"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/346 E., 2023/1600 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2016/1014 E., 2021/588 K.
Taraflar arasındaki nafakanın artırılması,kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi, hakim müdahalesi ile okul ve eğitim giderlerinin belirlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının yapılan protokole rağmen ortak çocuğun eğitim masraflarının ödenmesinde sürekli sorun çıkardığını, sürekli olarak ihtilaf konusu haline geldiğini, tahsilde güçlük çekileceği aşikar olan bu giderlerin iştirak nafakasının artırılması suretiyle giderilebileceğini; mahkemece kurulan kişisel ilişki sürelerine riayet etmediğini, çocuğu almaya geldiğinde hakaret ettiğini, yanında yeni evlediği eşini de getirerek çocuğu olumsuz etkilediğini, oğlu ile hiçbir şekilde ilgilenmediğini, doğum günlerini bile kutlamadığını, iki seneden fazla bir süredir görmeye gelmediğini,hiçbir şekilde iletişiminin olmadığını, ortak çocuk hastaneye yatırıldığında, davacı hastaneye kadar gelmesine rağmen yeni eşinin izin vermemesi nedeniyle odasına girip görmediğini, çocuğun sorunlarını merak etmediğini, ilgi ve alaka da göstermediğini, okul masraflarının cebri icra yoluyla ödendiğini, sürekli ihtilaf konusu olacağı, tahsilinde güçlük çekileceği aşikar olan bu giderlerin iştirak nafaka miktarının artırılması suretiyle giderilebileceği kanaatiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 330 ncı maddesi gereğince iştirak nafaka miktarının 2.000 dolar olarak belirlenmesine; 4721 sayılı Kanun’un 324 üncü maddesi gereğince kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, eğitim giderlerini ödemesine karşın ayrıca mükerrer olacak şekilde icra takibi yaptığını, her yıl bir gerekçe sunmadan yeni bir ücret talep ettiğini, boşanma protokolünde okul gibi önemli konularda birlikte karar vermelerine karar verildiğini, anlaşamama halinde çocuğun yararı dikkate alınarak hakim müdahalesine başvurulma şartı getirildiğini ileri sürerek çocuğun gideceği okulun ve ödenecek paranın belirlenmesine olmadığı takdirde eğitim giderlerine ilişkin parasal bir sınır getirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, esas davanın iştirak nafakasının artırım ve baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemi; birleşen davanın ise çocuğun gideceği okul ve ödenecek paranın mahkemece belirlenmesi yada eğitim giderlerine parasal sınır getirilmesi isteminden ibret olduğu; 12.10.2017 tarihli celse kişisel ilişkinin değiştirilmesine ilişkin davanın tefrikine, 17.04.2018 tarihli celse kişisel ilişkiye dair davanın tefriki hususunun bir sonraki celse değerlendirilmesine karar verildiği, tefrik edilmediği halde yargılamaya devam edildiği; tanık beyanlarından davalı babanın ortak çocuğu görmek için Amerika'dan geldiği, ikinci evliğini yaptıktan sonra çocuğu görüş sıklığının azaldığı, çocuğu görmeye geldiği zamanlarda yeniden evlilik yaptığı eşinin de yanında olduğu, bu sebeple davacı anne ve davalının eşi arasında sorun yaşandığı, çocuğun davalı baba ve ailesi ile görüşmek istediği anlaşılarak çocuğun üstün yararı dikkate alındığında kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir bir hususun bulunmadığı, taraflar arasında yaşanan gerginliğin ve davalı babanın çocukla kişisel ilişki kurma hakkını kullanma sıklığının azalmasının çocuğun baba ile ilişkisinin kısıtlanması sebebi olamayacağı gözetilerek kişisel ilişkinin belirlenen şekilde devam etmesi gerektiği; tanıkların boşanmadan sonra tarafların ekonomik koşullarında önemli bir değişiklik olmadığını beyan ettikleri, kaldı ki dava dilekçesinde de tarafların durumlarında değişiklik olduğundan bahsedilmediği, tarafların sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek nafaka artış talebinin reddine karar verilmesinin gerektiği; ortak çocuğun gideceği okul ve ödenecek paranın mahkemece belirlenmesi ya da eğitim giderlerine parasal bir sınır getirilmesi sureti ile yeniden düzenlenmesine ilişkin talebin değerlendirilmesinde ise, davalı-davacı babanın Amerika'da yaşadığı, dava dilekçesinde belirli bir okuldan bahsetmediği, ortak çocuğun gideceği okulun belirlenmesi yetkisinin