"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2023/334 E., 2023/536 K.
DAVA TARİHİ : 27.09.2019 - 25.10.2019
KARAR : Bozmaya uyularak kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davaların kabulüne, boşanma ve ferilerine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; davalının evliliği benimsemediğini, maddî çıkar sağlama peşine düştüğünü, davacıyı küçük gördüğünü ve hakaret ettiğini, kırgız asıllı olduğunu ve geleneklerinin farklı olduğu gibi anlamaması için kırgızca konuştuğunu, aile içi sırları üçüncü kişilere aktardığını, her tartışmada baba evine gitmekle tehdit ettiğini, kendisinden habersiz altınları bozdurarak elde ettiği parayı doktora verdiği şeklinde yalan söylediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı vekili, cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; davalı-karşı davacının iddialarının doğru olmadığını, hakaret ve şiddet iddiaları kabul etmediklerini, ortak çocuklarına iyi bakılmadığından gelişim geriliği nedeniyle İzmir’de tedavi gördüğünü, kadın tarafından daha önce 16.08.2018 tarihinde açılan boşanma davasından feragat ettiğini ve davanın 25.02.2019 tarihinde kesinleştiğini, ayrıca iddia edilen olayların bu nedenle af kapsamında kaldığını iddia ederek dava dilekçesindeki taleplerini tekrar etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı davaya cevap ve karşı dava dilekçesi ile; davacının iddialarının asılsız olduğunu, Kırgız Türkü olduğunu, bu hususu kusur yüklemek için kullandığını, kendisine karşı onur kırıcı davranışlarda bulunanın asıl davacı olduğunu, iş yaparsan kalırsın yapmayacaksan defolup gidersin gibi beyanlarda bulunduğunu, hakaret ettiğini, şiddet uygulandığını, 16 Eylül 2019 tarihinde bu sebeple kolluğu aradığını ve rapor aldığını, pılını pırtını toplayıp gideceksin diyerek evden kovulduğunu iddia ederek davacının davasının reddini, karşı davanın kabulü ile ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk için 750,00 TL tedbir-iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
2.Davalı-karşı davacı vekili, cevaba ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; davacı-karşı davalının iddialarının haksız ve asılsız olduğunu, müvekkilinin Kırgız Türkü olması nedeniyle Türkçe bilmeyen ailesi ile Kırgızca konuştuğunu, daha önce açılan davadan feragat nedeniyle herhangi bir affın olmadığını, karşı davalının daha sonra darp etmesi nedeniyle rapor alındığını, gördüğü şiddet nedeniyle tekrar dava açtığını beyanla karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyeti ile 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili lehine 1.500,00 TL tedbir nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;dosya arasındaki tüm bilgi ve belgeler davacı- karşı davalının asliye ceza mahkemesindeki beyanı birlikte değerlendirildiğinde eşine şiddet uygulayan, hakarette bulunan ve eşinin sosyal hayatını kısıtlayan davacı- karşı davalı kocanın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olduğu, davalı- karşı davacı kadının ise eşini terk etmekle tehdit edip hakarette bulunduğundan eşine nazaran az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birince fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı-karşı davacı kadına verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine 350,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi ile iştirak nafakası olarak devamına, davalı-karşı davacı kadın lehine aylık 350,00 TL tedbir nafakasının, 12.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin ayrı ayrı reddine, davacı-karşı davalı tarafın maddî manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı vekili
istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili; davalı-karşı davacının ikinci cevap dilekçesini süresinde vermediğini, süresinde olmayan beyan ve taleplerine göre karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, davalı kadın kusurlu olduğu halde asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu, ortak çocuğun gelişim geriliği tedavisi görmesi gerektiğini, bakımının uygun şekilde yapılmadığını, davalı kadının ailesinin Türkçe’de bilmediğini, bu sebeplerle velâyetin babaya verilmesi gerektiğini beyanla, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulü, boşanma, kusur tespiti, velâyet, maddî ve manevî tazminat yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının lehine kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davacı-karşı davalı vekilinin tüm istinaf istemlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı- karşı davalı her iki dava yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Daire’nin 11.01.2023 tarih ve 2022/8367 Esas, 2023/135 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğin ağır kusurlu sayılmasını gerekli kılan tutum ve davranışları yanında, eşini terketmekle tehdit edip hakarette bulunduğu gerekçesi ile kadının az kusurlu olduğu belirtildiği, bu kusur kadın tarafında istinaf edilmeyerek kesinleştiği, evlilik birliğinin devamında davalı-karşı davacı kadın ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar belirlenemediği, dosya içindeki bilgi ve belgelerden, davalı-karşı davacı kadının davaya karşı koymasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararın bu gerekçeyle bozulmasına, bozma sebebine göre kadının karşı davası yönünden de yeniden hüküm kurulması gerekli hale geldiğinden erkeğin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 'nin 2022/8367 Esas, 2023/135 Karar sayılı ilamında somut uyuşmazlıktaİlk Derece Mahkemesince erkeğin ağır kusurlu sayılmasını gerekli kılan tutum ve davranışları yanında, eşini terketmekle tehdit edip hakarette bulunduğu gerekçesi ile kadının az kusurlu olduğu belirtildiği, bu kusur kadın tarafında istinaf edilmeyerek kesinleştiği, evlilik birliğinin devamında davalı-karşı davacı kadın ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar belirlenemediği, dosya içindeki bilgi ve belgelerden, davalı-karşı davacı kadının davaya karşı koymasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verildiği, bozma ilamına uyularak yapılan inceleme neticesinde esas ve karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince davaların kabulüne, dava dışı ... K. ile ... K.'nın boşanmalarına, ortak çocuk Selin'in velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına 12.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kararın gerekçesinin olmadığını, kadının davasının reddine karar verilmesinin gerektiğini, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını, miktarlarının yüksek olduğunu, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına olmadığını ileri sürerek; kararın kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka, velâyet yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında bozma ilamına ve dosya kapsamına uygun olarak davanın tarafları ile ilgili hüküm verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 297 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun ( 5490 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi.
3. Değerlendirme
1.Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda birliğin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiş, hükmün erkek vekili tarafından her iki dava ve fer'îler yönünden istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, hüküm erkek vekili tarafından aynı yönlerden temyiz edilmiştir.
2.Dairemizin 11.01.2023 tarihli ilamı ile; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası koşullarının erkeğin davası yönünden gerçekleştiği, bu nedenle erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde erkeğin davasının reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre kadının karşı davası yönünden de yeniden hüküm kurulması gerekli hale geldiğinden erkeğin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, birliğin sarsılmasında erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulüne, dava dışı Şengül K. ile yine dava dışı Ramazan K.'nın boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiş, hüküm davacı -karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4.Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; 5490 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri ile evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunludur. Somut olayda İlk Derece Mahkemesince hükümde kimlik bilgilerine yer verilmiş ise de; yazılı olan kimlik bilgilerinin davanın tarafları dışında üçüncü kişilere ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle tarafların kimlik bilgileri yönünden infazda duraksamaya yol açacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün münhasıran bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.