Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1403 E. 2024/8711 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında eksik inceleme yapılıp yapılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadın vekilinin, savcılık dosyasının incelenmemesi ve tanıklarının dinlenilmemesi nedeniyle eksik inceleme yapıldığı iddiasının, dosyadaki mevcut deliller ve yargılama süreci dikkate alınarak reddedilmesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1531 E., 2023/2054 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Torbalı 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/904 E., 2020/332 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat yönünden kaldırılarak yoksulluk nafakası yönünden yeniden hüküm tesisi ve davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun diğer yönlerden esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin beş yıl önce kendisini ortak konuttan kovup boşanma davası açtığını, ancak iddiasını ispatlayamadığından dolayı erkeğin davasının reddedildiğini, bunun üzerine barıştıklarını ve üç ay beraber oturduklarını, ancak davalı erkeğin ortak çocuklara bakmamak için evden ayrılıp başka bir adreste yaşamaya başladığını, ailenin ve ortak çocukların giderlerine katılmadığını, aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, erkeğin, ortak çocuklar veya kendisi ile iletişime geçmediğini, yoklarmış gibi davrandığını, ayrı yaşama sürecinden önce davalı erkeğin ortak çocuklara şiddet uyguladığını buna ilişkin soruşturma dosyası olduğunu, davalı erkeğin sürekli hakaret edip kendisini ve ortak çocukları küçük düşürücü ifadeler kullandığını, maddî ve manevî destek sağlamadığını iddia ederek adli yardım talebinin ve davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin kendisine verilmesini, her bir çocuk için 500,00 TL iştirak nafakasına, kendisi için 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, lehine 35.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, evlilik birliği içerisinde edinilen malların tasfiyesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, dava erkeğin tarım işçisi olarak günlük yevmiyeli çalıştığını, tarafların köyde yaşadığını, davacı kadının sürekli merkeze taşınmak istediğini ve istediğini yaptırmak için huzursuzluk çıkardığını, davalı erkeğin kardeşinin düğününe eşi ve çocukları ile katılmak istediğini, ancak davacı kadının huzursuzluk çıkartıp düğüne gelmeyeceğini söylediğini, bunun üzerine erkeğin çocukları ile düğüne gittiğini, gece geç olmadan çocukları eve bırakıp tekrar düğüne gittiğini, davacı kadının düğüne gittikleri için çocukları darp edip evden kovduğunu, bunun üzerine davalı erkeğin kadına psikolojisinin bozulduğunu isterse babası evine gidebileceğini söylediğini, kadının iddia ettiği gibi kovma olayı olmadığını, üç yıla yakın süredir ayrı yaşadıklarını, davacı kadının kasıtlı olarak evi yaktığını, bunu davalı erkeğe itiraf ettiğini, davacı kadının merkezde ev tutup çocukları yanına aldığını, uzun bir süre çocuklarla erkeği görüştürmediğini, davalı erkeğin ailesinin dağılmasını istemediği için biraraya geldiğini, ancak üç ay dayanabildiğini, davacı kadını sürekli hakaret ve aşağılamalarına maruz kaldığını, davalı erkeğin dayanamayıp evden ayrılmak zorunda kaldığını, talep edilen iştirak nafakası miktarının çok yüksek olduğunu, kadının çalıştığını, yoksulluk nafakası şartlarının olmadığını, tazminat taleplerinin haksız olduğunu beyan ederek davanın boşanma yönünden kabulüne, diğer taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının ileri sürdüğü iddialarını tanık dinletemediğinden ispatlayamadığı, iddialarını başkaca bir delil ile de ispatlayamadığı, davalı erkeğin ise; tanık deliline dayanarak tanıklarını bildirdiği, davalı erkeğin dinlenen tanıklarının beyanlarına göre; davacı kadının sebepsiz yere müşterek evi terk ettiği ve bu sebepten dolayı tarafların en az 4 yıldır birbirinden ayrı yaşadıkları, bu haliyle davacı kadının tam kusurlu olduğu, davalı erkeğin ise kusursuz olduğu, bu haliyle ispatlanamayan davanın reddi gerekmiş ise de davalı erkek tarafın gerek cevap dilekçesinde gerekse duruşmadaki beyanlarında kesin ve açık bir şekilde kendisinin de boşanmayı istediğini ve davacı kadının diğer taleplerinin ise reddini talep ettiğini beyan ettiği ve