Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1337 E. 2024/8874 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının yeterliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2950 E., 2023/2152 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/90 E., 2021/252 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların öncelikle zina kabul edilmemesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın davalı kadından alınarak davacı erkeğe verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/54933 sayılı soruşturma dosyasında kocanın sonradan haberdar olduğu, 7. Aile Mahkemesindeki dosyada anılan soruşturma dosyasının olmadığı, davacının soruşturma dosyası ve gelen telefonla yeniden dava açtığı, aksini kanıtlayan delil olmadığından zina davasının süresinde açıldığı kabul edildiği, bu maddî olayın yeni öğrenilmesi nedeniyle kesin hüküm olmadığı, davalının 13.09.2017 tarihli ifadesinde cinsel ilişkiyi ikrar ettiği, daha sonra ise ... isimli kişinin kocaya gönderdiği ses kaydında cinsel birliktelik yaşandığının anlaşıldığı, kocanın açtığı ilk davadan sonra kadının zina konusunda ikranını içeren ifade verdiği, Mahkemece dinlenen taraf tanıklarının yeminli beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ilk dava tarihinden itibaren tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, yeniden bir araya gelmedikleri, çocukların baba yanında yaşadıkları, ilk dava tarihinden sonra da davalının dışarıda samimi şekilde başka bir erkekle görüldüğü, erkeğin davalı kadının elinden tuttuğu, davalının İnstagramdan açık saçık fotoğraflarını paylaşmaya devam ettiği, telefonda kayınvalidesine ve eşine hakaret ettiği, davacıyı yabancı bir erkeğin aradığı, davalının sevgilisi olduğunu söyleyerek birlikte fotoğraflarını gönderdiği, fotoğrafların açık seçik ve cinsel organını gösteren fotoğraflar olduğunun görüldüğü, bizzat davalının annesinin de ilk dava tarihinden sonra davalının annesinin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda kızını teşhis ettiği, davalının bu şekilde sadakatsiz ve güven sarsıcı davranışta bulunduğu, eşine hakaret ettiği gerekçeleri ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar ... ve ... için her bir çocuk için ayrı ayrı dava tarihinden itibaren ayda 400,00'er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, boşanma ilamının kesinleşmesinden itibaren nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, hükmedilen nafakanın kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl sonra ve devam eden yıllarda TÜİK tarafından açıklanan Üretici Fiyat Endeksi oranında yıllık artışlara tabii tutulmasına, 20.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 15.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili; tazminatlar ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, gelir seviyeleri yaşantıları, boşanmaya neden olan olaylarda belirlenen kusur durumu ve boşanma gerekçesi, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü dikkate alındığında, davacı erkek lehine boşanma nedeni ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur durumuna, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında az olduğu gerekçesi ile Adana 5. Aile Mahkemesi, 08.04.2021 tarih, 2020/90 Esas, 2021/252 Karar sayılı kararında; davacı erkek vekilinin, "15.04.2005 d.lu ikiz ortak çocuklar ... ve ... için kararın kesinleşmesinden sonra geçerli olmak üzere takdir edilen iştirak nafakalarının yetersiz olduğuna" ilişkin istinaf başvurusu hakkında ortak çocukların, yargılama sırasında 15.04.2023 tarihinde ergin olmaları nedeni ile istinafın konusunun kalmadığı anlaşıldığından bu yöndeki istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı erkeğin tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, 4 ve 5 nolu hüküm fıkralarının tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı kadından alınarak, davacı erkeğe ödenmesine, bu yöndeki fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili; tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.