"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/26 E., 2021/157 K.
KARAR : Bozma sonrası asıl dava ret- birleşen dava kabul
Taraflar arasındaki boşanma ve birleşen bağımsız tedbir nafakası davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece erkeğin boşanma davasının reddine ve kadının tedbir nafakası istemli davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-birleşen davalı erkek vekili 26.04.2010 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 01.11.2008 tarihinde evlendiklerini, müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, davalının 2009 yılı Mayıs ayında evi terk ettiğini, bunun üzerine Mersin 1. Aile Mahkemesince 21.01.2010 tarihinde davalıya eve dönmesi yönünde ihtar kararı verildiğini, kararın 01.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği hâlde davalının ortak konuta dönmediğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına,
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya verdiği cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, kusurlu olan tarafın kadın eş olduğunu, haklı bir sebep olmaksızın evi terk ettiğini, usule uygun ihtarnamenin tebliğine rağmen eve dönmemesi nedeniyle boşanma davası açtıklarını beyanla davanın reddine ve müvekkili yararına 20.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-birleşen davacı vekili cevap dilekçesinde; her ne kadar boşanma davası terk nedeniyle açılmış ise de, erkek eşin akıl sağlığının yerinde olmadığını, sürekli olarak hakaret ettiğini, müvekkilini intihara teşvik ettiğini, müvekkilinin hamile iken kovulması nedeniyle evi terk etmek zorunda kaldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına ve birleşen davadaki nafaka talepleriyle birlikte müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-birleşen davacı vekili 19.04.2010 tarihli birleşen dava dilekçesinde; tarafların 01.11.2008 tarihinde evlendiklerini, kısa bir süre sonra erkek eşin sağlıklı olmayan davranışlar sergilemeye başladığını, evi yakmaya teşebbüs ettiğini, hamile kalan müvekkilini doktora götürmediğini, eve yiyecek almadığını, birlikte intihar etmeyi teklif ettiğini, hamileliğin son aylarında hakaret ederek eşini evden kovduğunu, kadın eşin ailesinin yanına sığınmak zorunda kaldığını ve ailesinin evinde doğum yaptığını, geçen sürede eşini ve çocuğunu arayıp sormadığı gibi ihtiyaçlarını da karşılamadığını ileri sürerek ortak çocuk için aylık 350,00 TL ve müvekkili için aylık 500,00TL olmak üzere toplamda 850,00 TL nafaka ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mersin 1. Aile Mahkemesinin 20.11.2013 tarihli ve 2010/510 E., 2013/786 K. sayılı kararı ile; erkek eşin vesayet altına alınmasını gerektirir rahatsızlığının evlendikten sonra ortaya çıkmadığı, daha öncesinde de mevcut olduğu, ancak ailesinin korumacı ve gizleyici tavrı nedeniyle bu rahatsızlığının çevreye belli edilmediği, rahatsızlığın kadın eş tarafından başlangıçta fark edilmemesi nedeniyle bir anlamda yanılarak evlendiği, erkek eşten kaynaklanan sebeplerle geçimsizlik başladığı, eşine dengeli olmayan davranışlarda bulunduğu ve kadın eşin hamileyken evden ayrılmak zorunda kaldığı, tarafların yaklaşık dört yıldır ayrı yaşadıkları, erkek eş hakkında alınan 08.10.2012 tarihli heyet raporuna göre “medeni haklarını kullanamayacağı, başkalarının bakımına muhtaç olduğu, vesayet altına alınması gerektiği ve mahkemece dinlenmesinde fayda olmadığının” belirtildiği, bu nedenle Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/1044 E. ve 2013/132 K. sayılı kararı ile kısıtlanarak vesayet altına alındığı, kadın eşten bu şekilde rahatsız olan ve kısıtlanan bir kişi ile birlikte yaşamasını beklemenin yasal mevzuata, hakkaniyete ve evlilik kurumunun yapısına uygun olmayacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 164 üncü maddesine göre terk eden eşi terke zorlayan tarafın da terk etmiş sayılacağı, dosya kapsamına göre çektiği sıkıntılar nedeniyle henüz hamile iken evden ayrılmak zorunda kalan kadın eşi terke zorlayan tarafın erkek eş olduğu ve davalı-birleşen davalı