"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1269 E., 2023/1472 K.
DAVA TARİHİ : 17.11.2017-27.12.2017
KARAR : Bozmaya uyularak hüküm kurma
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi kararının kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı daalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2015 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, aşağılayıcı sözler söylediğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hakkında yapılan ceza yargılaması neticesinde ceza aldığını gizlediğini, ortak konutu terk ettiğini, psikolojik rahatsızlığı olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası, 2.500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası, 2.500,00 TL yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının her yıl TEFE/ÜFE oranına göre güncellenmesine, kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 200.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birlik görevlerini ihmal ettiğini, iftira attığını, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, kıskanç olduğunu, ailesini küçümsediğini, ailesine kötü davrandığını, kadının erkekle barışmak için erkeğin kardeşine mesaj gönderdiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, düğünde takılan ziynet eşyalarının ve ev eşyalarının kadından alınarak erkeğe verilmesine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte kadından alınmak üzere 100.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.06.2019 tarihli ve 2017/912 Esas, 2019/518 Karar sayılı kararı ile, kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine; karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına dava tarihinden 2018 yılı Temmuz ayına kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 2018 yılı Temmuz ayından karar kesinleşinceye kadar aylık 1.700,00 TL tedbir nafakası, kararın kesinleşmesi ile birlikte aylık 1.700,00 TL iştirak nafakasına, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, erkek yararına 10.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin, ev ve ziynet eşyalarının iadeleri ile ilgili harcı yatırılmak suretiyle usulüne uygun olarak açılmış dava bulunmadığından bu konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 24.06.2019 tarihli kararına kararına karşı; davacı-karşı davalı kadın vekili; her iki dava ve fer'îleri yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.04.2022 tarih ve 2020/1734 Esas, 2022/515 Karar sayılı kararı ile her ne kadar İlk Derece Mahkemesince; kadının, erkeğin kardeşine 08.09.2017 tarihinde erkekle barışmak amacıyla mesaj gönderdiği ve bu tarihe kadar taraflar arasında gerçekleşen olayları affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığı belirtilmişse de bu tespitin hatalı olduğu, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; kadının, sohbet sırasında kız ismi geçtiğinde bu durumdan hoşlanmadığını belli ederek, kıskançlık boyutunda tavırlı hareketler sergilediği, erkeği arkadaşlarının yanında arayarak yanında kadın olup olmadığı yönünde sorguladığı, erkeğin ise kadını çoğunlukla evde yalnız bıraktığı, geç saatlere kadar halı saha maçına gittiği, evde olduğunda sürekli telefonu ile oynadığı ya da televizyon izlediği böylelikle eşi ile yeterince ilgilenmediği ve kadın doğum iznindeyken, ortak çocuk iki aylıkken ortak konutu terk ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, kadının davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kadının, çalıştığı, sabit gelirinin olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi, dikkate alınarak kadın yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacı-karşı davalı kadın vekilinin asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 40.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü ve fer'îleri, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 31.05.2023 tarihli ilamı ile davalı-karşı davacı erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle manevî tazminata hükmedilmiş ise de; kabul edilen ve gerçekleşen eylemlerin kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı gerekçesi ile davacı-karşı davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca manevî tazminata hükmedilmesi yönünden hükmün bozulmasına, davalı-karşı davacı erkeğin sair temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma ilamına uyulmakla, erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışlarının, kadının kişilik hakkını ihlal etmediği gerekçesi ile kadının manevî tazminata yönelik istinaf talebinin reddine, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; manevî tazminat yönünden yapılan temyiz incelemesinin hatalı olduğunu, kadının kıskanç olmadığını, erkeğin ahlaki yönden çöküntülü olan hayatından vazgeçmediğini, kadını iki aylık bebeği ile ortada bıraktığını, evin giderlerini ödemediğini, erkeğin kusurları naazara alındığında manevî tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, erkeğin sadakatsizliğinin ve vefasızlığının tanık beyanları ile ispatlandığını, iştirak nafakasının ÜFE oranında artırılması talepleri hakkında yargılama aşamasında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından dava kadın lehine sonuçlanmasına rağmen harç ve gider avansı gibi kalemler yönünden hiçbir değerlendirme yapılmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinde duruşma yapılması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen maktu vekâlet ücretinin istinaf karar tarihine göre en azından güncellenmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi, iştirak nafakasına ÜFE artırımının uygulanmaması, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma ilamının gereğinin yerine getirilip getirilmediği, bozma sonrası istinaf duruşma vekâlet ücreti verilip verilmeyeceği, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası,330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı-karşı davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.