Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9978 E. 2024/7641 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi ve velayet hususunda verilen kararın çocuğun üstün yararına uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı erkeğin, sürekli olarak başka bir kadınla evlenmek istediğini söylemesi gibi güven sarsıcı davranışları da değerlendirilerek ağır kusurlu olduğu, davalı kadının ise az kusurlu olduğu gözetilerek; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak maddi-manevi tazminat yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/451 E., 2023/1887 K.

KARAR : Kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kurtalan 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/381 E., 2023/114 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadının davasının reddine, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarını kabul etmediğini erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 5.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde nakden iadesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 02.05.2019 tarihli kararı ile özetle; tarafların ve tanıkların beyanlarından bir süredir ortak hayata son verildiği ve tarafların dava tarihi itibariyle birlikte yaşamadığı davacı-karşı davalı tarafın, davalı-karşı davacı tarafın engelli çocuğa şiddet uyguladığı, müvekkiline ve diğer müşterek çocuklara sözlü saldırıda bulunduğuna yönelik iddialarını yakın akraba olan tanık beyanları dışında destekleyen somut delil bulunmadığı, davacı-karşı davalının annesi olan ...'ün ve davacı-karşı davalının yeğeni olan ...'ın davacı- karşı davalının dile getirmediği davalı-karşı davacının kayınpederine şiddet uyguladığı ve pislikten davacının evde yemek yemediği yönündeki beyanları başka hiçbir delil, hatta iddia ve talepler ile örtüşmediğinden samimi görülmediği, yine davacı-karşı davalının dayısının oğlu ve kendisi ile aynı mahallede oturan tanık ...'nın taraflar arasındaki geçimsizlikten haberinin olmadığı ve tanığın annesi davacının halasına dahi söz konusu geçimsizliklerin yansıtılmadığına yönelik beyanları dikkate alındığında davacının davalının tam kusurlu kendisinin kusursuz olduğuna yönelik iddiaları ispatlanmadığı, davalı-karşı tarafın davacının kendisini darp ettiğini ve darp raporu olduğuna ilişkin iddiaları da hastaneden gelen yazı cevabında davalı-karşı davacının herhangi bir darp raporu almadığının belirtilmesi nedeni ile sabit görülmemiştir, davalı-karşı davacının dilekçeler teatisinde davacı-karşı davalının sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği yönündeki yüzeysel iddiasına karşı davalı-karşı davacı tanıkları H.D.'nin duyuma dayalı olarak davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıyı boşayacağı ve başka biri ile evleneceği, diğer tanık ...'in davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıyı boşayacağı ancak davalı-karşı davacının boşandıktan sonra müşterek konutta isterse oturabileceğinin davacı tarafından söylendiğinde dair beyanları, diğer tanık S.D.'nin ise davacı-karşı davalının evlenmek istediği kadın ile davacı telefonda konuşurken kadının davacının evli olduğunu öğrendiği ve ilişkisini bitirdiğine yönelik beyanları karşılaştırıldığında çelişki arz etmekle birlikte inandırıcı görülmediği, ortak çocuklardan dördünün davacı-karşı davalı yanında kalması ve sosyal inceleme rapolarında gelişimleri adına olumsuz bir durum olmadığı yönündeki kanaatler de dikkate alındığında davalı-karşı davacı tarafından davacının tam kusurlu olduğuna yönelik iddiaları ayrıntılarda oldukça fazla çelişki barındıran tanık beyanları dışında başkaca delille desteklenmediği ve itibar görmediği, 20.11.2018 tarihli celseden sonra taraflar arasında gerçekleşen davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıyı tehdit ve darp ettiğine dair talep ve iddia doğrultusunda 6284 sayılı Kanun gereğince davacı-karşı davalı aleyhinde tedbir kararı verilmesi, söz konusu kararın dava tarihinden sonra gerçekleşmesi ve yaklaşık ispat kuralları dikkate alınarak tebdire hükmedildiği gerekçeleri ile kusur dağılımında dikkate alınamadığı, tarafların ayrı yaşamaları, yargılama esnasındaki tutum ve davranışları, müşterek çocukların dahi bir arada yaşamayı tercih etmedikleri göz önüne alındığında tarafların evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede sarsıldığını sabit kıldığı ve yukarıda belirtilen nedenler ile her iki taraf da evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu görüldüğü, tarafların eşit kusurlu olduğu saptandığından Mahkemece davalı-karşı davacının maddi ve manevi tazminat talepleri reddedildiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocuk ... ve ... in velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve ortak çocuk ... lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile; asıl davanın ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ... ve ... in velâyetinin babaya verilmesinie ve ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile velayeti verilemeyen anne ve baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ... yararına aylık 150,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 150,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve tarafların müşterek çocukları ... ve ...'