"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1706 E., 2023/2885 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 2. Aile Mahkemesi (Birleşen Isparta 2. Aile Mah. 2020/75 E. - 2020/68 K.)
SAYISI : 2019/494 E., 2021/703 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının reddine, karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesi ile altlı-üstlü oturduklarını, söz verilmesine rağmen ayrı bir ev tahsisi edilmediğini, özel hayatını ailesi ile paylaştığını, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığını, kadına zorla cinsel içerikli filmler izlettirip, cinsel ilişkiye zorladığını, kadının ailesinin gelmesine ve onlara gitmesine izin verilmediğini, ilgilenmediğini, küfür ve hakaret ettiğini, eskortluk ve cinsel arkadaş bulma sitelerinde yazışmalar yaptığını, Isparta'ya bayram tatiline gittiklerinde kadına ve ablasına hakaret ettiğini, kadının 1 ay kadar baba evinde kaldıktan sonra evine geri döndüğünü, erkeğin evinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadının elinden zorla telefonu almaya çalıştığını, kadının aldatma ve benzer duyguları erkeğe yaşatmak için instagramdan gelen konuşma teklifine bile bile cevap verdiğini ve telefonu eşinin görmesi için açık bir vaziyette ortama bıraktığını, erkeğin bunu gördüğünü, telefonu gasp ettiğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun'un) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 1.250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, çeyiz eşyalarının aynen iadesine mümkün değilse 15.000,00 TL bedelin tahsiline, ziynetlerin aynen iadesine mümkün değilse 47.975,00 TL bedelin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının cinsel soğukluk yaşadığını ve cinsel ilişkiden kaçındığını, erotik filmleri işe ile birlikte izlediklerini, internet sitesine birlikte girdiklerini, en son kadının başka bir erkekle yazıştığını, kadına şifreyi söylemediğini, kadının şifreyi kırarak bu mesajlara ulaştığını, kadının hakaret ve küfür ettiğini, suçlayıcı davrandığını, tanımadığı erkeklerin profiline yazdıklarını beğendiğini iddia ederek, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukla kişisel ilişki tesisine, 500.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar davacı- davalı kadın ve davalı- davacı erkek birbirlerine atfen, dava dilekçelerinde bir takım vakıalar ileri sürmüş iseler de gerek taraf tanıklarının beyanlarından gerekse tarafların dilekçelerindeki ve duruşmadaki beyanlarından son olarak fiilen ayrılmadan önceki Ramazan Bayramı için birlikte Isparta'ya kadının ailesinin yanına geldikleri, orada aralarında tartışma yaşandığı bu tartışma üzerine erkeğin Muğla'ya ortak konuta döndüğü, tarafların fiilen bir ay kadar ayrı yaşadıkları sonra erkek ve ailesinin Isparta'ya gelerek kadını alıp Muğla'ya ortak konuta götürdükleri, tarafların 24 gün daha birlikte yaşadıkları, tekrar ortak konuta dönerek ortak aile hayatını tekrar kuran ve bir süre daha birlikte yaşayan tarafların ortak konuta dönmeden önceki döneme ilişkin karşılıklı tüm kusurlu eylemlerini affettikleri veya en azından hoş görmüş sayıldıkları, affedilmiş veya hoş görülmüş eylemlere artık boşanma sebebi olarak dayanılamayacağı, tarafların ortak konuta tekrar döndükten sonra birbirlerine atfen atfen ileri sürdüğü diğer vakıaların (kocanın kadına atfen ileri sürdüğü biraz sonra açıklanacak eylem dışında) ise taraf tanıklarının beyanları ve usulüne uygun olarak dayandıkları hukuka uygun deliller çerçevesinde sabit olmadığı; erkeğin birleşen dosyadaki dava dilekçesinde kadına atfen ileri sürdüğü vakıalardan, başka bir erkekle telefon ve sosyal medya üzerinden mesajlaştığı, görüştüğü vakıasının tanık beyanları çerçevesinde sabit olduğu, tarafların bu olayın ortaya çıkmasından sonra fiilen ayrıldıkları ve tekrar bir araya gelemedikleri, sabit olan kadının güven sarsıcı nitelikteki eylemi nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile asıl boşanma davasının reddine, birleşen boşanma davasının kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 1.200,00 TL iştirak nafakasına, erkek için 7.500,00 TL maddî ve 7.500,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; son birleşmeden sonra erkeğin davranışlarında değişme olmadığını, eylemlerine devam ettiğini, kadının ortak konuta affederek dönmediğini, eşine ders vermek amaçlı mesajlaştığını, sadakatsizlik kastının olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; velâyet, kişisel ilişki süreleri ve tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, arşı