Logo

2. Hukuk Dairesi2024/15 E. 2024/8243 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, nafaka ve tazminat miktarlarının hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanacak hukuk kuralları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1998 E., 2023/2745 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/500 E., 2023/274 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 2020 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının bulunmadığını, müvekkilinin 74 yaşında olduğunu, müvekkili ile davalının evliliklerinin ilk günlerinden bu yana yaşadıkları huzursuzlukların en büyük sebeplerinden birinin şüphesiz davalının ilk evliliğinden olan çocukları olduğunu, müvekkilinin üvey kızı ...'nin ortak konutu müvekkiline dar ettiğini, müvekkilini maddî ve manevî olarak zor duruma düşürdüğünü, davalının kızı ve oğlunun müvekkilinden sürekli maddî talepte bulunmasının müvekkili için çok zor durumlar meydana getirmeye başladığını, müvekkilinin bu talepleri reddetmesi sonucunda "şerefsiz" dediğini ve boğazını sıktığını, müvekkilini şikayetçi olduğunu ve ... hakkında 1 ay süre ile uzaklaştırma kararı verildiğini ancak ...'nin 15 gün boyunca evden çıkmasını beklediğini ancak hala evden ayrılmadığını ve hakkında 3 gün zorlama hapsi verildiğini, müvekkilinin ilerleyen yaşı ve bu nedenle yaşadığı hastalıklarda kendisine yoldaş olacağı umudu ile davalı ile evlendiğini ancak davalının, müvekkilini maddî kazanç kapısı olarak görmekten bir adım ileriye gitmediğini, tüm bu sebeplerle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında 15-20 yaş farkı bulunduğunu, müvekkilinin önceki vefat eden eşinden maaş aldığını, davacıya evlendiğinde bu maaşın kesileceğini söylediğini, davacının da evlenirken müvekkiline bir ev vereceğini söylediğini ancak sonra veririm diyerek ev işini ertelediğini, sonrasında "Amasya ili, Şamlar mahallesi, 1081 ada, 5 parsel Kat:4 No:11 D:6 adresindeki çatı katında bulunan dubleks dairenin 1/2 hissesini müvekkiline devrettiğini, davacının evlilik kurulmadan önce kabulü ile müvekkilinin kızının kendileri ile birlikte yaşadığını, müvekkilinin, çocuğunun ölen babasından kalan yetim maaşı ile hayatlarını aynı şekilde idame ettirdiğini, müvekkilinin, kızının kavga çıkartması ya da davacıya hakaret etmesinin söz konusu olmadığını, olay günü davacının, müvekkiline ait kredi kartını kullanıp kredi kartını borcunu ödememek için müvekkiline sayısız hakaretler ederek tartışma çıkarttığını, müvekkiline üstüne yürüdüğünü, yumruk attığını ve "orospular" şeklinde küfürler ettiğini, müvekkilinin kızının da araya girerek davacıya engel olmaya ve annesini kurtarmaya çalıştığını, bu olay neticesinde davacının, müvekkilinin kızından şikayetçi olduğunu, oysa ki olayda fiziksel ve ekonomik şiddete uğrayan müvekkilinin ve kızının olduğunu, müvekkilinin ve kızının davacıya yönelik 1 ay uzaklaştırma kararı aldırdığını aynı şekilde davacının da müvekkilinin kızına yönelik uzaklaştırma kararı aldığını ancak kararı getiren polis memurları davacının evden uzaklaştırıldığını söylediğini bu sebeple müvekkili ve kızının evden ayrılmadığını, davacının önce kendisinin tartışma çıkarttığını ve müvekkiline kredi kartı borcunu ödememek için saldırdığını, müvekkilinin, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı kendi kartından dahi çocuklarının harcama yapmasına engel olduğunu, davacının bununla kalmayıp müvekkilinin Vakıfbank'tan kızının çektiği 20.000,00 TL kredinin 5.000,00 TL'sini o gün banka önünde ellerinden aldığını ve kendi ihtiyacı var diyerek geri de ödemediğini yine Vakıfbank'ta müvekkiline ait ek hesaptan 3.600,00 TL para çektirdiğini ve müvekkiline geri ödemediğini, bunların haricinde müvekkilinin oğlunun Telekom'a olan borcunun taksitlerini müvekkilinden elden aldığını ve kendi kredi kartından ödeme yaparak kart borcunu ödeme-harcama şeklinde çevirdiğini ancak bu borcun sanki kendisi ödüyormuş gibi anlattığını, bu borçların kendisinden istenildiğinde kavga ve tartışma çıkarttığını, oysa ki davacının kendisinin oturduğu 5 katlı apartmanın tek hissedarı olduğunu, köyde birçok arazisinin olduğunu, hem kira gelirleri hem de çiftçilikten kazacının hem de emekli maaşının olduğunu, iki tane evlatlık aldığı çocuğunun olduğunu ve onlara ev- araba aldığını, müvekkilinin kızını korumak için hiçbir geliri yokken kendi evinden çıktığını ve kızı için ev kiraladığını birlikte kaldıklarını, davacının bu süreçte bir daha müvekkilini evine koymadığını, davacının ağır ve tam kusurlu olduğunu, maddî durumunun epeyce iyi olduğunu, müvekkilinin ev hanımı olup, hiçbir gelirinin ve davacının verdiği evin yarı hissesi dışında malvarlığı olmadığını, öncelikle davacının haksız davasının reddine, müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davacı erkeğin, eşinin önceki evliliğinden olan kızı ...'a şiddet uyguladığı, orospu ve pezevenk diyerek hakaret ettiği, borç para alıp ödemediği, eşinin üzerine yürüdüğü, sırtına yumruk attığı, eşine orospu diyerek hakaret ettiği, eşine ailesinden miras kalan malvarlığını satması hususunda baskı yaptığı, kadının, eşi olan ...'e "lan şerefsiz, eşek gibi evi benim üzerime yapacaksın, yoksa sana karılık yapmam, seni eve almam dediği, kadının önceki evliğinden olan kızı ...'ın ...'e lan diyerek kaba sözler sarf ettiği anlaşılmakla anılan kusurlar kadına birleşme kararı verilen kadın tarafından açılan davada kusur olarak yüklenmiş ve asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ile boşanma kararının kesinleştiği tarihte toptan 25.000,00 TL yoksulluk nafakası, kadına 25.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı-davalı erkek; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı kadın; kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemece kocaya yüklenen, kadına kalan miras malını satmak için baskı yapması kusurunun kadının vakıa olarak dayanmaması nedeniyle kocanın kusurlarından çıkarılması gerektiği, öte yandan, kadının vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanı ile ispatlanan kocanın kadına ait kredi kartını kullanıp ödememesi kusurunun kocanın kusurlarına eklenmesi gerektiği, bu durumda dahi kusur dağılımı değişmemekte olup davalı kocanın ağır kadının hafif kusurlu olduğu mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumuna göre kadına da kusur yüklendiğine göre kocanın boşanma davasının da kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmadığı, kocanın da davasının kabulüne karar vermek gerektiği, bu nedenle yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin hükümler de buna göre yeniden düzenlenerek asıl davanın kabulüne, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kararın kusur durumu, kadının davasının kabulü, nafaka, maddî ve manevî tazminat, yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile diğer tüm yönlerden bozulmasını talep ederek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kusur durumu, tazminat ve nafaka miktarları yönlerinden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık birleşen davanın kabulünün ve kusur belirlemesinin hakkaniyete uygun olup olmadığı tazminat ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı maddeleri, 6098 sayılı Kanun'un 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.