"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2141 E., 2023/2769 K.
DAVA TARİHİ : 21.06.2019-23.07.2019
KARAR : Bozmaya uyularak hüküm kurma
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının eksik inceleme yapıldığından bahisle bozulmasına, kadının tüm, erkeğin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, istinaf konusu edilmekle reddedilen konularda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, kadının maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakasına ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesi ile süresinde verdiği cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin; müvekkilinin başkasıyla gönül ilişkisinin olduğu yönünde iftirada bulunduğunu, müvekkilini darp ettiğini ve ortak çocuk Ayşenur ile ilgilenmediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesi ile ikinci cevap ve karşı davada cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının müvekkiliyle aynı odada yatmak istemediğini, tarafların ayrı odalarda yattığını, davacı kadının müvekkiline hakaret ettiğini, sürekli internette vakit geçirdiğini, bilinmeyen bir ikinci telefona ve ikinci hatta sahip olduğunu, bilerek çocuğunu düşürdüğünü ve twitter ortamında videolarının olduğuu, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk Muhammed Miraç için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere davalı-karşı davacı erkeğin; davacı-karşı davalı kadının bilerek çocuğunu düşürdüğünü iddia ettiği, Erbaa Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/1069 soruşturma sayılı dosyasında 2019/1766 karar sayılı ve 22.07.2019 tarihli karar ile erkeğin iddiası yönünden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu nedenle erkeğin, kadının bilerek çocuğunu düşürdüğünü iddiasını ispatlayamadığı; erkeğin, davacı-karşı davalı kadının başka bir erkek ile ilişkisi olduğunu, bu ilişkiye dair görüntülerin Twitter üzerinden paylaşıldığını, söz konusu videodaki kişinin davacı-karşı davalı kadın olduğunu iddia ettiği, 15.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu videodaki kadının davacı karşı davalı kadın olduğu yönünde tespitin yapılamadığının belirtildiği, 15.03.2021 tarihli bilirkişi raporun denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte olduğu, bu nedenle erkeğin bu yöndeki iddiasını ispatlayamadığı, her ne kadar söz konusu görüntü kayıtları bakımından davalı-karşı davacı erkeğin tanıkları görüntü kaydındaki sesin davacı-karşı davalı kadına ait olduğu yönünde beyanda bulunmuş iseler de 15.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu videolardaki kadının davacı-karşı davalı kadın olduğu yönünde tespitin yapılamadığının belirtilmesi nedeniyle davalı-karşı davacı erkeğin tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği; davacı-karşı davalı kadının sürekli internette ve telefonda vakit geçirdiği, davacı-karşı davalı kadının kendisine hakaret ettiği, bilinmeyen ikinci telefona ve ikinci hatta sahip olduğu iddialarının da tanık beyanları ve dosya kapsamında bulunan deliller ile ispatlanamadığı, davalı-karşı davacı erkek ile davacı-karşı davalı kadının ayrı odalarda yattıklarının ise tanık beyanları ile sabit olduğu, kadının başka erkekle gönül ilişkisi yaşadığına dair iftirada bulunması, kadına karşı fiziki şiddet uygulaması, ortak çocuk... ile ilgilenmemesi ve tarafların ayrı odalarda yatmaları vakıalarının evlilik birliğini temelinden sarsacak vakıalar olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin ileri sürdüğü vakıalardan yalnızca tarafların ayrı odalarda yatma iddiasının ispatlanabildiği, fakat tarafların ayrı odalarda yatma vakıasının kadın tarafından ispatlanan diğer vakıalar nedeniyle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, zira kadın tarafından ispatlanan diğer vakıaların kadının ayrı odalarda yatmasını haklı kılacağı; erkeğin karşı dava ve ikinci cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu gsm numaralarına dair arama kayıtlarının dosyaya celp edildiği, ancak davalı-karşı davacı erkeğin dilekçelerinde belirtmiş olduğu iddialarının arama kayıtları ile de ispatlanamadığı, tarafların ortak çocuğu Muhammed Miraç'ın mahkemede beyanının alındığı tarihte sekiz yaşından küçük olduğu, beyanının alındığı tarihte Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere idrak yaşında olmadığı, beyanının alınması sırasında psikolog, pedagog veya sosyal hizmet uzmanının hazır bulunmadığı, bu nedenlerle tarafların ortak çocuğu ....'ın Mahkemede alınan beyanına itibar edilemeyeceği, davalı-karşı davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında meydana gelen olaylarda tam kusurlu olarak kabul edilmesi gerektiği, davacı-karşı davalı kadının ise dosya kapsamına göre kusursuz olduğu sonucuna varıldığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve ortak hayatın çekilmez hale geldiği belirtilerek erkeğin karşı davasının ve maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının asıl davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına; ortak çocuk Zeynep karar tarihi itibarıyla ergin olduğundan velâyeti hususunda karar verilmesine yer olmadığına; sosyal inceleme raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, ortak çocuk Muhammed Miraç'ın velâyet hakkının babaya verilmesinin küçüğün yüksek yararına olduğu anlaşılmakla velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti babaya bırakılan ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, her yıl başında herhangi bir karara gerek kalmaksızın TEFE-TÜFE oranında artırılmasına; kadının gelir getiren bir işte çalışması nedeniyle yasal koşullar oluşmadığından yoksulluk nafakası talebinin reddine; kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin tarihli kararına kararına karşı;
