Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9915 E. 2024/1607 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan taşınmaz devri hükmünün, boşanma kararında yer almaması nedeniyle bağlayıcı olup olmadığı ve davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan taşınmaz devri hükmünün boşanma kararında onaylanmamış olsa dahi, tarafların protokolü kabul edip boşanma davası duruşmasında da bu hususu teyit etmeleri ve mahkemenin de bu hususu karar gerekçesinde belirtmesi nedeniyle davalı yönünden tapu devri yükümlülüğü doğduğu gözetilerek yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/411 E., 2023/800 K.

DAVA TARİHİ : 10.12.2009

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/290 E., 2020/607 K.

Taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ve karşı taraf davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadının iradesinin fesada uğratılması sonucu davalı ile boşandıklarını, boşanmaya esas protokolde belirtilen taşınmazların kadına devredilmediğini ileri sürerek, 3816 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadın adına tescilini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili 20.12.2012 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilmemesi halinde 350.000,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanma davasında davacının iradesinin fesada uğratılmadığını, davacının protokol koşullarını yerine getirmediğini, davacının malvarlığının tasfiyesi davası açtığını ve zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin(Aile Mahkemesi) 23.03.2017 tarihli ve 2009/994 Esas, 2017/446 Karar sayılı kararıyla; tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, kararın 04.06.2004 tarihinde kesinleştiği, kararda davacı kadın lehine aylık 400,00 TL yoksulluk nafakası takdir edildiği, taraflar arasında düzenlenen 21.05.2004 tarihli davaya konu protokolün boşanma kararında hükme geçirilmediği gibi bu protokolün uygun bulunduğuna dair bir belirlemenin hükümde yer almadığının görüldüğü, bu haliyle boşanma ilamında hükme geçirilmeyen yada uygun bulunduğu belirtilmeyen protokolün geçerli olmadığı ve sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle protokole dayalı açılan davanın reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin(Aile Mahkemesi) yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 20.04.2018 tarihli ve 2017/1157 Esas, 2018/575

Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

3.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş, Dairemizin 21.05.2019 tarihli kararı ile; davanın taraflarca düzenlenen protokolde yazılı olan, ancak kesinleşen anlaşmalı boşanma hükmünde yer almayan bir talebin yerine getirilmesine ilişkin olduğu, davacı kadının isteğinin Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından kaynaklanmadığı ve genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın hukuki nitelendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre davacı kadının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesinin(Aile Mahkemesi) 03.10.2019 tarihli ve 2019/1108 Esas, 2019/1545 Karar sayılı kararıyla bozma ilamına uyularak; Mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Dairemizin 04.02.2020 tarihli kararı ile; dosyadaki yazılara ve Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan görevsizlik kararının onanmasına karar verilmiştir.

5.İlk Derece Mahkemesinin (Asliye Hukuk Mahkemesi) yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, davaya konu taraflar arasında düzenlenen 21.05.2004 tarihli protokolün boşanma kararında hükme geçirilmediği gibi bu protokolün uygun bulunduğuna dair bir belirlemenin hükümde yer almadığının görüldüğü, bu haliyle boşanma ilamında hükme geçirilmeyen yada uygun bulunduğu belirtilmeyen protokolün geçerli olmadığı ve sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle protokole dayalı açılan davanın reddine, kaldı ki evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzeriden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı, boşanma kararının 04.06.2004 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın boşanma kararının kesinleşmesinden 5,5 yıl sonra açıldığı, boşanma kararının kesinleşmesinden bugüne kadar davacının protokol şartlarını kabul ettiğine dair bir beyanları olmadığı gibi gerçek değerleri 350.000,00 TL olan iki dairenin kendi adlarına tescili için bir talepleri de olmadığı, bu konuda gönderilen bir ihtarnamede bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davacının boşanma davasında gerçek vekil ile temsil edilmediğini, protokolün iradesi dışında hazırlandığını, vekilinin vekâlet görevini kötüye kullandığını, davalının ikrarı bulunduğunu belirterek davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde alacak davası olup, uyuşmazlık davanın reddi kararının usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 23 üncü, 33 üncü, 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı

3. Değerlendirme

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Konya 3.Aile Mahkemesince 23.03.2017 tarihli kararla davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemizce, davacı kadının isteğinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci kitabından kaynaklanmadığı ve genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak verilen görevsizlik kararı istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "taraflar arasında anlaşmalı boşanmaya karar verilmiş olmakla birlikte taraflar arasında düzenlenen 21.05.2004 tarihli protokolün boşanma kararında hükme geçirilmediği gibi bu protokolün uygun bulunduğuna dair bir belirlemenin hükümde yer almadığının görüldüğü, bu haliyle boşanma ilamında hükme geçirilmeyen yada uygun bulunduğu belirtilmeyen protokolün geçerli olmadığı ve sonuç doğurmayacağı" gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.

2. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, öncelikle her ne kadar Dairemizin 21.05.2019 tarih ve 2018/6963 Esas, 2019/6468 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığın genel hükümlere tabi olup aile mahkemesinin görevi dışında kaldığı ve genel mahkemelerin görevli olduğu yönünde "görev yönünden yargı yeri belirlemesi" yoluna gidilmiş ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince yapılan bu yargı yeri belirlemesinin davaya ondan sonra bakan mahkemeyi bağlayacağına dair hüküm karşısında artık görev yönünün kesinleştiği gözetilerek davaya takip eden aşamada Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması ve karar verilmesi yönünden bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte Yargıtayın yargı yeri belirlemesine yönelik kararıyla bağlı olan İlk Derece Mahkemesinin, davanın hukuki nitelemesi yönünden bozma ilamında belirtilen hukuki niteleme ile bağlı bulunmadığı gibi yargı yolu sürecindeki mahkemeler açısından da bu yönün bağlayıcılığının bulunmadığı, Dairemizin 21.05.2019 tarihli bozma ilamında her ne kadar uyuşmazlığın genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiş ise de; 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddî olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak Kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukuku'nu re'sen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir. Bu itibarla Dairemizin bozma ilamında somut olayın değerlendirilmesinin eksik ve yanlış yapılmış olduğunun anlaşılması halinde daha önceki hukuki nitelemenin Dairemizi de bağlamayacağı gözetilerek açıklanan olaylar ve dayanılan deliller birlikte ve yeniden değerlendirildiğinde uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanun'un 2 nci kitabından kaynaklı olduğu ve anlaşmalı boşanma davasına dayanak protokolden kaynaklandığı, bu itibarla da bu çerçevede delillerin değerlendirilmesi gerektiği sonucu ve kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan hususlar ve uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanun'un 2 nci kitabında yer alan aile hukukuna ilişkin olduğu ve 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 3 üncü fıkrası çerçevesinde verilen anlaşmalı boşanma kararına dayanak protokolden kaynaklandığı yönündeki hukuki niteleme gereğince dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlık konusu ve talep sonucu olan tapu iptali ve tescil talebinin boşanma hükmünün dayanağı olan protokolde açıkça yer aldığı ve bu protokolün 3 üncü maddesi gereğince davalının davacıya Uluırmak Mahallesi, Venedikli sokak, 9 numaralı ve iki daireden müteşekkil yerin tapusunu devir yükümlülüğü altına girdiği, boşanma davasının duruşmasında da protokolü kabul ettikleri, protokol gereğince boşanma kararı verilmesini talep ettikleri görülmekle kesinleşen karar gereğince davalı yönünden tapuyu davacı adına devir ve tescil yükümlülüğünün tam olarak doğmuş olduğu, kararın gerekçesinde de " Taraflar mahkememizce bizzat dinlenilmiş olup iradelerini serbestçe açıklandığına kanaat getirilmiş ve boşanmanın mali sonuçları hususunda tarafların kabul ettikleri düzenleme de uygun görülmüş olmakla..." denilmekle bu hususun teyit edildiği, sadece hüküm kısmında protokolün onanmasına dair ibarenin yer almaması yönündeki eksikliğin sonuca etkili olmayacağı ve davalıyı anlaşmalı boşanmanın dayanağı protokolden kaynaklanan devir yükümlülüğünden kurtarmayacağı, bu itibarla davacının davasının haklı ve yerinde olduğu gözetilerek tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL'lik vekâlet ücretinin Cuma'dan alınıp Hayriye'ye verilmesine,

Dosya İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.