davanın kabulü yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak yaşamı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, erkekten kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı, asıl boşanma davasının reddine, karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, erkek yararına kabul edilen maddî ve manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kabul edilen tazminatlar ve nafaka miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı -davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinde yer alan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı karşılıklı boşanma istemine ilişkindir. Taraflar evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda diğer tarafın kusurlarını ispat etmekle mükelleftir. Somut olayda İlk Derece Mahkemesince, erkeğin birleşen dosyadaki dava dilekçesinde kadına atfen ileri sürdüğü vakıalardan, başka bir erkekle telefon ve sosyal medya üzerinden mesajlaştığı, görüştüğü vakıasının tanık beyanları çerçevesinde sabit olduğu, tarafların bu olayın ortaya çıkmasından sonra fiilen ayrıldıkları ve tekrar bir araya gelemedikleri, bu vakıa dışında tarafların ortak konuta tekrar döndükten sonra birbirlerine atfen ileri sürdükleri diğer vakıaların ise taraf tanıklarının beyanları ve usulüne uygun olarak dayandıkları hukuka uygun deliller çerçevesinde sabit olmadığı, sabit olan kadının güven sarsıcı nitelikteki eylemi nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile asıl boşanma davasının reddine, birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın eklerine karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusu ayrı ayrı esastan reddedilmiş, hüküm davacı -davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3.Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, erkeğin delil olarak dosyaya sunmuş olduğu mesajlaşmalara ilişkin, kadının telefonunu zorla alması ve şifre kırmak suretiyle sunulan kayıtların elde ediliş şekli nazara alındığında kadına yüklenen kusura ilişkin vakıanın hukuka uygun delillerle ispatlanamadığı, yazışmaların kadının telefonundan kadının rızası dışında hukuka aykırı yolla elde edildiği anlaşılmaktadır. Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz (HMK m. 189/2). Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir (HMK m. 189/4). Kanun'un sözünden ve gerekçedeki açık anlatımdan, yargılama sırasında taraflarca sunulan delillerin elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re'sen göz önüne alınması ve delilin her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tespit edilmesi hâlinde, diğer tarafça bir itiraz ileri sürülmese dahi mahkemece caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında değerlendirilmemesi ilkesinin benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı-davacı erkek tarafından hukuka uygun olarak elde edilmeyen bu delil hükme esas alınamaz. Öte yandan 4721 sayılı Kanun'un 184 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "tarafların her türlü ikrarının hakimi bağlamayacağına" ilişkin kuralın temel amacı eşlerin yasanın öngördüğü kurallara (TMK md. 166/3) uymaksızın anlaşma ile boşanmalarının önlenmesidir. Tarafların boşanma sebebi olarak ileri sürülen maddi olayların varlığını kabul etmeleri bu kuralın kapsamı dışındadır. Taraflarca maddi olayların varlığının kabulü halinde başkaca kanıt aramaya gerek bulunmayabilir. Ancak, maddî olayların boşanmayı gerektirip gerektirmeyeceği konusunu yine hâkim takdir edip değerlendirecektir. Kadının dilekçelerindeki erkeğe, sadakatsizlik kastı olmaksızın ders verme amaçlı olarak instagram üzerinden gelen konuşma teklifini bile bile kabul ettiğine, eşi görecek şekilde telefonu açık vaziyette bırakması ile eşinin gördüğüne dair beyanlarının tek başına güven sarsıcı eylemi ispata elverişli olmadığı, kadının güven sarsıcı nitelikte eylemine ilişkin dinlenen tanık beyanlarının soyut izahlardan ibaret, duyuma ve yoruma dayalı olduğu, kadının kusuruna esas dosya kapsamında başkaca bir delil de bulunmadığı, bu durumda davacı-karşı davalı kadının gerçek anlamıyla güven sarsıcı veya sadakatsiz davranışta bulunduğunun ispatlanamadığı, kadının ispatlanan kusurlu bir davranışı olmadığı gözetilerek, erkeğin boşanma davasının da reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçeyle erkeğin birleşen davasında boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü yönünden kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.10.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.