Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1467 E. 2024/7985 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği tarihte taşınmazın aile konutu olup olmadığı ve buna bağlı olarak ipoteğin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararın isabetliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçelerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1094 E., 2023/978 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/641 E., 2022/123 K.

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı eşin davacının açık onayını almaksızın mesken niteliğindeki ve aile konutu olarak özgülenen dava konusu gayrimenkul üzerine, diğer davalı ... lehine Kayapınar Tapu Müdürlüğünde 27.09.2012 tarihinde 270,000,00 TL ipotek tesisi edildiğini, 06.12.2019 tarihinde kadının bu konut üzerine aile konutudur şerhi koydurduğunu, kadının 04.10.2021 tarihinde evinde ikamet ederken Diyarbakır İcra Dairesinin davaya konu taşınmazın açık arttırma ilanını eşi adına tebliğ aldığını ve davalı ...'in ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yaptığını, aile konutu olan bu taşınmazın satışa çıkarıldığında durumdan haberdar olduğunu, gayrimenkul kaydında davalı ... lehine ipotek tesis ediliği esnada her ne kadar aile konutu şerhi yok ise de diğer davalının bu gayrimenkulün aile konutu olarak özgülendiğini bilebilecek durumda olduğunu, o tarihte davalı eş adına kayıtlı başka mesken bulunmadığını aralarındaki ticari münasebetleri nedeni bu bağımsız bölümün aile konut olduğunu açıkça bildiğini, ipoteğin kadının rızası alınmadan tesis edildiğini ileri sürerek davalı ... yararına tesis edilen İpoteğin kaldırılmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafından ipotek kaydının 04.10.2021 tarihinde öğrendiğinin iddia edildiğini, aslında dava konusu taşınmazın ipotek satışının başlatıldığını Güroymak İcra Dairesinin 2018/128 Esas sayılı dosyasında davacı ...'a aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın kıymet takdir raporunun 12.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacının tebligatı bilerek almadığını, davacının söz konusu konutu her ne kadar aile konutu olarak gösterse de yakın tarihlerde farklı adreslerde ikamet ettiğini, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından ipotek edildiği tarihin 27.09.2012 olduğu, aile konutu şerhinin tapuya işlendiği tarihin ise davacının iddiası ile 06.12.2019 tarihi olduğu, aradan 7 yılı aşkın bir süre geçtiğini, dava konusu taşınmaza davacı tarafından şerh işlendiğini ve 9 yıl sonra dava açtığını, taşınmazın satışa çıkıp satış tarihi belli olduktan sonra dava açıldığını ve aile konutu koymayı talep ettiği sırada tapu müdürlüğünce daha önce taşınmaz üzeren kayıtlı olunan şerhler hakkında bilgi verme yükümlülüğünün olduğunu bu nedende davacının ipotek şerhinden haberdar olduğunu, bu davanın görünürde aile konutu şehri için açılmışsa da gerçekte borçlunun borcunu ödememek ve icra takip etkisinden kurtulmak için açıldığını, söz konusu taşınmazın ipotek tarihinin 2012 yılı olup ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip tarihinin 2018 yılı olduğunu, aile konutu şerhinin tapuya 2019 yılında işlendiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, satış aşamasına geçilince tapuya aile konutu şerhi işlendiğini, davacının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaz üzerinde 27.09.2012 tarihinde 270.000,00 bedelli ipotek tesis dildiği, 06.12.2019 tarihinde ise aile konutu şerhi işlendiği, aile konutu şerhinin kurucu nitelikte olmayıp bildirici nitelikte olduğu ve ipotek tarihinden sonra işlendiği, bununla birlikte taraflara ilişkin ipotek tarihi itibari ile ilgili konuta dair elektirik, su, doğalgaz aboneliklerine ilişkin yazılan müzekkerelerde su kullanımı gibi zorunlu ihtiyaca rağmen taraflara ait abonelik bilgisinin bulunamadığına ilişkin cevap verildiği, tarafların adres bilgilerinin araştırılmasında ilgili taşınmaza ilişkin beyan tarihini 29.08.2013, tescil tarihinin 29.08.2013, taşınma tarihinin 29.08.2013 tarihi olduğu, öte yandan dava konusu taşınmazın açık arttırma ilanının ve satış gününün 30.11.2021 tarihli olarak belirlendiği, gelen belgeler doğrultusunda ipotek tesisinden 7 yıl sonra dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulduğu gibi ilgili konuta ilişkin su abonelik kaydının bulunmadığı, böylelikle ipotek tarihinden sonra bildirici nitelikteki aile konutu şerhinin ipotek alacağının rüçhan alacak haklarının bulunduğu bu nedenlerle ipotek doğrultusundaki satıştan önce açılan davada davacının hukuki yararı ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesince yeterli araştırmanın yapılmadığını ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği tarihte, taşınmazın aile konutu niteliğinde bulunmadığı, verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu mesken niteliğindeki taşınmazın aile konutu olduğunu, dava dilekçesinde sehven adresin farklı gösterildiğini, mahkemece sehven gösterilen adrese göre araştırılma yapılmasının hatalı olduğunu, mahkemece dava konusu taşınmazda araştırılma yapılması gerektiğini, ipoteğin verildiği tarihte dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını, su aboneliğine ilişkin kayıtların DİSKİ'den istenilmesi gerekirken devlet su işlerinden istenilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazda keşif yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın 15.06.2011 tarihinde davalı eş tarafından konut kredisi ile satın alındığını, bu tarihten itibaren de aile konutu olarak kullanıldığını, davacı ve davalı eş adına başkaca bir konut bulunmadığını, bu durumun davaya konu taşınmazın aile konutu olduğuna karine olduğunu, ipotek tarihi itibariyle eşler adına başkaca tapu kaydı olup olmadığının sorgulanmadığını, davalı yanın dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunu bilebileceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın ipotek tarihinde aile konutu olarak kullanılıp kullanılmadığı ve buna bağlı olarak davanın reddine dair verilen kararın isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı, 194 üncü maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.