"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/245 E., 2023/457 K.
DAVA TARİHİ : 14.06.2008
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına - Kısmen kabul kısmen ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı ve katılma alacağı ile velâyet davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ve kısmen karar verilmesine yer olmadığına karar karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili 30.000,00 TL harca esas gösterilmek suretiyle dava dilekçesinde; müvekkilinin çalışarak dava dilekçesinde sayılan malların edinilmesine katkısı olduğunu belirterek taşınmazlar ve aracın yarısının mülkiyetinin müvekkili adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin yarısının davalıya verilmesini, yaşı küçük ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini ve sair hakların saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.
2. Davacı vekili 12.11.2012 tarihli dilekçesinde; taşınmazlar ve aracın yarısının mülkiyetinin müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde bedelinin yarısının tahsilini talep etmiştir.
3. Davacı vekili 26.09.2018 tarihli dilekçesinde; davanın konusunun malların kaydının iptali ile yarısının müvekkili adına tescili olduğunu, harca esas değer olarak gösterilen meblağın malların yarısının muhtemel değeri olduğunu, katkı payı ve katılma alacağı miktarının şu aşamada bildirmenin mümkün olmadığını açıklamıştır.
4. Davacı vekili 01.03.2021 tarihli dilekçesinde ise; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 34 ZZ 4300 plaka araç yönünden 6.666,67 TL, 339 parsel sayılı taşınmaz yönünden 15.000,00 TL, 231 ada 27 parsel (3 ve 4 sayılı villalar) yönünden 141.667,00 TL olmak üzere toplam 163.333,67 alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili, davacının katkısının olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı vekili davacı vekilinin 01.03.2021 tarihli dilekçesine karşı beyan dilekçesinde; 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, davacının katkısı olmadığını, tasfiye konusu aracın önceki aracın satışından elde edilen para ile alındığını beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.11.2008 tarih ve 2008/385 Esas, 2008/692 Karar sayılı kararı ile, davacının mal paylaşımı isteğine ilişkin davasının davalının 31.07.2008 tarihinde vefat etmiş olduğundan konusuz kaldığı gerekçesiyle; davanın esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.09.2009 tarih ve 2009/1342 Esas, 2009/4188 Karar sayılı ile, mal rejiminin eşlerden birinin ölümü ile sona erdiği, mal rejiminin ölümle sona erdikten sonra sağ kalan eşin mal rejiminin tasfiyesini istemekte hukuki yararının olduğu, mirasçının davaya dahil edilerek iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerektiği belirtilerek; hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 18.03.2021 tarih ve 2009/1036 Esas, 2021/126 Karar sayılı kararı ile, mal rejiminin tasfiyesinde tanınan hakkın ayni olmayıp şahsi hak niteliğinde olduğu, tarafların gelirlerinin eşit olduğu, davacı erkeğin 1/3 oranında edinilen mallara katkısının olacağı; 669 ada 339 parsel 3 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde davalı tarafın 627 ada 5 parsel sayılı taşınmazın parasının kullanıldığı iddia etmiş ise de davaya konu taşınmazın alım tarihi ile ikame taşınmaz olduğu belirtilen taşınmazın satım tarihi arasında bulunan 2 yıllık süre dikkate alındığında davalının bu savunmasına itibar edilmediği, davacının iş bu taşınmaz yönünde 25.000,00 TL katkı payı alacağı olduğu; 231 ada 27 parselin ( 3 ve 4 nolu villalar) edinilmesinde davalı taraf annesinin 8374 parsel ve 496, 565, 669 parsel sayılı üç adet tarlasını satarak parasını evlatlarına verdiği yönünde savunmada bulunmuş ise de bu iddinın ispatına yönelik delil bulunmadığından davalının savunmasına itibar edilmediği, davacının iş bu taşınmaz yönünden 141.666,66 TL katkı payı alacağı olduğu; 2659 parsel sayılı taşınmazın edinilmiş mal olduğu, davalı tarafça bu taşınmazın alımında evlilik öncesi sahip olduğu ve 23.02.2004 tarihinde satılan 589 parsel sayılı taşınmazın satışından elde edilen paranın kullanıldığı yönünde savunmada bulunduğu, 589 parsel sayılı taşınmazın satışından on altı gün sonra tasfiyeye konu taşınmazı satın aldığı, satılan taşınmaz satış bedelinin alınan taşınmazın alış bedeline yakın olduğu dikkate alındığında tasfiyeye konu taşınmazın davalının kişisel malı olduğu, davacının iş bu taşınmaz yönünden katılma alacağı bulunmadığı; davacının 34 ZZ 4300 plakalı araç yönünden 6.666,67 TL katkı payı alacağı olduğu; davacı vekiline 30.000,00 TL harca esas değerin ne kadarının katkı payı alacağı, ne kadarının katılma payı alacağı olduğunu bildirmesi, aksi halde dava değerinin 1/2'sinin katkı payı, 1/2'sinin ise katılma alacağına yönelik olduğunun kabulü yoluna gidileceği hususunda ihtarat yapılarak kesin süre verildiği, davacı vekilinin 26.09.2018 tarihinde sunduğu dilekçe ile yargılamanın seyrine göre meblağ bildirilmesinin söz konusu olamayacağını belirttiğinden davacı tarafın 15.000,00 