Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1144 E. 2024/8332 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranının tespiti, erkeğin açtığı boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurlu olduğuna dair iddiaların ispatlanamadığı, erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken kadının davasının kesinleşmesi nedeniyle erkeğin davasının konusuz kaldığı, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1649 E., 2023/1868 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/88 E., 2022/358 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının erkekten habersiz tüplerini bağlattığını, erkek hakkında asılsız dedikodular yaydığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek için 5.000,00 TL manevî tazminat, 5.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde; erkeğin kadını aldattığını ve başka birisiyle ilişkisi olduğunu, sadakat yükümlülüğüne uymadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadına mesaj ile köpek muamelesi yapacağını, insan gibi davranmayacağını yazarak psikolojik şiddet uyguladığı, ortak haneyi ayırdığı süreçte maddî destekte bulunmadığı, eşi ile iletişime geçmediği, başka bir kadınla samimi mesajları ve fotoğraflarının olduğu, erkek eşin güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, kadının ise erkeğin bilgisi dışında tüplerini bağlatarak erkek eşe karşı evlilik birliğini yükümlülüklerine aykırı harekette bulunduğu, erkeğin iddia ettiği kadın eşin yemek yapmadığı, evini temizlemediğine ve kendisine hakaret edildiğine ilişkin iddialarını destekleyen tek tanığın kadın eşin erkek eş ile duygusal ilişkisi olduğu iddia edilen kişi olan S. A. tarafından desteklendiği, bu kişi tarafından ileri sürülen iddiaların dikkate alınmadığı, bu iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, her bir çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakası, kadın için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası, 45.000,00 TL maddî, 44.000,00 TL manevî tazminata, erkek eşin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu tarafın kadın olduğunu, buna rağmen müvekkilinin ağır kusurlu kabul edilerek kadın lehine tazminat ve nafaka takdir edilmesi doğru olmadığı gibi, velâyetin anneye verilmesinin de doğru olmadığını beyan etmek suretiyle, belirtilen yönlerden kararın kaldırılarak velâyetin müvekkiline verilmesi gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar ile velâyet yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu tarafın erkek olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, erkek tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, müvekkili için takdir edilen tazminat ve nafaka miktarlarının da yetersiz olduğunu, yine erkek lehine iki defa vekâlet ücreti takdirinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, nafaka ve tazminat talepleri ile vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin bilgisi dışında tüplerini bağlatan kadının kusurlu, eşine hakaret ve tehdit içerikli mesajlar göndermek suretiyle psikolojik şiddet uygulayan, eşine maddî destekte bulunmayan ve güven sarsıcı hareketlerde bulunan erkeğin ise ağır kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; eşinin kendisinin haberi olmaksızın tüplerini bağlattığına ilişkin iddia, erkek tarafından ispat edilemediği gibi, bir an için aksi kabul edilse dahi, tarafların 2. çocukları olan Ali'nin 17.10.2008 tarihinde dünyaya geldiğinin, iş bu boşanma talepli davanın ise 10.02.2020 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında; ileri sürülen bu iddianın mevcut şartlarda boşanma nedeni olarak kabulüne de olanak bulunmadığı, erkek tarafından boşanma nedeni olarak ileri sürülen diğer iddiaların da ispatlanamadığının anlaşılması karşısında, kadına kusur isnat edilmesi doğru görülmemiş, kusur belirlemesi boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu şeklinde değiştirilerek düzeltilmesi gerektiği kanısına ulaşıldığı, kadına atfı mümkün hiçbir kusurun gerçekleşmediği, bu durumda açıklanan nedenle erkeğin davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, ne var ki kadının davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleştiği, böylece erkeğin boşanma davasının konusuz kaldığı, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, kadının kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri kapsamında kadın lehine maddî manevî tazminat takdir edilmesinde, düzenli işi ve geliri bulunmayan, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın için yoksulluk nafakası takdir edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, erkeğin boşanmaya yol açan olaylarda tam kusurlu bulunması, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu, yine takdir edilen yoksulluk nafakasının da az olduğu, dosya içinde mevcut, sosyal inceleme raporu içerikleri, taraf ve çocuk beyanları dikkate alındığında, velâyetin babaya verilmesine karar verilmesi gerekirken anneye verilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden, erkeğin istinaf başvurusunun ise velâyet ve iştirak nafakası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine, kadın için aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadının iştirak nafakası talebinin reddine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; evlilik birliği içerisinde kusur oranı belirlenirken salt kadının ileri sürdüğü hususların göz önüne alındığı, dosyada mübrez tanık anlatımları, dilekçelerde ileri sürülen hususların tümüyle değerlendirilmediği, kadının, erkeğin haberi olmaksızın tüplerini bağlattığı, erkek hakkında asılsız dedikodular yaydığı ve bunun sonucunda müvekkilimi çevresine karşı küçük düşürdüğü ve erkeğin güvensizlik duymasına sebebiyet verdiği, evlilik birliği içerisindeyken huzursuzluk çıkardığı, erkeğe rahatsız edici laflar söyleyerek gerginlik yarattığı, ev temizliği konusunda birlik görevlerini yerine getirmeyerek boşanmaya sebebiyet verdiği, detaylıca değerlendirmeler yapılmadığı tanık anlatımları tümüyle incelenmeksizin erkek aleyhine kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı gerekçe gösterilerek manevî tazminata hükmedildiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, davası hakkında verilen karar verilmesine dair karar, yoksulluk ve tazminatlar ile reddedilen talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün gerekip gerekmediği, nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.