Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9901 E. 2024/5264 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, iştirak nafakası, kişisel ilişki tesisi ve maddi manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçeleri dikkate alınarak, davalı erkeğin ağır, davacı kadının ise az kusurlu olduğuna dair kusur belirlemesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının yerinde olduğu gözetilerek, temyiz istemlerinin reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1169 E., 2023/1396 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/1082 E., 2021/15 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde; müvekkiline ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, aşağıladığını, müvekkiline hakaret ve küfür ettiği gibi ailesinede hakaret, küfür ve tehdit ettiğini, müvekkilin tüm maaşını kendisine vermemesi halinde evliliklerinin yürümeyeceğini söylediğini, davalının kazandığı paraları ise müşterek haneye değil kendi ailesine, kardeşlerine harcadığını, davalının eve gelince yapılan yemeklere kusur bulduğunu, evdeki internetin şifresini değiştirip vermediğini, müvekkilinin bu yaşananları konuşmak istediğinde davalının her defasında sinir krizleri geçirdiğini, ev eşyalarına zarar verdiğini ve kendini bir odaya kilitleyerek eşinden uzaklaştığını, davalının, müvekkilinin ailesi ile görüşmediğini, bayramlarda ziyaretlerine gitmediği gibi ortak konuta gelmeleri durumunda evi terk ederek anne ve babasının evine gittiğini, müvekkilinin ailesi ile görüşmesini yasaklamaya çalıştığını, ablasının eve gelmesini yasakladığını, müvekkilinin hamileliği sırasında da davalının eşine karşı görevlerini yerine getirmediğini, çocuğun bakımı ve maddî ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, bebeğin ihtiyaçlarını müvekkilinin karşıladığını, müvekkilinin görevde yükselme sınavına girmek için ailesinin yaşadığı Antakya'ya gideceği için davalının "Sınava girip derhal İskenderuna geleceksin, eğer annenlere gittiğini duyarsam seni boşarım, gideceğim diyorsan bu eve geri dönme" şeklinde söyleyerek ortak konuttan kovduğunu, müvekkilinin ailesinin yanında iki ay kalmasına rağmen davalının müvekkilini veya ortak çocuğu hiç arayıp sormadığını ve ihtiyaçları ile hiç ilgilenmediğini, davalının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili lehine 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ile ikinci cevap dilekçelerinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının müvekkilini sürekli olarak kontrol altına almaya çalıştığını ve müvekkiline karşı kıskanç bir tutum sergilediğini, davalının evlilik süresince sık sık yatılı kalmak suretiyle babasının evine gittiğini, evin ihtiyaçlarını gidermediğini, evde yemek, ütü yapmadığını, davacının doğum yaptıktan sonra da ortak çocuğu yanına alarak baba evinde kaldığını, müvekkilinin bu durumu onaylamamasına rağmen davacının bu tutumunda ısrarcı olduğunu, davacının müvekkilinin ailesini istemediğini, soğuk davrandığını, ortak çocuğu müvekkilinin ailesine göstermediğini, davacının annesinin müvekkiline hakaret, kardeşinin ise tehdit ettiğini, atama tercihini ortak hanenin bulunduğu yerde değil de ailesinin bulunduğu yerde yaptığını, son olarak davacının görevde yükselme sınavına girmek için Antakya'ya gittiğini ve orada bir hafta kalacağını söylediğini, müvekkilinin bunu kabul etmemesi üzerine davacının sinirlenerek tüm eşyalarını toplayıp çocuğu da alarak ortak konutu terk ettiğini, bu ayrılık sürecinde müvekkilinin defalarca davacıyı aradığını ancak davacının cevap vermediğini, müvekkilinin yakın akrabalarını davacının yanına gönderdiğini ancak bu akrabalarının davacı tarafından kovulduğunu, ortak çocuğu müvekkiline göstermediğini beyanla boşanma davasının ve davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının, davacının ailesinin evlerine gelmesini istemediği, davacının ailesi evlerine geldiğinde evi terk ettiği, bayramlarda davacının ailesini ziyaret etmediği, evin ihtiyaçlarını karşılamada davalının yetersiz kaldığı, internet şifresini davacıya vermeyerek güvensizlik duyulan davranışlarda bulunduğu, doğum döneminde davacı ile ilgilenmediği, doğum ve hastane masraflarını davacının karşıladığı, davacının maaş kartını isteyerek aralarında