"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/671 E., 2023/1904 K.
KARAR : Kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/46 E., 2019/889 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulüne ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle kadının aile bireylerinin uzun süreli olarak ortak eve gelip kaldıklarını erkeğin kök ailesinin müşterek konuta ziyaretlerinde kadının suratını astığı, ilgilenmediği, kadının erkeği başkalarının yanında rencide ettiği, erkeğin annesine de hakarete varan sözler söylediğini ve erkek hakkında asılsız iddialarda bulunduğunu, kadının kök ailesinin etkisinde kalarak erkeğe karşı olumsuz davranışlar içerisine girdiğini, yaz aylarında uzun süreli olarak ailesinin yanında zaman geçirdiğini, ortak çocuklar ile ilgilenmeyip telefon ve sosyal medyada zaman harcadığını, aşırı harcama yapıp ekonomik durumlarını aşan maddî taleplerinin olduğunu ve sık sık yalan söylediği, erkeğe şiddet uyguladığını, erkekten habersiz olarak eşyalarla birlikte düğün bahanesiyle evden ayrıldığını ve evden ayrıldıktan sonra erkekle görüşmek istemediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının doğru olmadığını, aksine davacının eve gelen akrabalar ile ilgilenmediğini, kadına ve ortak çocuklara kötü davranıp ortak evin giderlerini karşılamadığını, gece dışarıda alkol alıp başka zaman geçirdiğini, fazla para harcadığını, kadına ve ortak çocuklara şiddet uygulayıp özel hayatlarını kendi ailesi ile paylaştığını, en son yaşanan olayda erkeğin ve kök ailesinin hakaret ederek kadını evden kovduklarını ve sonrasında kadını ve çocukları arayıp sormadığını iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî,200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; evlilik birliği ve ortak hayatın temelinden sarsılmasında evlilik birliğine ailesinin müdahalesine engel olmayan, ailesi ile kabul edilemeyecek ölçüde zaman geçirip eşini ve evini ihmal eden ve çıkan tartışmalarda eşine fiziksel şiddet uygulayan davalı-davacı ile birlikte yaşanan sorunlar nedeniyle eşine fiziksel şiddet uygulayan davacı-davalı taraf eşit oranda kusurlu olduğu, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, dava konusu olayda tarafların eşit oranda kusurlu oldukları tespit olunduğundan davalı-davacı ...'nın maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği, ortak çocukların fiili ayrılık döneminde davalı-davacı anne ile kaldıkları, annenin küçüklerin bakım ve gözetiminde ihmal veya sorumsuzluğunun bulunmadığı, küçüklerin yaşları itibariyle anne bakım ve şefkatine muhtaç çağda bulundukları, davalı-davacı annenin yaşadığı ortamın çocuklar açısından olumsuz bir durumunun olmadığı dikkate alınarak, dosyada mevcut sosyal inceleme raporları da gözönünde bulundurularak; küçüklerin bulundukları ve alıştıkları ortamdan ayrılmaksızın velâyetlerinin davalı-davacı anneye verilmesinin gelişim ve eğitimleri açısından menfaatlerine olacağı kanaatine varıldığı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 tedbir ve yoksulluk nafakasına kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle;kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, iştirak ve yoksulluk nafakaları yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının davasında kadının reddedilen tazminat talepleri, erkeğin davasında verilen boşanma hükmü, buna tekabül eden ücreti vekâlet-yargılama gideri ve harç ile ilgili kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığından bu hususlar kesinleştiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanmaya neden olan olaylarda, davacı-karşı davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uygulaması, davalı-karşı davacı kadının ise evlilik birliğine ailesinin müdahalesine engel olmaması, ailesi ile kabul edilemeyecek ölçüde zaman geçirip eşini ve evini ihmal etmesi ve çıkan tartışmalarda eşine fiziksel şiddet uygulaması şeklindeki kusurlu eylemleriyle eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne karar verildiği, dosyada toplanan deliller ve yeminleri tahtında dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına ve özellikle davacı-karşı davalı tanığı .... ve ortak tanık ....’nün beyanlarına göre; taraflar arasında 2017 Şubat ayında meydana gelen olaydan sonra davalı-karşı davacı kadının baba evine gitmekten vazgeçtiği, tarafların barışarak aynı evde yaşamaya devam ettiklerinin anlaşıldığı, dolayısıyla, eşlerin 2017 Şubat ayına kadar birbirleri aleyhine ileri sürdükleri kusurlar affedilmiş, en azından hoşgörü ile karşılanmış kabul edileceği, barışma öncesi yaşanan, affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılan olay -eşine karşı fiziksel şiddet uygulaması- sebebiyle erkeğe kusur yüklenmesi doğru görülmediği, eşlerin barışmadan sonra bir arada yaşadıkları dönemde erkek eşe yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, bu durumda kız kardeşinin düğün tarihi 07.09.2017 olmasına rağmen düğün tarihini 17.07.2017 olarak eşine yalan söyleyen, 8 çuval eşyasını 17.07.2017 tarihinde otobüsle giderken yanına alarak, bir kısım eşyalarını ise kargoyla daha önceden Midyat'a göndererek birlikte yaşamaktan kaçınan kadın boşanmaya neden olaylarda tam kusurlu hale geldiği, bu haliyle erkek eşin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, gerekçedeki kusur belirlemesi yönünden kararın kaldırılarak, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin kusursuz davalı-karşı davacı kadının ise tam kusurlu olduğunun tespitine ve belirlenen bu kusur durumuna göre erkek eşin karşı davanın reddi gerektiği yönündeki istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmekte ise de; erkeğin davasında boşanma hükmü kesinleştiğinden kadının karşı davasının konusu kalmadığından karşı davada boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına karar verilemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında, davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği, davacı-karşı davalının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile, davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, nafakanın niteliğine, ortak çocukların ihtiyaçları, günün ekonomik koşullarına göre; ilk derece mahkemesince ortak çocuklar lehine takdir edilen tedbir/iştirak nafakalarının miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, velâyete dair hükümlerin kesin hüküm oluşturmayıp değişen şart ve koşullara göre her zaman velâyetle ilgili dava açılabileceği, annenin çocuklara karşı olumsuz bir davranışının ispat edilemediği, ortak çocukların içinde bulunduğu yaş dönemi, sosyal inceleme raporunda yapılan tespitler ışığında çocukların üstün yararı gereğince ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine ve babayla kişisel ilişki kurulmasına dair kararın da doğru olduğu anlaşıldığı, davacı-karşı davalının bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; velâyet, iştirak nafakası ve davalı-davacı kadının boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin usule ve kanuna aykırı bulunduğunu bu nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çocukların velâyeti ve çocuklar için hükmedilen nafakanın hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı ile kadının davasında verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 331 inci maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 182 nci, 327 inci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ıncı maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddeleri, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.