velâyetin tevdii edildiği tarafa ait bir yetki olduğu göz önüne alınarak ortak çocuğun gideceği okulun belirlenmesi talebinin reddine karar verilmesinin gerektiği; eğitim masrafları için ödenecek paranın belirlenmesi talebine ilişkin olarak;davalı birleşen davacının ortak çocuk lehine ödeyeceği iştirak nafakasının belirlenmiş olduğu, çocuğun sağlık, bakım, eğitim vs. tüm masraflarının iştirak nafakası kapsamında yer aldığı, nitekim davacı birleşen davalı tarafça da esas dava ile eğitim giderlerinin karşılanması için iştirak nafakasının artırılmasının talep edildiği ve bu konuda değerlendirme yapıldığı, iştirak nafakasının çocuğun giderleri için yeterli olduğu kanaatine varıldığı, eğitim masraflarının da iştirak nafakası kapsamı olduğu gözetilerek eğitim masrafları için ödenecek tutarın belirlenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dilekçelerinde nafakanın artırılması, kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesini, hakim müdahalesini talep ettiklerini ancak bunlardan kişisel ilişki yönünden bir değerlendirme yapılmada karar verildiğini, tefrik kararı verilmesine karşın gerçekleştirilmediğini, çocuğun ihtiyaçlarına göre nafaka miktarının az olduğunu, icra takiplerinin sonuçsuz kaldığını, tanıkların kişisel ilişki yönünden dinlenilmediğini ileri sürerek kararın davasının reddi kararının kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuğun gideceği okul ve ödenecek paranın mahkemece belirlenmesi ya da eğitim giderlerine parasal bir sınır getirilmesi talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme kararının çelişkili olduğunu, iştirak nafakasının eğitim giderlerini kapsadığını belirtmesine karşın davasının reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın davasının reddi yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 25/10/2018 tarihli duruşmada ara karar gereğince harç ikmalinin yapılmış olduğunun tespit edilmiş olması, tanıkların kişisel ilişki yönünden dinlenmiş olması dikkate alındığında aşamalarda tefrik yönünden ara karar kurulmasına rağmen tefrik işlemi tamamlanmaksızın karar verildiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de yargılamanın geldiği aşama dikkate alındığında davaların bir arada görülmesinin usul ekonomisine uygun olduğu anlaşılmakla dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede; İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir bir hususun bulunmadığı, taraflar arasında yaşanan gerginliğin ve davalı babanın çocukla kişisel ilişki kurma hakkını kullanma sıklığının azalmasının çocuğun baba ile ilişkisinin kısıtlanması sebebi olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmış olup ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığı; ortak çocuk yararına nafakanın miktarının belirlenmesinden sonra geçen süre de dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin boşanmadan sonra tarafların ekonomik koşullarında önemli bir değişiklik olmadığı tespiti ile asıl davada nafaka artış talebinin reddine ve eğitim masraflarının da iştirak nafakası kapsamı olduğu tespiti ile birleşen davada eğitim masrafları için ödenecek tutarın belirlenmesi talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu; birleşen davada babanın Amerika'da yaşadığı, dava dilekçesinde belirli bir okuldan bahsetmediği görüldüğü ve okulun belirlenmesi yetkisinin velâyetin tevdii edildiği tarafa ait tespiti ile İlk Derece Mahkemesinin ortak çocuğun gideceği okulun belirlenmesi talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;dilekçelerinde nafakanın artırılması, kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesini, hakim müdahalesini talep ettiklerini ancak bunlardan kişisel ilişki yönünden bir değerlendirme yapılmadan karar verildiğini, tefrik kararı verilmesine karşın gerçekleştirilmediğini,çocuğun ihtiyaçlarına göre nafaka miktarının az olduğunu, icra takiplerinin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının davasının reddi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; çocuğun gideceği okul ve ödenecek paranın mahkemece belirlenmesi ya da eğitim giderlerine parasal bir sınır getirilmesi talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme kararının çelişkili olduğunu, iştirak nafakasının eğitim giderlerini kapsadığını belirtmesine karşın davasının reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının davasının reddi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, protokolde düzenlenen eğitim giderleri ve iştirak nafakası miktarının yeniden belirlenmesi gerekip gerekmediği, eksik inceleme bulunup bulunmadığı, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 324 üncü maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü madde, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadının kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı-davalı annenin asıl dava dilekçesi ile davalının, anlaşmalı boşanma protokol ve mahkeme kararında belirtildiği gibi ortak çocuğun eğitim giderlerini karşılaması gerekmesine karşın eğitim ve diğer giderlerini karşılamadığını ve sürekli olarak ihtilaf konusu olan ve tahsilinde güçlük çekilen giderlerin iştirak nafakasının arttırılması suretiyle giderilmesini istemiş olup davacının talebinin, iştirak nafakasının eğitim giderlerini de kapsayacak şekilde artırılmasına yönelik olduğu; davalı- davacı babanın birleşen davadaki talebinin ise iştirak nafakası dışında eğitim giderlerinin baba tarafından karşılandığı, ortak çocuğun gideceği okulun ve ödenecek bedelin belirlenmesi veya eğitim giderlerine parasal sınır getirilmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki davanın iştirak nafakasının ve ayrıca protokolde hüküm altına alınan eğitim giderlerinin çocuğun ihtiyaçları oranında yeniden belirlenmesi amacıyla açıldığı anlaşılmış olup taleplerin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekir.
3.Tarafların boşanmalarına ilişkin karar ile onaylanan 27.06.2015 tarihli protokolde ayrıca özel olarak "ortak çocuğun eğitimi" başlıklı konunun düzenlenmiş olması dikkate alındığında öncelikle protokolde hüküm altına alınan eğitim gideri olarak hangi kalemlerin değerlendirileceğinin davacıya açıklattırılmak suretiyle tespit edilmesi, tespit edildikten sonra tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde ortak çocuğun eğitim giderlerinin davalı baba tarafından karşılanacağına dair düzenleme dikkate alınarak tarafların ekonomik ve sosyal durumları, aylık gelirleri ve varsa diğer gelirleri ile birlikte aylık net gelirlerinin belirlenmesi, çocuğun eğitim giderlerine ilişkin belgelendirilebilen masraflara ilişkin kayıt ve belgelerin taraflarca sunulabilenlerin dosyaya alınması, istenecek belgelerin ilgili kurumlardan istenmesi, belgelenemeyen masraflar var ise eğitim giderleri konusunda gerekirse uzman bir bilirkişiden rapor alınmak sureti ile çocuğun yaş ve eğitim dönemi dikkate alınarak yıllık eğitim giderlerinin ortalama olarak belirlenmesi ve nihayetinde ortak çocuğun yaşı ve nafakanın belirlenmesinden sonra değişen ihtiyaçları ile diğer (yiyecek, giyecek, barınma vs.) masraflarının da birlikte düşünülerek sonuç olarak eğitim giderlerini de kapsar şekilde ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir iken eksik inceleme ile her iki dava yönünden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4.Kabule göre de Davalı-davacı baba çocuğun gideceği okulun belirlenmesi olmadığı takdirde eğitim giderlerine parasal sınır getirilmesini talep etmiş ise de çocuğun hangi okula gideceği konusu velâyet kendisine bırakılan ebeveynin belirlemesi gereken konulardan biri olduğu tartışmasızdır. Davalı-davacının diğer talebi olan eğitim giderlerine parasal sınır getirilmesi talebi ise davalı-davacı tarafından somutlaştırılmamış olup davalı-davacıya açıklattırıldıktan sonra uyuşmazlığı somut olarak tespit ederek eğitim giderlerinin belirlenmesi yukarıda açıklandığı üzere davacı-davalı annenin iştirak nafakasının arttırılması talebi ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilip belirtilen eksiklikler giderildikten sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi de isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının asıl ve birleşen dava yönünden BOZULMASINA,
3.Davacı-davalı vekilinin kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebine yönelik temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...