ün karar tarihi itibari ile reşit olması nedeni ile velayetleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların müşterek çocukları ...'ün dosyada mevcut engelli sağlık kurulu raporunda %70 oranında zihinsel ruhsal ve davranışsal bozukluğu bulunduğu ve ağır engelli olduğu bildirildiğinden Kurtalan Sulh Hukuk Mahkemesine 4721 sayılı Kanun'un 405 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihbarda bulunulmasına, davalı-karşı davacının ziynet eşyalarının iadesi, maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 02.05.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı-davalı erkek vekili kurulan mahkeme hükümlerinden boşanma kararına itirazlarının olmadığını beyan ederek kusur tespiti, kadının davasının kabulü, kadın lehine hükmedilen nafaka, müşterek çocuk ...'nın velayeti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı-davacı kadın vekili; erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne karar verilmesi talebiyle kusur tespiti, velayet, kadın ve çocuk lehine hükmedilen nafaka miktarları, kadının reddedilen tazminat talepleri, ziynet eşyası talebinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 16.04.2021 tarihli kararı ile özetle; somut olayda, mahkemece boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşitli kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; taraflara yüklenen kusurlar açık ve duraksamaya neden olunmayacak şekilde gerekçede tartışılmamış, hangi davranışların taraflar için kusur kabul edildiğinin de net bir şekilde anlaşılamadığı, bu haliyle karar, görünüşte gerekçe içermekle birlikte 6100 sayılı Kanun'un 297 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine uygun yeterli gerekçeden yoksun olduğu, bu bakımdan gerekçe, istinaf denetimine elverişli yeterlilikte olmadığı, açıklanan nedenlerle, davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacının istinaf başvurusunun kabulü ile esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek, tarafların boşanmaya neden olan olaylarda kabul edilen kusurlu davranışlarının açık ve duraksamaya yol açmayacak şekilde gerekçede tartışılarak, kaldırılan tüm yönlerden yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, istinaf başvurusunun kabul sebebine göre, tarafların diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş olup davalı- karşı davacının ziynet eşyasına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; ziynet eşyalarının evlilik birliği devam ederken davacı- karşı davalı koca tarafından ev almak için alındığı, daha sonra iade edilmediği, davalı- karşı davacı kadının buna rızasının bulunmadığı davalı/karşı davacı tarafından iddia edilmiş ise de, davalı- karşı davacı kadının tanıklarının dahi ziynetlerin akıbeti konusunda bilgi sahibi olmadıkları şeklindeki beyanları dikkate alındığında, bu durumun davalı/karşı davacı tarafından ispatlanamadığı, mahkemenin kabulünün de bu yönde olduğu anlaşılmakla davalı/karşı davacının ziynet eşyasına ilişkin istinaf itirazının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; asıl ve karşı dava tarihinden sonra olması nedeniyle davalı kadının 20.11.2018 tarihinde gerçekleştiğini iddia etiği fiziksel şiddet iddiası ile davacının dilekçelerinde dayanmaması nedeniyle tanık ...'nin davacının babasına karşı davalı tarafından şiddet uygulandığı iddiasının incelenmediği, taraflardan duyuma dayalı olan, görgüye dayalı olmayan, yer tarih bilgisi içermeyen taraf tanıklarının soyut beyanları esas alınmadığı, yer tarih bilgisi içermemekle birlikte cevaba cevap dilekçesinde detaylı ve ısrarlı şekilde ''davalının ortak konutu terk ettiği sırada olmayıp yıllar önce engelli çocuğa davalının şiddet uyguladığı, davacı kocanın baygınlık geçirdiği'' şeklinde beyanda bulunulması karşısında davacının annesi olan tanık S. E.'nin "davalının kızını dövdüğü sırada davacı oğlunun geldiği ve davacı oğlu baygınken davalının evi terk ettiği" yönündeki çelişkili beyanlarına itibar edilmediği, tanık B.Ö.'nün tanıklığının 2010-2011 yıllarına ilişkin olduğu ve sonrasında davalı ile küstükleri, tarafların birden fazla kez ayrılıp barıştıkları gözetilerek kusur tasnifinde dayanak yapılmadığı, davalı tanıklarının birbiriyle örtüşen beyanları ile tarafların defalarca ayrılıp bir araya geldiğinin sabit olduğu, barışmadan önceki iddia ve kusurların yüklenmesi mümkün olmadığı, davalı kadının fiziksel şiddete uğradığı ya da ikinci cevap dilekçesinde ileri sürdüğü davacı kocanın sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiaları yönünden davalı tanıklarının görgüye dayalı şahitlikleri bulunmadığı, tarafların birden fazla kez ayrılıp barıştığı, bir arada yaşanılan süreçte tarafların kusurunun bulunduğunun somut şekilde ispatlanmadığı, bu şekilde kusur yüklenmesinin hukuken mümkün olmadığı, boşanmaya karar verilebilmesi için karşı tarafın az da olsa kusurunun ispatlanmasının gerektiği birlikte değerlendirilerek asıl ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; asıl davanın ve karşı davanın reddine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulü talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulü talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; ilk