"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3290 E., 2023/1915 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/302 E., 2022/693 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı -davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 15.10.1997 tarihinde evlendiklerini, 3 çocukları olduğunu, davalının müvekkiline hakaret ettiğini onur kıracak sözler sarf ettiğini, davalının köy koruyuculuğu yaptığını, davalı eş, özellikle müvekkilinin ev hanımı olduğu zamanlarda ekonomik olarak bakıma muhtaç olan eşine ve çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmekten imtina ettiğini, müvekkilinin hem çocuklarına bakmak zorunda kaldığını hemde evin geçimini sağlamaya çalışmak için kendisinden beklenmeyecek yükümlülükler altına girdiğini, davalının bir gün gönül ilişkisi yaşadığı kadını alıp ortak konuta getirip birlikte yaşamayı söylediğini müvekkilinin ise onur kırıcı davranışı kabul etmemesinin akabinde müvekkilinin çocuklarının yanında hem beylik silahını doğrulttuğunu hem de bıçağını çıkararak canına kastetmek istediğini, müvekkili açısından evlilik birliğinin sürdürülmesi imkansız hale geldiğini, müvekkilini ve çocukları ortak konuttan kovduğunu belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili için 1.000,00 TL, ortak çocuklar için 500,00 er TL nafaka ile 100.000,00 er TL maddî ve manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı -davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davacıyı evden kovmadığı gibi davacının 2017 yılının başından itibaren 6-7 ay aynı ev içinde olmasına rağmen müvekkilini dışladığını ne aynı odayı ne de aynı sofrayı paylaşmadığını, bu süreç zarfında müvekkilini psikolojik olarak yıpratmaya çalıştığını ve evliliğin gerektirdiği hiçbir sorumluluğu yerine getirmediğini, müvekkilinin iddia edildiği gibi davacıyı evden kovmadığını, müvekkili evde olmadığı bir sırada davacı eşin bütün eşyalarını ve biriktirilen bütün ziynet eşyasını alarak evi terk ettiğini belirterek müvekkiline karşı açılmış bulunan asıl davanın reddi ile karşılık davalarının kabulüne tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî 10.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı ...'den alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı-k.davacı erkegin eşine fiziki şiddet uyguladığı , silah zoru kullandığı, onur kırıcı davranış ve hakaret kapsamında küfrettiği , kuma getireceğim dediği, evin geçimi ile ilgilenmediği, harçlık vermediği ekonomik şiddet uyguladığı kadını kovduğu , her ne kadar kadın hts deliline dayanmış ise de alınan teknik bilirkişi raporuna göre erkeğin şüpheli (geceyi aşkın, sabaha yakın, peş peşe, uzun süreli) iletişimleri bulunmadığının bildirildiği anlaşılmakla kadının bu iddiasına itibar edilemeyeceği, erkeğe bu yönü ile kusur izafe edilmediği, erkeğin bu kusurlu davranışlarının yanında kadının da; odalarını yatağını ayırdığı, taraflar arasında yaşanan olumsuz olaylar nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ortak hayatın çekilmez hale geldiği, bu aşamadan sonra da tarafların bir araya gelerek evlilik birliğini sürdürmelerinin imkansız olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk Barış Emre nin velâyetinin davacı-karşı davalı anneye bırakılarak çocukla davalı-karşı davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine, davacı-karşı davalı lehine 16.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuk Barış Emre için aylık 500,00 TL iştirak nafakası ile davalı-karşı davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili; kabul edilen asıl dava, kusur tespiti ile fer'îler yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalının az, davalı-karşı davacının ağır kusurlu olduğu, gerçekleşen kusur durumuna göre asıl davanın kabulü ile davalı-karşı davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararların doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süreleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına ve günün ekonomik koşullarına göre, ilk derece mahkemesince davacı karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat ili tedbir/yoksulluk/iştirak nafakalarının ve miktarlarının makul olduğu, ilk derece mahkemesinin delil değerlendirmesi ve kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin asıl davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına nafaka ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı ve velayet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.