"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2130 E., 2023/2139 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Niğde 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/203 E., 2023/329 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı-davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarı ve kadının reddedilen manevî tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen asıl davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine, karşı davanın reddine dair karara karşı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kadın yararına hükmedilen manevî tazminat yönünden yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan kadının, erkeğin, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilen yönlere dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-davalı kadının, kusur belirlemesi ile kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarına yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı-davalı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ile cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; erkeğin, çalışmadığını ve sürekli evde yattığını, evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili ve ortak çocuklarla ilgilenmediğini, erkeğin yaklaşık iki sene öncesinde İstanbul 'a ailesinin yanına dönmeye karar verdiğini ve evi terk ettiğini, erkeğin çocuklara ve müvekkiline aylık sadece 500,00 TL gibi çok az para gönderdiğini, bu süreçte de maddî ve manevî yönden ilgilenmediği, tehdit ettiğini, hakaret edip aşağıladığını, erkeğin iddialarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin karşı davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ile karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde; iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin çalışmadığı ve eve maddî katkıda bulunmadığı, kendisine bulunan işleri beğenmediği veya işi bıraktığı, bu süreçte kadının apartman temizliği vb geçici işlerde çalışarak evin geçimi üstlendiği, ancak kadının sağlık problemleri nedeniyle çalışamaz hale geldiği ve komşuların parasal destekte bulunduğu, Niğde ilinde çalışmayan ve bulunan işleri de beğenmeyen erkeğin, tarafların ortak rızası ve kararı doğrultusunda çalışmak maksadıyla dava tarihinden yaklaşık iki yıl kadar önce İstanbul İline gittiği ve İstanbul İlinde bulunan kendi ailesi ile yaşamaya başladığı, bu süreçte kadın ve ortak çocuklar için birkaç kez ayda 500,00 TL gibi az ve yetersiz para gönderdiği, kadın ve çocuklar ile maddî ve manevî yönden ilgilenmediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Burak yargılamanın devamı sırasında reşit olduğundan velâyethususunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk Hayrunisa'nın velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 1.000,00 TL artırılmasına, kararın kesinleşmesinin itibaren iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 1.500,00 TL artırılmasına, kararın kesinleşmesinin itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 35.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin karşı davası ile fer'î taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, gerçekleşen kusur durumuna göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü ile asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine ve tarafların boşanmalarına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın lehine, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde maddî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında her hangi bir isabetsizlik görülmediği, ancak kadın lehine kişilik hakları saldırıya uğradığı kabul edilerek manevî tazminata hükmedilmiş ise de, erkeğe yüklenen kusurlar, kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığından, kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin kadın lehine hükmedilen manevî tazminata yönelik istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi ilamının sekizinci bendinden "manevî tazminata" yönelik kısmının hükümden çıkarılmasına, davacı-davalı kadının şartları oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine, davalı-davacı erkek vekilinin manevî tazminat dışında kalan tüm istinaf itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi ve kadının reddedilen manevî tazminat talebi ile maddî tazminat miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,174 üncü maddesinin ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-davalı kadın vekilinin adli yardım talebinin KABULÜNE,
2.Davacı-davalı kadının kusur belirlemesi ve maddî tazminat miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
3.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacı-davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.