Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1464 E. 2024/8816 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur oranının belirlenmesi, tazminat ve nafaka miktarlarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece toplanan deliller ve tanık beyanları değerlendirilerek, davalı-davacı erkeğin ağır, davacı-davalı kadının ise az kusurlu olduğuna ve bu kusur oranına göre belirlenen maddi ve manevi tazminat miktarlarının uygun olduğuna karar verilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1514 E., 2023/1572 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/87 E., 2022/345 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tarafların hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma taleplerinin reddine, her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli olarak şiddet uygulayıp hakaret ettiğini, müvekkilinin fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, evliliklerinin başlangıcında ayrı ev açmayan davalının ayrı eve çıkıldıktan sonra da ablasının kendileri ile yaşaması hususunda baskı yaptığını, ablasının sürekli yanlarında kaldığını, davalı ve ailesinin müvekkiline hakaret ve aşağılamalarına sessiz kaldığını, müvekkilinin ailesiyle görüşmesine izin vermediğini, davalı ve ailesinin müvekkilinin ailesini evden kovduklarını, müvekkilinin üzerine kapı kilitlediklerini, komşularla selamlaşmasına izin vermediklerini, davalının müvekkili ile zaman geçirmek istemediğini, onu hep yalnız bıraktığını, ailesinin evliliklerine müdahale ettiğini, davalının onların etkisinde kaldığını, bir eş ve baba olarak hiç bir maddi ve manevi sorumluluğunu yerine getirmediğini, faturaları yatırmadığını, ihtiyaçları gidermediğini, en ufak bir harcamanın hesabını sorduğunu, eşlik vazifesini yerine getirmediğini, aynı odada yatmadığını, 23.02.2019 tarihinde oğlunun arkadaşı tarafından doğum gününe davet edilmesine sinirlenen davalının müvekkiline saldırdığını, eşyalara zarar verdiğini, küfürler ettiğini, çocuklarıyla ilgilenmediğini iddia ederek tarafların tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için 1.500,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili için 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının, müvekkilinin ailesiyle görüşmek istemediğini, bitmek tükenmek bilmeyen isteklerinin olduğunu, kişisel bakım ve eğitimi ile ilgilendiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ev hanımı olmasına rağmen düzenli bir ev işi yapmadığını, çocuklarıyla ilgilenmediğini, nereye gittiğini, kimlerle görüştüğünü müvekkiline söylemediğini, sana hesap vermek zorunda değilim dediğini, müvekkilinin erkekliğine laf edip hakaret ettiğini, nefret ettiğini söylediğini, sürekli kendisine araba alınmasını isteyip kavga çıkardığını, MS hastası olan müvekkili ile ilgilenmediğini, tatillerde çocukları da alıp ailesinin yanına gittiğini, müvekkilini yalnız bıraktığını, sözel ve psikolojik şiddet uyguladığını, en son 23 Şubat tarihinde tüm gününü dışarıda geçiren kadının, 20:30'da eve geldikten sonra ortak çocuk ...'la doğum günü partisine gideceğini söyleyerek evden çıktığını, bağırdığını, hakaret edip, aşağıladığını, elindeki kumandayı fırlatıp camın kırılmasına sebep olduğunu iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların öncelikle hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış, mümkün olmazsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların fiillerinin pek kötü ve onur kırıcı davranış kapsamında sayılamayacağı, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadın eşin, ms hastası olan eşi ile yeteri kadar ilgilenmediği ve ablasını arayıp hastalığıyla ilgilenemeyeceğini, gelip bakmasını istediği, çocukların öz bakımıyla ilgilenmediği; erkek eşin ise küçümseyici tavırlarının olduğu ve evlendikten sonra bir süre ailesiyle birlikte yaşadıkları evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu,eşit kusurlu olan tarafların birbirlerinden maddî ve manevî tazminat alamayacağı ve boşanmak ile birlikte kadının yoksul duruma düşeceği, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 inci maddesi kapsamındaki boşanma taleplerinin reddine, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davalarının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir- iştirak nafakası ile kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle arttırılarak 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, koşulları oluşmadığından tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, nafakaların azlığı, reddedilen tazminat talepleri ve erkeğin hayata kast ve pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle açılan davasının reddi nedeniyle vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talepleri ile nafakalar ve miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre, mahkemece çocukların öz bakımları ile ilgilenmemek kadın eşe kusur olarak yüklenmiş ise de, erkek tanıklarının bu yöne ilişkin beyanlarının sebep ve saiki açıklanmayan soyut açıklamalardan ibaret olduğu, kadın tanıklarının da müşterek çocukların uzun süre banyo yapmadıkları iddiasının doğru olmadığını, çocukların pis olmadıklarını beyan etmeleri karşılığında "çocukların öz bakımlarıyla ilgilenmeme" maddî vakıasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, buna mukabil mahkemece kadına yüklenilen ms hastası olan eşiyle ilgilenmemek ve eşinin ablasını arayıp hastalığıyla ilgilenemeyeceğini beyan edip gelip bakmasını istemek şeklindeki kusurunun ise erkek tanıkları ... ve ...'ın beyanlarına göre gerçekleştiği, bunun haricinde usulünce dayanılan ve ispatlanan bir kusurun bulunmadığı evlendikten sonra bir süre "erkeğin ailesiyle birlikte yaşamak" maddi vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenmiş ise de, evliliğin devam eden yıllarında tarafların bağımsız konutlarının olduğu, evliliğin ilk yıllarına ait dönemde gerçekleşen bağımsız konut temin etmemenin önceye dayalı olup boşanma hükmüne esas alınamayacağı, buna mukabil mahkemece erkek eşin "küçümseyici tavırlarının olduğu" vakıanın tanık ...'nın beyanına nazaran gerçekleştiği, bunun yanında tanık ...'ın beyanından da anlaşıldığı üzere ayrılıkla sonuçlanan son olayda kadına küfür ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda "ms hastası olan davalı-davacı eşi ile yeterince ilgilenmeyen ve eşinin ablasını arayarak davalı-davacı eşinin hastalığıyla ilgilenemeyeceğini beyan edip gelip bakmasını isteyen" davacı-davalı kadına nazaran "davacı-davalı eşini küçümseyici tavırlarda bulunan ve küfreden" davalı-davacı erkek ağır kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî ve manevî tazminat isteyen kadının erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu en azından erkeğin maddi desteğini yitirdiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yanlış kusur belirlemesine bağlı olarak reddinin yanlış olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile; tarafların kusur belirlemesine, kadının tazminatların reddine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkek eşin ağır kadının ise az kusurlu olduğunun tespitine İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata ve tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kabul edilen boşanma davası ve tazminatlar ve nafakanın miktarı yönünden kararın bozulmasını ve asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve kusur belirlemesi yönlerinden kararın bozulmasını ve karşı davanın kabulü ile asıl davanın reddini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın ve erkek eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı ve 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 182 nci maddesi, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.