derece mahkemesince, her ne kadar her iki tarafın da davasının reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasında en son gerçekleşen olayda davacı/karşı davalının davalı/karşı davacıyı darp ettiği, dinlenen kadının tanıklarının beyanından da darp eyleminin sürekli olduğu anlaşılmakla, daha evvel yaşanan darp eylemlerinden ötürü kadının eşini af ettiği sonucunun çıkarılamayacağı, davalı/karşı davacı kadının ise engelli kızına karşı fiziksel şiddet uyguladığı, diğer çocuklarına da yeterince iyi davranmadığı, en son yaşanan olayda, kadının engelli kızını darp ettiğinin davacı/karşı davalı tanığı ...'nin beyanından anlaşıldığı, taraflara yüklenen kusurlar değerledirildiğinde, tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları, hal böyle iken taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğundan, tarafların birbirlerine yönelik açtıkları davaların kabul edilmesi gerekirken reddedilmesi doğru olmadığından, tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, tarafların boşanma davalarının ayrı ayrı kabulüne karar vermek gerektiği, yukarıda da açıklandığı üzere, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşıldığından, davalı/karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, müşterek çocuk ... hakkında düzenlenen uzman raporu kapsamı, uzman görüşü, çocuğun fiilen babanın yanında yaşıyor olması dikkate alındığında çocuğun üstün yararı gereğince velayetinin babaya, müşterek çocuklar ... ve ... yargılama sırasında 18 yaşını ikmal ettiklerinden, bu çocukların velayeti konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dosya kapsamından kadının çalışmadığı, davacı/karşı davalı erkeğin ise çalıştığı, aylık 44.461,71 TL brüt maaşının olduğu, boşanmakla kadının yoksulluğa düşeceği, davalı/karşı davacı kadın lehine karşı dava tarihinden başlatılmak üzere ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aylık 750,00 TL tedbir nafakası, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davalı/karşı davacının adli yardım talebinin kabulüne, tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı kabulü ile; boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının tespiti ile Kurtalan Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesinin 20.01.2023 tarih 2021/381 Esas 2023/114 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, esas hakkında düzelterek yeniden karar verilmesi gerektiğinden; davacı/karşı davalı ile davalı-karşı davacının davasının kabulü ile; tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, Müşterek çocuk ... ve ...'nın yargılama sırasında 18 yaşını ikmal ettikleri anlaşılmakla, bu çocukların velayeti konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve davalı/karşı davacının maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının lehine kurulan hükümlerin kaldırılmasına karar verilmesi talebi ile kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen nafaka yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti, velayet, nafaka miktarı, kadının reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede kusurun kimden kaynaklandığı, kadının tazminat taleplerinin reddinin ve kadın yararına nafaka takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı, çocukların velayeti hususunda verilen hükmün çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı- karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı- karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesi tarafından asıl ve karşı davanın reddine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı-davalı erkek vekilinin; asıl davanın kabulü, davalı-davacı kadın vekilinin karşı davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından taraflar arasında en son gerçekleşen olayda davacı/karşı davalının davalı-karşı davacıyı darp ettiği, dinlenen kadının tanıklarının beyanından da darp eyleminin sürekli olduğu, davalı/karşı davacı kadının ise engelli kızına karşı fiziksel şiddet uyguladığı, diğer çocuklarına da yeterince iyi davranmadığı, en son yaşanan olayda kadının engelli kızını darp ettiğinin anlaşıldığı, tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları belirtilerek tarafların boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

3.Somut olayda toplanan delillerden, tarafların Bölge Adliye Mahkemesi kararında kabul edilen ve gerçekleşen kusurlarının yanında, davacı- karşı davalı erkeğin sürekli olarak başka bir kadınla evlenmek istediğini söylediği, erkeğin bu hareketi ile güven sarsıcı davranış sergilediği, Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlar da gözetilerek belirlenen kusur durumuna göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı- karşı davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurulu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

4.Boşanmada maddî ve manevî tazminata ilişkin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadın eşin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak kadın eş yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davacı- karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı- karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Mehmet'e yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.