evliliğin devamında taraflar ve müşterek çocuklar yönünden yarar kalmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar Mustafa ve İsmail'in velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki tesisine, ortak çocuk Medine'nin ergin olduğu anlaşıldığından velâyet ve şahsi ilişki yönünden karar verilmesine yer olmadığına, çocuk Medine lehine hükmedilen tedbir nafakasının 03.09.2020 tarihi itibariyle kaldırılmasına, ortak çocuklar Mustafa ve İsmail lehine takdir edilen 150,00'şer TL tedbir nafakasının hüküm kesinleşince iştirak nafakası olarak devamına, davacı kadın lehine hükmedilen 150,00 TL tedbir nafakasının hüküm kesinleşinceye kadar devamına davacı kadının daha fazla kusurlu olduğu dikkate alınarak yoksulluk nafakası, maddî tazminat ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talep tefrik edildiğinden bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı kadının kusurlu olmadığını, soruşturma dosyasının bulunduğunu beyan ettiklerini, ancak dikkate alınmadığını, davalı erkeğin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, kararın tazminat ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; soruşturma dosyasının davacı kadının erkeğin aile yükümlülüğünü ihlalden kaynaklı şikayet olduğu ve tarafların uzlaşması sonucu kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilip kesinleştiği, davalı erkek evden ayrılarak ortak hayata son veren tarafın kendisi olduğunu kabul etmiş ise de tarafların erkeğin evden ayrılması olayından sonra tekrar bir araya gelmemeleri, bunun alışkanlık haline gelmiş bir davranış biçimi olduğunun ispat edilememesi ve terke dayalı açılan bir boşanma davasının da bulunmaması karşısında, erkeğe kusur olarak yüklenmesi de söz konusu olmadığı, davacı kadının da erkeğe kusur isnat edilecek vakıaları ispat edemediği, dinlenen davalı erkek tanıklarının anlatımlarında, tarafların uzun süredir ayrı yaşadıkları ifade edildiği, tarafların ayrı yaşama sebepleri ile evden kimin hangi gerekçeyle ayrıldığına dair somut görgüye dayalı beyanlarının bulunmadığı, geçimsizliğe dair bilgilerinin ise olmadığı, davalı erkeğin başkaca bir delile de dayanmadığı, kadının evi nedensiz terkettiği gerekçesi ile tam kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de davalı erkek tarafından açılmış bir terke dayalı boşanma davası olmadığı gibi kadının ayrı yaşamaya başladıktan sonra bir daha dönmediği, gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece, kadının tam kusurlu olduğunun kabulünün doğru görülmediği, tazminat talepleri yönünden davalı erkeğin boşanmaya sebep olan kusurlu davranışları ispat edilemediğinden maddî ve manevî tazminatın şartları oluşmadığı, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin de netice itibariyle doğru olduğu, yoksulluk nafakası yönünden kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda daha ağır kusurlu olmadığı anlaşılmakla tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur durumu nazara alındığında sürekli ve düzenli bir geliri bulunmayan boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, gösterilen sebeplerle, davacı kadının kusur belirlemesine, yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile, Mahkeme gerekçesinin ve hükmünün düzeltilmesine, kusur belirlemesi yönünden davacı kadının kusursuz olduğunun tespit ile gerekçenin düzeltilmesine, kadın hakkında maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden hükmün kaldırılarak yeniden yoksulluk nafakası talebi hakkında hüküm kurulmasına, davacı kadının sair istinaf itirazlarının esastan reddine, davacı kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren takdiren aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın istinafta düzeltildiğini, düzeltme ve boşanmaya bir temyizlerinin olmadığını, yargılama esnasında davacı kadının savcılık dosyasından dava dilekçesinde bahsettiği halde savcılık dosyasının incelenmeksizin ve boşanmanın kamuya ilişkin olması sebebiyle tanıklarının dinlenilmemiş olması nedeniyle eksik tahkikat nedeniyle kararın temyizen bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eksik inceleme olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesinin beşinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Gülizar'a yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.