maddî sorunlar yaşanmasına sebebiyet verdiği, davacıya "Babanın evine gidersen senden boşanırım" şeklinde söylediği, davacıya bağırdığı, onu kötüleyerek evden kovduğu, davacının ise davalının ailesinin ve arkadaşlarının evlerine gelmesini istemediği, ailesinin, davalıya saldırmasına neden olduğu, eşinin ailesine saygı duymadığı, evde yemek, ütü gibi ev işlerini yapmadığı, davalı kredi kartı borçlarını öderken kendisinin kredi ile araba aldığı, eşine karşı hakaret ettiği, eşine bağırdığı, eşine metal eşya fırlattığı ve sürekli olarak ortak konutu terk edip ailesinin yanına gittiği, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafın eşit kusurlu olduğu ve taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk lehine takdir edilen aylık 400,00 TL tedbir ve aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından ayrı ayrı reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedir ve iştirak nafakası miktarı ve başlama tarihi, kişisel ilişki düzenlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü ve kusur belirlemesi, fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince her iki tarafın boşanmaya neden olaylarda eşit kusurlu olduğuna karar verilmişse de, davacı kadına yüklenen, kadının ailesinin, davalı erkeğe saldırmasına neden olduğuna ilişkin kusura ilişkin tanık beyanının duyuma dayalı olduğu, yine davacı kadının, davalı erkeğe hakaret ettiğine dair vakıadan sonra tarafların bir araya gelerek, bir arada yaşadıkları, davalının, hakarete ilişkin kusuru affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığı, ayrıca davacı kadının, davalı erkeğin anne ve babasına ortak çocuğu göstermediğinin anlaşıldığı, bu durumda, her iki tarafında kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile davacı kadının ailesinin, davalı erkeğe saldırdığına, yine davacı kadının, davalı erkeğe hakaret ettiğine dair kusurların gerekçeden çıkartılarak, davacı kadının ortak çocuğu davalı erkeğin anne ve babasına göstermediğine dair kusurun gerekçeye eklenmesine, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya neden olan olaylarda, davalı erkeğin ağır kusurlu, davacı kadının az kusurlu olduğunun belirlenmesine, davacı kadının davasının kabulüne karar verilmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, kararın doğru olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda, davalı erkeğin ağır kusurlu bulunduğu, boşanma nedeniyle mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve davalı erkeğin kusurlu davaranışları nedeniyle kişilik haklarına saldırıya uğrayan davacı kadın lehine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, ancak tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve çocuğun ihtiyaçlarına göre iştirak nafakası miktarının az olduğu, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerektiği, davalı babanın küçük ile yatılı kişisel ilişki kurulmamasını gerektirecek bir davranışının saptanmadığı, çocuğun yedi yaşını bitirmek üzere olduğu hususu da dikkate alındığında yatılı kişisel ilişki tesisinde sakınca bulunmadığı ve davacı kadının sadece yatılı kişisel ilişki kurulmasına ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesi ile tarafların, kusur belirlemesi ile davacı kadının iştirak nafakası ve maddî, manevî tazminat talebine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, davacı kadının iştirak nafakası miktarı ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, kaldırılan konular hakkında düzelterek yeniden karar verilmesine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına esas tarafların kusurlu davranışları değerlendirildiğinde davacı kadının az kusurlu, davalı erkeğin ise ağır kusurlu olduğunun belirlenmesine, ortak çocuk lehine boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın lehine 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili katılma yolu ile, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarı, kişisel ilişki düzenlemesi, davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü ve kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kişisel ilişki düzenlemesinin uygun olup olmadığı, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarı ve başlama tarihinin yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.