TL katkı payı, 15.000,00 TL katılma alacağı talep ettiği sonucuna varıldığı; davacı vekilinin 01.03.2021 tarihinde sunduğu dilekçesiyle 163.333,67 TL katkı payı alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, davalı vekilinin on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu beyan ettiği, ıslah yapıldığı tarih itibariyle on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu; dava tarihi itibariyle yaşı küçük çocuğun velâyeti talep edilmiş ise de yargılama sırasında davalının vefat etmesi ve küçüğün ergin olması nedeniyle konusuz kaldığı gerekçesiyle davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davacının katkı payı alacağı talebinin kısmen kabulüyle 15.000,00 TL katkı payı alacağının tahsiline, fazlaya ilişkin kısmın zamanaşımı nedeniyle reddine, davacının katılma alacağı talebinin reddine, konusuz kalan velâyet talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 14.11.2022 tarih ve 2022/4467 Esas, 2022/9237 Karar sayılı kararı ile, davacı vekilinin talep miktarı ve zamanaşımı yönünden temyiz itirazlarının incelemesinde; davacının dava dilekçesinde alacak miktarını göstermediği, sadece harca esas değeri gösterdiği, davacı vekilinin 26.09.2018 tarihli dilekçede de dava dilekçesindeki değerin harca esas değer olduğunu açıkladığı, yine alacak miktarını göstermediği, davacı vekilinin bilirkişi incelemesi sonucu 01.03.2021 tarihli dilekçesinde 163.333,67 TL alacağın tahsilini talep ettiği, davanın terditli olarak açıldığı, öncelikli talep olan tapu iptali ve tescil yönünden reddine karar verilmesi halinde terditli alacak talebi hakkında karar verilebileceği, dava dilekçesindeki değerin alacak talebine yönelik değil, tapu iptali ve tescil talebi yönünden harca esas değer olduğu, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sunduğu 01.03.2021 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi niteliğinde değil, alacak talebini açıklama dilekçesi niteliğinde olduğu, 01.03.2021 tarihli dilekçede talep edilen miktar yönünden zamanaşımının dolduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına, davacı vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yönünden hükmün onanmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların gelirlerinin eşit olduğu, davacı erkeğin 1/3 oranında edinilen mallara katkısının olacağı; 669 ada 339 parsel 3 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde davalı tarafın 627 ada 5 parsel sayılı taşınmazın parasının kullanıldığı iddia etmiş ise de tasfiyeye konu taşınmazın alım tarihi ile ikame taşınmaz olduğu belirtilen taşınmazın satım tarihi arasında bulunan 2 yıllık süre dikkate alındığında davalının bu savunmasına itibar edilmediği, davacının iş bu taşınmaz yönünde 25.000,00 TL katkı payı alacağı olduğu; 231 ada 27 parselin ( 3 ve 4 nolu villalar) edinilmesinde davalı taraf annesinin 8374 parsel ve 496, 565, 669 parsel sayılı üç adet tarlasını satarak parasını evlatlarına verdiği yönünde savunmada bulunmuş ise de bu iddinın ispatına yönelik delil bulunmadığından davalının savunmasına itibar edilmediği, davacının iş bu taşınmaz yönünden 141.666,66 TL katkı payı alacağı olduğu; davacının 34 ZZ 4300 plakalı araç yönünden 6.666,67 TL katkı payı alacağı olduğu; davacı vekilinin 01.03.2021 tarihinde sunduğu dilekçesiyle 163.333,67 TL katkı payı alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği; dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi raporları, Yargıtay bozma ilamı da göz önüne alınarak karar verildiği gerekçesiyle; Mahkemenin 2009/1036 Esas, 2021/126 Karar sayılı kararı ile verilen davacının tapu iptal tescil, katılma alacağı ve velayet talepleri yönünden verilen kararın kesinleştiğinden bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına; 163.333,67 TL katkı payı alacağının tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davanın 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu dönemde açıldığını, kısmi dava olduğunu, belirsiz alacak davasına ilişkin hükümlerin uygulanamayacağını, 01.03.2021 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi olduğunu, davacının da ıslah dilekçesi olarak sunduğunu, zamanaşımın dolduğunu, Mahkemece verilen kesin süreye rağmen davacının alacak miktarını açıklamadığını, müvekkili lehine usulî kazanılmış hak oluştuğunu, talepten fazlasına karar verilemeyeceğini, bozmadan sonra ıslah yapılmasının da mümkün olmadığını; davacının malların edinilmesine katkısının olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; katkı payı alacağına dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hukuki nitelendirme, ıslah, talep, katkının ispatı, faiz noktasında toplanmaktadır. Dava, kaydın iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı ve katılma alacağı ile velâyet istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 90 ıncı maddesi, 107 nci maddesi,109 uncu maddesi, 111 inci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 4 üncü, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekili ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.