Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1069 E. 2024/8896 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu ve davanın kabul edilip edilmemesi hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Fiili ayrılık döneminde davacı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı kadını ortak konutu terk etmeye zorladığı ve ekonomik şiddet uyguladığı, davalı kadının ise boşanmaya sebep olacak bir kusurunun ispatlanamadığı gözetilerek, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, yerel mahkemenin boşanmaya karar vermesini hatalı bulan istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1791 E., 2023/1853 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/836 E., 2022/653 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların 2013 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını, müvekkilinin önceki evliliğinden ... isimli bir çocuğu bulunduğunu, davalının müvekkilinin ilk evliliğinden olan çocuğu ... ile yaşamayı ilk başta kabul ettiğini, ancak bu durumu daha sonraları mesele haline getirerek tartışma çıkardığını, kadının ilk ortak çocuk ...'nın doğumundan sonra daha agresif ve asabi tavırlar sergilemeye başladığını, müvekkilini her konuda kısıtlamaya başladığını, sürekli olarak müvekkiline "neden dışarıdasın, neden evde değilsin" diyerek sık boğaz ettiğini, ikinci çocuğun doğumundan sonra daha da sinirli yapıya girdiğini, telefon kullanmayı reddettiğini, evden habersiz bir şekilde çıktığını ve ailesini merakta bıraktığını, müvekkiline karşı ilgisiz kaldığını, ev işlerini düzenli yapmadığını evdeki yiyecekleri sakladığını, kıyafetlerini yaktığını, erkeğin ailesine karşı hısımlıkla bağdaşmayan söz ve davranışlarda bulunduğunu, ilgisiz davrandığını, evden ayrılmasına sebebiyet verdiğini, davalıya ve ortak çocuklara ödemekle yükümlü olduğu nafakayı ödediğini ve her zaman ihtiyaçlarını karşıladığını, ortak konutta aradığı huzuru bulamadığı ve zor günlerde eşinden destek göremediğini, tarafların 7 yıldır fiili olarak ayrı yaşadıklarını, evlilik birliğinden beklenen faydanın ortadan kalktığını bu nedenle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuklar ile müvekkili arasında kişisel ilişki tesis edilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesindeki iddia edilen hususların asılsız olduğunu, davalının kendi ağır kusurunu örtmek için müvekkilini suçladığını, davacının bağımlılık derecesinde alkol aldığını, geç saatlere kadar alkollü mekanlarda arkadaşları ile alkol aldığını ve evini ihmal ettiğini, davacının sonra A. T. isimli bir kadınla birlikte olmaya başladığını, evini terk eden tarafın davacı olduğunu, bağımsız konut açmadığını, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, ortak çocuklar ile ilgilenmediğini, fiziksel şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, eşini ve çocuklarını çok seven müvekkilinin kadınlık gururunu zedeleyen bu ihanet karşısında dahi evliliğinin bitmesi düşüncesini kabul edemediğini, bu nedenle müvekkili hakkında açılmış olan davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğin kızına farklı davranarak duygusal şiddet uyguladığı, erkeğin anne ve babasına hısımlıkla bağdaşmayan söz ve davranışlarda bulunduğu, evde yemek yapmayarak ve evin temizliğini yapmayarak birlik görevlerini ihlal ettiği, yiyecekleri odasında saklayarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, diğer kusurlar yönünden dosyada somut bilgi belge bulunmadığından ispatlayamadığı, erkeğin ise evi terk ederek ekonomik şiddet uyguladığı, başka bir kadınla aynı evde yaşayarak sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, bağımsız konut açmadığı, evin ve çocukların ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kadın ve ortak çocuklarla birlikte yaşamayarak eşlerin birlikte yaşamakla yükümlü olduğu birlikte yaşama birlik görevini ihlal ettiği, her iki tarafında kusurunun bulunduğu ancak erkeğin kadına ziyade daha kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, kişisel ilişkiye, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının usulüne uygun maddî ve manevî tazminat talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece kusur değerlendirilmelerinin hatalı olarak yapıldığını, mahkemece dinlenen kadın tanıklarının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarıyla ilgili görgüye dayalı beyanlarının olmadığını, evlilik birliğinin sona ermesinde kadının az kusurlu olarak belirlendiğini, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulduğunu, tüm tanıklarının dinlenilmediğini, ortak konuta aile konutu şerhi konulmasına dair talepleri hakkında hüküm kurulmadığını, erkeğin boşanma süresince ortak konutu sattığını, bu durumun müvekkilini ve 3 çocuğunu mağdur ettiğini, evlilik birliğini görevini ihlal eden erkeğin tam kusurlu olduğunu, davanın reddedilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, nafakalar yönünden verilen kararın da hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen dava, nafakaların miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar Mahkemece yukarıda belirtilen kusurlu davranışların kadın aleyhine sübuta erdiği kabul edilmiş ise de, tarafların yedi yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, fiili ayrılığın erkeğin evi terk etmesi ile başladığı, kadın tarafından fiili ayrılık süresi içerisinde açılan tedbir nafakası davası ile bu nafakanın arttırılmasına ilişkin dava dosyaları incelendiğinde, erkeğin başka bir kadınla fiilen birlikte yaşadığı, yine, erkeğin evden ayrılmasından sonra kadını ortak konutu terk etmeye zorladığı, ekonomik şiddet uyguladığı şeklinde kesinleşen erkeğin kusurları dikkate alındığında, yedi yıl önce sona eren fiili birliktelik döneminde meydana geldiği belirtilen kadın hakkında ileri sürülen bu kusurların niteliği gözetildiğinde boşanma gerekçesi olarak kabul edilemeyeceği, fiili ayrılık döneminde kadının boşanmayı gerektirir bir kusurunun olduğunun da iddia ve ispat edilemediği, Mahkemece davacı hakkında kabul edilen kusurlu davranışların sübuta erdiği, buna göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu davranışlarının ispatlanamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, tam kusurlu olan erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı; ayrıca, her ne kadar kadın vekilinin istinaf dilekçesinde aile konutu şerhi yönünden taleplerinin kabul edilmediği hususunda istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, aile konutu şerhi talebi boşanmanın fer'îsi mahiyetinde olmayıp, dava yoluyla ileri sürülmesi gerektiği, kadın tarafından açılan karşı dava bulunmadığı, yine, cevap dilekçesinde bağımsız tedbir nafakalarının arttırılması talep etmiş ise de, usulünce açılmış bir davası bulunmadığı dikkate alındığında, bu konudaki istinaf başvurusu yerinde görülmediği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin davasının reddine, ara kararla hükmedilen nafakaların devamına karar verilmiş, erkeğin tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.