Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1778 E. 2024/8906 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, iştirak nafakası, maddi-manevi tazminat, ziynet alacağı ve aile konutu şerhi taleplerinin akıbeti uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1252 E., 2023/1133 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/832 E., 2021/426 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, ziynet alacağı ve aile konutu şerhi konulması davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, kadının ziynet alacağı davasının reddine, aile konutu şerhi konulması davasının ise dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkiline karşı fiziki ve sözlü şiddet uyguladığını, eve geç geldiğini, yalan söylediğini, her akşam alkol aldığını, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, evlendiklerini günden bu yana ailesinin evlerine karıştığını, evlilik birliği içerisinde üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, son olarak davalı eve alkollü geldiğinde tartışma yaşadıklarını, müvekkilinin artık dayanamayarak Elazığ'da bulunan abisinin evine sığınmak zorunda kaldığını, ziynet eşyalarının müvekkilinden rızası dışında alındığını ve erkeğe kuaför dükkanı açıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan 5 adet 22 ayar 25 gramlık çift burmalı bilezik, 2 adet 22 ayar 20 gram enli bilezik,1 adet tek burmalı bilezik, 4 tam altın, 2 yarım altın, 8 çeyrek altın, 20.000,00 TL nakit paranın aynen iadesine, bu mümkün olmazsa şimdilik 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, erkek adına kayıtlı olan taşınmaza aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili 02.03.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; ziynet alacağı yönünden talep sonucunu 64.352,00 TL olarak ıslah ettiklerini, ziynet alacağı bedeline dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; kadının çocuk sahibi olmasına karşı eve geç geldiğini, sık sık şehir dışına çıktığını; kadının başka bir erkekle ilişkisi olduğu, tarafların ayrı yaşadıklarını, aralarında sevgi ve saygıya dayalı bir bağın kalmadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadını aşağıladığı, kadına hakaret ettiği, alkol kullanıp agresif tavırlar sergilediği ve kadına psikolojik şiddet uyguladığı; kadının ise dava açılmadan önce sadakat yükümlülüğüne açıkça aykırı olan karşı tarafça kabulü mümkün olmayacak unsurlar taşıyan hareket ve eylemler içinde bulunduğu, başka bir erkek ile eşini aldattığı; boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tazminat taleplerinin reddine; kadının, ziynetlerinin eşi ve ailesi tarafından elinden alındığını iddia ettiği, ancak dosya kapsamında bu iddiasını ispatlayamadığı; ziynetlerle düğün masraflarını karşıladıkları ve ev eşyaları aldıklarının anlaşıldığı belirtilerek kadının ziynet alacağı davasının reddine; kadının; aile konutu şerhi konulması için tapu müdürlüğüne başvurduğuna ve müdürlüğün bu talebi reddettiğine ilişkin belge sunmadığı belirtilerek kadının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle erkek adına kayıtlı taşınmaza aile konutu şerhi konulması davasının, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, iştirak nafakası miktarı, kişisel ilişki, reddedilen aile konutu şerhi konulması davası ve ziynet alacağı davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan delillerden tarafların ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlu davranışları yanında erkeğin, kadına sürekli fiziksel şiddet uyguladığı; kadının vakıa olarak dava dilekçesinde bu hususa dayandığı; kadının ise eve geç geldiği; erkeğin vakıa olara birleşen dava dilekçesinde bu hususa dayandığı, gerçekleşen bu duruma göre netice itibarıyla erkeğin; eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, eşini aşağıladığı, eşine hakaret ettiği, alkol kullanıp agresif tavırlar sergilediği, eşine psikolojik şiddet uyguladığı; kadının ise dava açılmadan önce sadakat yükümlülüğüne açıkça aykırı davranışlarda bulunarak başka bir erkek ile eşini aldattığı, eve geç geldiği göz önüne alındığında tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken, İlk Derece Mahkemesinin kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğuna ilişkin gerekçesi doğru olmadığı, her iki davanın kabulünün isabetli olduğu, tarafların eşit kusurlu oldukları göz önüne alındığında kadının maddi ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin netice itibarıyla doğru olduğu, dosya içerisine alınan psikolog raporundaki tespitlere göre ortak çocuğun anne sevgisi ve bakımına muhtaç bir yaşta olması sebebiyle velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olduğu, velâyetinin anneye verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, kadının; aile konutu şerhi konulması için tapu müdürlüğüne başvurduğuna ve müdürlüğün bu talebi reddettiğine ilişkin belge sunmadığı göz önüne alındığında kadının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle aile konutu şerhi konulması davasının, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, kadın vekilinin; reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik istinaf talebinin incelenmesine gelince; kadın vekili dava dilekçesinde ziynet eşyalarının ve takı parasının aynen iadesine; bu mümkün değilse 1.000,00 TL bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ettiği, 02.03.2020 tarihli sunduğu ıslah dilekçesi ile de 64.352,00 TL’nin tahsiline ve dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesini istediği, erkek vekili ise davanın reddine karar verilmesini talep etiği, tarafların tanıklarının beyanlarından ve özellikle kadın tanığı ...'nun beyanlarından ziynet eşyalarının erkek tarafından kuaför dükkanının açılması sırasında kadından alındığı; takı parasının bir kısmının erkek tarafından kuaför dükkanının açılması sırasında kadından alındığının, bir kısmının ise ev eşyalarının borçları için verildiğinin; ziynet eşyalarının ve takı parasının kadına iade edilmediğinin ispatlandığı, 17.01.2023 tarihli bilirkişi raporu ve tanık beyanlarına göre kadın, talep ettiği ziynet eşyaları ve takı parasının varlığını ispatladığı, o halde kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle erkeğin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi iştirak nafakası miktarı ve reddedilen ziynet alacağı davası yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadının tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile 5 adet 22 ayar tanesi 25 gramdan toplam 125 gram burmalı bilezik (24.250,00 TL), 2 adet 22 ayar tanesi 20 gramdan toplam 40 gram desenli bilezik (7.760,00 TL), 1 adet 22 ayar 13 gram ikili burmalı bilezik (2.522,00 TL), 4 adet tam altın (5.680,00 TL), 2 adet yarım altın (1.380,00 TL), 8 adet çeyrek altın (2.760,00 TL), 20.000,00 TL nakit paranın aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde toplam 64.352,00 TL'nin 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle, 63.352,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 02.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, iştirak nafakasının miktarı, reddedilen tazminat talebi, kişisel ilişki ve reddedilen aile konutu şerhi konulması davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrarla kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve kabul edilen ziynet alacağı davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, velâyet, iştirak nafakası, kişisel ilişki, tazminat ve aile konutu şerhi konulması talepli dava yönünden verilen ret kararı ile ziynet alacağı davasının kabulü noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 194 üncü maddesi, 220 nci, 222 nci, 226 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.