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili yararına hükmolunan tazminatların az olduğunu, müvekkilinin yoksulluk nafakası talebinin kabul gerektiğini, velâyetin müvekkilin verilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine iştirak nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek; tazminat miktarları, reddedilen yoksulluk nafakası talebi, aleyhe hükmolunan iştirak nafakası, velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile karar verildiğini, delillerinin toplanmadığını, müvekkilinin davasının kabulü gerektiğini, kadının davasının reddi gerektiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, müvekkilinin tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, kadının tazminat taleplerinin kabulünün hatalı olduğunu, kadın yararına hükmolunan tazminatların fazla olduğunu, ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakalarının az olduğunu belirterek; eksik inceleme, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, ortak çocuk yararına hükmolunan nafakaların miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu; velâyeti babaya ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarına kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde her yıl TEFE ve TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle kadının bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısımlarının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesisine; kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasına kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına; kadının diğer istinaf talepleri ile erkeğin tüm istinaf talepleri esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2022 tarih 2022/2428 Esas, 2022/3426 karar sayılı kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından tazminat miktarları, reddedilen yoksulluk nafakası talebi, aleyhe hükmolunan iştirak nafakası, velâyet yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise eksik inceleme, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, ortak çocuk yararına hükmolunan nafakaların miktarları yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.06.2023 tarihli ilamı ile davalı-karşı davacı erkeğin delil listesinde yer alan ve İlk Derece Mahkemesince dosya içeriğine kazandırılan, ilgili GSM şirketi tarafından CD içinde gönderilen sonu 1970 ile biten telefona ait görüşme kayıtlarının dökümünün yapılmadığı; erkeğin, kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ilişkin iddialarını kapsayacak şekilde bu görüşme kayıtları üzerinde inceleme yapılmadığı gibi bu hususta Bölge Adliye Mahkemesince de herhangi bir gerekçe yazılmadığı, bu nedenle tüm deliller hep birlikte değerlendirilip gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma ilamına uyulmakla, görüşme kayıtlarının 2-3 yıla yayılmış olduğu, görüşme sayısı, süreleri ve zamanları dikkate alındığında, güven sarsıcı davranış oluşturacak şekilde olağan dışı görüşmeler olduğunun ispatına yeterli olmadığı, dolayısıyla görüşme yapılan numaraların kimin adına kayıtlı olduğunun bir anlamının kalmadığı, kaldı ki 0545 ... .. 67 nolu telefonun Mayagül Y. adına kayıtlı olduğu diğer 0541 ... .. 57 nolu telefonun ise kimin adına kayıtlı olduğunun belli olmadığı, karşı dava dilekçesinde de davalının hangi telefon numaralarıyla şüpheli görüşmelerin olduğu yönünde de bir somutlaştırmanın yapılmadığı, 1970 ile biten telefon kayıtlarının davacı karşı davalı kadın aleyhine sadakatsizlik ya da güven sarsıcı davranış oluşturduğunun usulünce kanıtlanamadığı gerekçesi ile istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen konularla ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, kadın yararına hükmedilen tazminatlar az olduğundan ve iştirak nafakasına artırım hükmü infazda tereddüt oluşturduğundan, kadının maddî ve manevî tazminatlar ile iştirak nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulü ile kararın ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına hükmedilen 400,00 TL iştirak nafakasına TÜİK'in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm; kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararının gereğinin yerine getirilmediğini, dökümü yapılan telefon kayıtlarında sadece aranan numaraların bulunduğunu, bunun üzerine arayan numara, cevapsız arama ve mesaj kayıtları gibi diğer kayıtları da içerecek şekilde yeniden müzekkere yazılmasının istendiğini, ayrıca ayrıca en çok görüşme yapılan iki telefon numarasının araştırılmasının istendiğini ancak talebimizin somutlaştırma içermediği gerekçesi ile reddine karar verildiği, yine eksik inceleme ile karar verildiğini, istinaf taleplerimizin ret gerekçesinin açıklanmadığını, kadının davasının ve tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, erkeğin maddî durumuna göre yüksek tazminatlara hükmedildiğini, dosyaya sunulan cinsel içerikli video üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinin taleplerimizi karşılamadığını ve videodaki ses kayıtlarının analizinin yapılmadığını, ortak çocuğun yaşı gereği ve uzman eşliğinde dinlenmediği gerekçesi ile beyanına itibar edilmediğini, oysa ortak çocuğun yaşına dair bilgilerin dosyada mevcut olduğu, buna göre beyanın uzman eşliğinde alınmasını Mahkemenin sağlaması gerektiğini, kadının hakaretinin mesaj kayıtları ve tanık beyanları ile ispatlandığını, erkeğin ortak çocuk Ayşenur ile ilgilenmediğine dair bir kanıt bulunmamasına rağmen mahkemece kusur olarak yüklendiğini, ceza dosyasında kadının da erkeğe fiziksel şiddet uyguladığının sabit olduğunu, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, kadının kusurlu olduğunu, velâyeti babaya verilen çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarının düşük olduğunu belirterek eksik inceleme, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, ortak çocuk yararına hükmolunan nafakaların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma ilamı gereğinin yerine getirilip getirilmediği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddinin yerinde olup olmadığı, kusur belirlemesi, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasının miktarı, eksik inceleme yapılıp yapılmadığı, erkeğin dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayandığı delillerin toplanıp toplanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına göre temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı-karşı davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.