kadın eşinde artık boşanmak istediğini belirtmesi nedeniyle yeniden kurulma imkânı kalmayan mevcut evliliğin resmi olarak sonlandırılması gerektiği gerekçesiyle; boşanma ve birleşen nafaka davalarının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesine göre boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, birleşen nafaka dosyasında dava tarihinden başlamak üzere, kadın eş yararına 250,00TL tedbir-yoksulluk, çocuk yararına ise 250,00 TL tedbir-iştirak nafakası ödenmesine, çektiği manevî sıkıntılar göz önünde bulundurularak kadın eş yararına 10.000,00 TL manevî tazminat takdirine, ayrıca esas davada kusurlu olan ve terke zorlayan tarafın davacı olması nedeniyle davalı kadın eş yararına yargılama gideri ile vekâlet ücretine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mersin 1. Aile Mahkemesinin 20.11.2013 tarihli kararı, davacı-davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, diğer taraf yararına hükmedilen manevî tazminat ve nafakalar ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise; lehine hükmedilen manevî tazminat ve nafakanın miktarları yönünden temyiz edildi.
2.Dairemiz 25.09.2014 tarihli ve 2014/7479 E., 2014/18599 K. sayılı kararı ile; “…Hüküm davacı-davalı (koca) tarafından; kusur belirlemesi, diğer taraf yararına hükmedilen manevî tazminat ve nafakalar ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden, davalı-davacı (kadın) tarafından ise; lehine hükmedilen manevî tazminat ve nafakanın miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı (kadın)'ın tüm, davacı-davalı (koca)'nın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece; koca tarafından açılan terk (TMK.m.164) sebebine dayanan boşanma davası kabul edilerek tarafların bu sebeple boşanmalarına karar verilmiştir. Bu halde, kadının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla eşini terk ettiği ve usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmediği kabul edilmiş demektir. Bu durumda boşanmaya sebep olan terkte davalı-davacı (kadın) kusurludur. Boşanma sebebiyle manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu olması ise zorunludur. (TMK.m.174/2) Davalı-davacı (kadın), kabul edilen boşanma sebebiyle kusurlu olduğuna göre, lehine manevî tazminata hükmedilemez. Bu husus nazara alınmadan kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.
3-Tarafların Türk Medeni Kanununun 164'nci maddesinde yer alan sebeple boşanmalarına karar verildiğine göre, boşanmaya davalı-davacı (kadın)'ın kusuru ile sebebiyet verilmiş demektir. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden tarafın tam ya da ağır kusurlu olmaması gerekir. (TMK.m.175) Davalı-davacı (kadın) tamamen kusurlu olduğuna göre, lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
4-Koca tarafından açılan boşanma davası kabul edildiğine göre, davada vekille temsil edilen koca yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin gerektirdiği miktarda vekâlet ücreti tayin edilmesi ve koca tarafından yapılan yargılama giderlerinin diğer taraftan tahsiline karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan, "terke zorlayanın koca olduğu" gerekçesiyle vekâlet ücreti tayinine yer olmadığına karar verilmesi ve yargılama giderlerinin de üzerinde bırakılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Direnme Kararı
1. Mersin 1. Aile Mahkemesinin 09.04.2015 tarihli ve 2015/122 E., 2015/199 K. sayılı kararı ile davanın esasına ilişkin ilk hükümdeki değerlendirmenin mevzuata ve davanın niteliğine aykırı olmadığı gerekçesiyle kesinleşen yönler hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden bozma kararına uyulmasına, kadın eş yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminat yönlerinden ise önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
2.Direnme kararına karşı her iki taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
C. Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulu'nun 25.11.2020 tarihli ilamı ile mahkemece direnme kararı öncesinde verilen 20.11.2013 tarihli ve 2010/510 E., 2013/786 K. sayılı kararını hüküm kısmında “davacının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 164 üncü maddesi gereğince boşanmalarına” karar verildiği, hükmün gerekçesinde ise “davalı eşi terke zorlayan tarafın davacı eş olduğu, ancak davalı eşin de artık boşanmak istediğini belirtmesi gerekçesiyle” davanın kabulüne karar verildiği, Özel Daire tarafından yapılan temyiz incelemesinde ise “mahkemece, hüküm ile gerekçe arasında oluşturulan çelişki” gözetilmeksizin işin esasına girildiği ve tarafların temyiz sebepleri yönünden inceleme yapılarak kararın bozulduğu, yerel mahkemenin de bozma kararına karşı direndiği, bozulan ilk kararın gerekçesinde davacı eşin terk eden eş olduğu belirtildiği hâlde hüküm kısmında yazılan gerekçenin aksine davacının terke dayalı boşanma davasının kabul edildiği, oysaki 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesinde açıkça “…terk edilen eş, boşanma davası açabilir…” dediği, mahkemenin gerekçesine göre davacının dava açma hakkı olmadığı halde hüküm fıkrasında davasının kabul edildiği, bu hâliyle 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı açıklamaya aykırı, gerekçe ve hüküm fıkralarının birbiri ile çelişkili bir hüküm yaratıldığı belirtilerek gerekçe-hüküm çelişkisi nedeniyle Mersin 1. Aile Mahkemesinin 20.11.2013 tarihli ve 2010/510 E., 2013/786 K. sayılı kararı ile bu karara ilişkin Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.09.2014 tarihli ve 2014/7479 E., 2014/18599 K. sayılı kararların kaldırılması ile, Mersin 1. Aile Mahkemesinin 09.04.2015 tarihli ve 2015/122 E., 2015/199 K. sayılı direnme kararının yazılı değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 429 uncu maddesi gereğince usulden bozulmasına, bozma sebebine göre işin esasına yönelik tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, kadının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini getirmemek maksadıyla davacıyı terk ettiğinin veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmediğinin, ortak hayata son verme kastı taşıdığının ispatlanamadığı, aksine davalı kadının eşinde bulunan akıl hastalığı sebebiyle evde yaşanan birtakım problemlerden dolayı ve hamile iken hastaneye muayene için götürülmemesi ve ilgilenilmemesi sebebiyle evden ayrılmak zorunda kalarak baba evine sığındığı, dolayısıyla davacının akıl hastalığı nedeniyle cereyan eden olumsuz tutumları ve kadının hamilelikten kaynaklanan maddî ve manevî ihtiyaçlarının karşılanmaması sebebiyle haklı olarak evi terk ettiği, erkeğin, kadını ortak konutu terk etmeye zorladığı belirtilerek ortak konutu terk etmeye zorlayan konumunda bulunduğu anlaşılan davacının terk hukuki nedenine dayalı boşanma davası açma hakkı bulunmadığı için erkeğin davasının reddine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kadının ve çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi uyarınca, tedbir nafakası davasının kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile; davacı anne yanında kaldığı anlaşılan ortak çocuk ... lehine, birleşen nafaka dosyasında dava tarihi olan 19.04.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL ve yine davacı eş ... lehine, birleşen dosyada dava tarihi olan 19.04.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakası takdiri ile bu miktar nafakaların karar tarihinden itibaren (07.09.2021) davacı kadın için aylık 250,00 TL arttırılarak aylık 500,00 TL'ye, ortak çocuk için takdir edilen nafakanın ise aylık 100,00 TL arttırılarak aylık 350,00 TL'ye yükseltilmek suretiyle (toplam 850,00 TL) tedbir nafakası olarak devamı ile davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek her iki dava yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın boşanma kararı verilmesi gerektiği, nafaka ve tazminat taleplerinin kabulü gerektiği yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin davasının kabulü ile kadının tazminat, iştirak ve yoksulluk nafakası taleplerinin kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 164 üncü, 169 uncu ve 197 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...