine hep birlikte Hassa ilçesine gelerek birkaç gün kaldıktan sonra yeniden Afyonkarahisar iline dönmüşlerdir. Davalı, son derece agresif, kendi dediğinden başka bir şeyi kabul etmeyen, her şeyi ben bilirim edasıyla ve kendi doğrularıyla yaşayan, hiç kimsenin fikrine ve kişiliğine önem vermeyen,yersiz derecede kıskanç bir kişiliğe sahiptir. Bu çerçevede davalı, müvekkilenin kendi ailesi ile vakit geçirmesini dahi kıskanmaktadır. Davalının bu tutumu nedeniyle taraflar arasında sık sık tartışmalar yaşanmış, davalı bu tartışmalarda müvekkileye ve ailesine hakaretlerde bulunmuştur. Müvekkileye ‘orospu’ demek suretiyle hakaret eden davalı, çocukları kast ederek ‘bunların benden olduğu ne malum’ demek suretiyle müvekkileyi kendini aldatmakla suçlamıştır. Müvekkilenin DNA testi yaptıralım demesi üzerine ise her defasında geri adım atmıştır. Müvekkileyi kız kardeşlerinin kocalarından kıskanan davalı, bu sebeple müvekkileyi kız kardeşlerinin evine göndermemiş,’ onları tanımıyorum, güvenmiyorum’ demek suretiyle kendini savunmaya çalışmıştır. Tartışmanın şiddetlendiği zamanlarda müvekkileyi dövmekten çekinmeyen davalı, her defasında özür dileyerek son bir şans istemiştir. En son olaya kadar. Davalı, özellikle emekli olduktan sonra zamanının çoğunu şans oyunları oynamak suretiyle geçirmeye başlamış,şans oyunları nedeniyle para cezası ödemek zorunda kalmıştır. Müvekkile ile bu nedenle tartışma yaşamıştır. 13.06.2019 tarihinde sabah kahvaltısına oturmayan davalı, yersiz bir tartışma çıkarmış, akabinde kahvaltı sofrasını dağıtmıştır. Bunlarla yetinmeyen davalı, müvekkilenin suratına eliyle çok sert bir şekilde vurmuş, omuzlarından tutarak hırpalamış, iteklemek suretiyle dışarı atmaya çalışmıştır. Müvekkilenin ‘ben gitmem, sen git’ demesi üzerine ‘kirayı ben ödüyorum, sen gideceksin' demesi üzerine müvekkile, polis karakoluna sığınmıştır. Davalı hakkında soruşturma başlatılmış, müvekkile hastaneye sevk edilerek darp raporu aınmış ve yine davalı hakkında tedbir kararı uygulanmıştır. Can güvenliği olmayan müvekkile, polis eşliğinde birkaç kişisel kıyafeti ile birlikte ortak evden ayrılmış ve babasının evine sığınmıştır. Ayrılık nedeniyle müvekkile açısından ayrı yaşama hakkı doğmuştur..." şeklinde beyanda bulunarak tarafların boşanmalarına, kadın yararına 1.000,00 TL tedbir yoksulluk, ortak çocuklar için ayrı ayrı 500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına hükmedilmesini, davacı kadın için için 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, ziynet alacağının davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşini sevdiğini, boşanma talebi bulunmadığını, evlilik birliğinin yeniden kurulabilmesinin muhtemel olduğunu, iş bu nedenle haksız ve yersiz açılan davanın reddine, sosyo-ekonomik durumu itibariyle nafaka ödeyecek durumu olmayan müvekkilinin aleyhine istenen tedbir nafakasının reddine, mahkeme aksi kanaatte ise boşanma kararı yerine ayrılık yönünde karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Davacı tanığı F.G.K.’nın ‘… Davalının asker olması dolayısıyla evlilikleri boyunca pek çok şehirde yaşamışlardır. Son 3-4 yıldan önce taşındıkları her şehire mutlaka kendilerini ziyarete giderdik. Onlar ise hiç Antalya'ya gelmezlerdi. Çünkü davalı ablamı bizim yanımıza göndermediği gibi kendisi de gelmezdi. Evlerine örneğin bir haftalık tatile gittiğimizde ziyaretimizi iki günde bitirir evimize dönerdik. Çünkü evlerinde sürekli bir huzursuzluk vardı.’ şeklindeki beyanı ve davacı tanığı Ö.K.’nın ‘… bundan önce 10 yıldır ailemizden hiç kimse ablamla görüşmemişti.davalı ablamla bizim görüşmemize izin vermezdi, 11-12 yıldır evine hiç gitmedik, davalı abimi, yengemi ve diğer kız kardeşimi evden kovmuştur.’ şeklindeki beyanı karşısında davalının davacıyı ailesi ile görüştürmemek suretiyle duygusal şiddet uyguladığı sabittir.Bu halde davalının kusurlu hareketi neticesinde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu açıktır.Davacı tanığı F.G.K.’nın ‘… Ablam lise mezunudur ve yaşadıkları yerler hep köy yeri olduğu için sosyal hayatı pek yoktur. Davalı bu nedenle ablamı sürekli küçümserdi. Cahil olduğunu söylerdi. Bunu bizim yanımızda da yapardı. Biz ablami savunmaya kalktığımızda da sözlü şiddeti, biz evden ayrıldıktan sonra da fiziksel şiddete dönüşürdü. Ben, davalının davacıya karşı sözlü şiddetine bizzat şahit oldum.’ şeklindeki beyanı karşısında davalının davacıyı sosyal yönden aşağılamak ve 3.kişilerin yanında küçük düşürmek suretiyle duygusal şiddet uyguladığı sabittir.Bu halde davalının kusurlu hareketi neticesinde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu açıktır.Hatay 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/434 Esas,2020/284 Karar sayılı kararı incelendiğinde;davacının davalıya yönelik kasten yaralama suçunu işlediği sabit görülerek sonuç ceza olarak 2.240 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı,davalının da davacıya yönelik kasten yaralama suçunu işlediği sabit görülerek sonuç ceza olarak 2.240 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı,davacı ve davalı hakkında verilen bu kararların kesinleştiği görülmüştür. Eşlerin birbirlerine fiziksel şiddet uygulamaları da fiziksel şiddete yönelik bir davranış olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma konusu davranışlardandır.İşbu davada da karşılıklı kasten yaralama fiilleri ceza mahkemesinin kesin kararı ile sabit görüldüğünden ve ceza mahkemesinin fiile yönelik belirlemeleri,hukuk mahkemesi açısından bağlayıcı olduğundan tarafların fiziksel şiddete yönelik karşılıklı davranışlarının da taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik yarattığı açıktır. Sonuç itibariyle bu duruma gelinmesinde davalının ağır kusurlu,davacının ise az kusurlu oldukları anlaşılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir..." gerekçesi ile davanın kabulü ile Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, davacı için 13.01.2020 tarihli celsede hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının aylık 600,00 TL’ye artırılarak tahsilde tekerrüre mahal vermemek kaydı ile karar tarihinden itibaren davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, davacının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tarafların ortak çocuklarının velâyetinin davalı babaya verilmesine,davacı anne ile kişisel ilişki kurulmasına, tarafların diğer ortak çocuğu ... yargılama sürecinde ergin olduğu anlaşıldığından bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının sübut bulmayan ziynet eşyasına yönelik talebininin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekilleri istinaf dilekçesinde özetle; kabul edilen boşanma davasının tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kabul edilen boşanma davasının tamamı yönünden kararın bozulması için temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü, nafakalar, tazminatlar ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un)4 üncü, 6 ncı, 166 ncı,, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.