Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1010 E. 2024/8633 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından fiili ayrılık nedeniyle açılan boşanma davasında, boşanma hükmünün yanı sıra kusur belirlemesi, fer'iler ve çeyiz/ziynet alacağı hakkında hüküm kurulup kurulmayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı erkeğin daha önce açtığı boşanma davasının reddi kararının kesinleşmesinden sonra üç yıldan fazla süre geçmiş olması ve tarafların fiilen ayrı yaşamaları nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 166. maddesinin son fıkrası şartlarının oluştuğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olanın davacı erkek olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1403 E., 2023/1872 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ulus Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/34 E., 2022/208 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2003 yılında evlendiklerini, iki ortak çocukları olduğunu, müvekkilinin daha önce Ulus Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/118 Esas sırasına kayıtlı dosya ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası açtığını, reddedildiğini, kararın temyiz onamasından geçerek 10.09.2018 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden bu yana üç yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen tarafların bir araya gelmediklerini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin sonuncu fıkrası uyarınca boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmemesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının sayıldığını, eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verildiğini, tarafların 2012 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını, evliliğin devamında toplam için bir menfaat kalmadığını, kesinleşmeden itibaren geçen süre de göz önüne alındığında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulünün tartışmasız olduğunu, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş.

II. CEVAP

Davalı kadın tarafından süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının çeyiz ve ziynetlerini tarafına iade etmesi, her bir çocuk için 500,00 TL nafaka ödemesi ve 150.000,00 TL manevî tazminat vermesi halinde boşanmayı kabul ettiğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında mahkememizin 2015/118 Esas sırasına kayıtlı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davasının bulunduğu, davanın reddine karar verildiği, kararın 10.09.2018 tarihinde kesinleştiği, dinlenen tanık beyanlarından tarafların yaklaşık 8-9 senedir ayrı yaşadıkları, bu süre içerisinde bir araya gelmedikleri anlaşıldığından evlilik birliğinin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası gereğince temelinden sarsılmış sayıldığı, davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulü ile tarafların 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL iştirak nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin davasında 166/son maddesi koşullarının gerçekleştiği, davanın kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, dava dilekçesinin 01/03/2022 tarihinde davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği, davalının 2 haftalık yasal cevap süresi geçtikten sonra 25/03/2022 tarihinde cevap dilekçesi ibraz ettiği gibi cevap dilekçesinde belirttiği çeyiz altınlarına yönelik karşı davasının da bulunmadığı, bu anlamda belirtilen gerekçelerle davalı kadının manevi tazminat ve çeyiz altınları talepleri hakkında karar verilmesi yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerekli ise de; davalı kadının TMK 174/1-2 ve 175 maddelerinden kaynaklı taleplerini, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede talep etmesine engel bir hal bulunmadığı gibi, ziynet veya çeyiz eşyalarına yönelik talepleriyle ilgili olarak da 10 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde her zaman dava açmasının mümkün olduğunun anlaşılması karşısında, mahkemece bu talepler hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesinin de sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın temyiz başvuru dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından fiili ayrılık nedenine dayalı açılan boşanma davasında verilen boşanma hükmü, kusur belirlemesi, feriler, çeyiz ve ziynet alacağı hakkında hüküm kurulmaması noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 389 uncu ve devamı maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin son fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 330 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde yanlışlık görülmemesine ve özellikle davacı erkeğin davası açısından 4721 sayılı kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasında düzenlenen yasal koşulların gerçekleştiğinin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda reddedilen önceki boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan ve fiili ayrılığa neden olan erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.