Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1178 E. 2024/8093 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma hükmünün kesinleşmesinin ardından kadının açtığı karşı davada, kusurun belirlenmesi, nafaka ve tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğunun tespit edilmesi ve kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi, manevi ve maddi tazminata hükmedilmesi için yeterli görülerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/349 E., 2023/1490 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/505 E., 2022/1082 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve karşı nafaka, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince boşvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; Silivri Aile Mahkemesinin 2016/121 Esas, 2017/370 Karar sayılı ilamı ile müvekkilinin açtığı dava kendi kusuru nedeniyle reddedildiğini ve kararın 11.09.2017 tarihinde kesinleştiğini, reddedilen boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmediklerini iddia ederek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin, müvekkilini eş olarak görmediğini, hor gördüğünü, hakaretlerde bulunup beddualar ettiğini, öldürmekle tehdit ettiğini, küçük sorunları büyütüp tartışma çıkardığını, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü birden fazla kez ihlal ettiğini, 7 yıldır Güler isimli kadın ile yaşadığını belirterek erkeğin davasının reddini istemiş karşı davanın boşanma olmaksızın kabulü ile kadın yararına aylık 2.000,00 TL nafaka ile en yüksek reeskont faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminat hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davanın, fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma; karşı davanın ise boşanma istemi olmaksızın yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Silivri 1. Aile Mahkemesi 2016/121 Esas sayılı ilamı ile; davacı- davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın istinaf incelemesine konu edilmediği, davalı davacı kadın eşin ikame ettiği davalar hakkında verilen kararın ise istinafa götürüldüğü ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesinin 2018/433 Esas 2020/1057 Karar sayılı kararı ile, boşanma, kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden kararın resen kaldırılmasına karar verildiği ve bu kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği ancak davacı- davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine ilişkin kararının istinafa götürülmemesi nedeniyle redde ilişkin bu kararın 11.09.2017 tarihinde kesinleştiği ve red kararının kesinleşme tarihi ile boşanma istemiyle açılan eldeki davanın açıldığı tarih arasında 3 yıldan fazla zamanın geçtiği, tarafların bu süre zarfında ayrı yaşadıkları, ortak hayatın kurulamadığı hususunun tanık anlatımlarıyla ispatlandığı, kadın eşin ikame ettiği karşı davada ise, asıl davanın kabulü ile boşanmaya hükmedilmiş ise de işbu kararda tarafların kusur durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı ve taleple bağlılık ilkesi gereği erkek eşin istemi doğrultusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrasında belirtilen şartların somut olayda mevcudiyetinin tahkik edilmesi ile yetinildiğini ve boşanma istemine ilişkin bir önceki red kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl süredir tarafların biraraya gelmediklerinin ve ortak hayatın kurulamadığının tespiti neticesinde boşanmaya hükmedildiğini, kusura ilişkin değerlendirme gerektirmeyen fiili ayrılık nedeniyle boşanmaya istinaden nafaka, maddî ve manevî tazminata dair değerlendirme yapılmasının, kadın eşin boşanma talebinin de bulunmadığı nazara alındığında, taleple bağlılık ilkesine aykırı olacağı gerekçesi ile; asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, karşı davada ileri sürülen ve boşanmanın fer'î niteliğinde olan yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata yönelik istemlerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Silivri Aile Mahkemesinin 2016/121 Esas, 2017/370 Karar sayılı ilamı ile erkeğin açtığı dava kusuru nedeniyle reddedilerek 11.09.2017 tarihinde kesinleştiği ve reddedilen boşanma davasından sonra tarafların 3 yıllık yasal süre içeresinde bir araya gelmedikleri, 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin son fıkrası koşullarının oluştuğu , erkek eşin 17 yıldır başka bir bayanla ilişkisi olduğu, 7 yıldır da tarafların fiilen ayrı oldukları tüm bu nedenlerle ortak birlikteliğin kurulamadığı ve evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkek eşin tam kusurlu olduğu, fiili ayrılık nedeni ile boşanma davasına esas alınan ve tam kusurlu olması nedeniyle davanın reddi ile sonuçlanan ve kesinleşen dava dosyasında kadına atfı kabil herhangi bir kusurun gerçekleştiğini ispat edemeyen ve fiili ayrılık süresinde de kadına kusur yüklenmesini gerektirecek yeni bir vakıa öne sürerek bu iddiasını kanıtlayamayan erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamıyla kusurlu kabul edilmesi gerektiği, kadının dava açmakla ayrı yaşama hakkı bulunduğu boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kusurlu kabul edilen erkeğin davranışlarının kadının mevcut veya beklenen menfaatleri ile kişilik haklarını ihlal ettiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki erkeğin kusur derecesi, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut veya beklenen menfaat ve hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın yararına uygun miktarlarda tedbir-yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile; kadın eşin, kusur belirlenmemesine ve karşı dava hakkında olumlu-olumsuz hüküm kurulmamasına, reddedilen nafaka ve tazminatlara yönelik istinaf talebinin kabulü ile, kusur gerekçesinin düzeltilmesine ve boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun tespitine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; davalı- davacı kadın eşin karşı davasının kısmen kabulü ile; kadın yararına, dava tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar tedbir nafakası, hükmün kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olmak üzere aylık 2.000,00 TL nafakaya, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kabul edilen karşı davası, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin davasındaki boşanma hükmü kadın tarafından temyize başvurulmamak suretiyle hüküm boşanma yönünden kesinleşmiş olmakla, kadının karşı davasının kabulü, kusur, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı 166 ncı maddesinin son fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.