Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1772 E. 2024/10484 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur oranının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuka aykırı delil niteliğindeki ses kaydına ve duyuma dayalı tanık beyanlarına itibar edilerek kadına güven sarsıcı davranışta bulunma kusuru yüklenmesinin ve erkeğin tehdit vakıasına ilişkin kusurunun göz ardı edilmesinin hatalı olduğu, bu nedenle kusur belirlemesinin yeniden yapılması gerektiği, hatalı kusur belirlemesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden de karar verilmesinin isabetli olmayacağı gözetilerek, yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2081 E., 2023/2093 K.

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/1168 E., 2022/631 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden; davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından ise kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ve miktarı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiş, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiş, bu karar karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince erkeğe, davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, maddi olarak birlik sorumluluklarını yerine getirmediği ve davacı kadının yaptığı yemekleri yemediği kusurları, kadına ise başka bir erkekle görüşerek güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, ortak çocukla ilgilenmediği ve evle ilgili sorumluluklarını yerine getirmediği kusurları yüklenmek susretiyle tarafların eşit kusurlu olduğu belirlenmiş ise de, dosyanın incelenmesinde; erkek tarafından dava dilekçesinde de belirtildiği üzere üçüncü bir kişi tarafından, erkeğin yanında eşi (kadın) aranarak yapılan konuşmanın kayda alınmak suretiyle delil oluşturulduğu, ancak bu ses kaydının hukuka aykırı delil olduğu ve hükme esas alınamayacağı, bu hususta erkeğin dinlenen tanık beyanlarının ise duyuma dayalı olduğu ve başkaca bir delilin de bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu hale göre kadına, ispatlanamamasına rağmen güven sarsıcı davranışta bulunma vakıasının kusur olarak yüklenmesi hatalıdır. Ayrıca, dinlenen tanık beyanlarına göre kadının ileri sürdüğü tehdit vakıasının ispatlandığı ve erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerekirken yüklenmemesi de doğru değildir. Bu hale göre tarafların gerçekleşen ve kabul edilen diğer kusurlu davranışları ile birlikte değerlendirildiğinde boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadın az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3.Boşanma yönünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Dosya kapsamından, ekonomik ve sosyal durum araştırma tutanağında kadının çalıştığının belirtildiği, bir malvarlığının bulunmadığının tespit edildiği görülmüştür. Erkek tarafından ise kadının çalıştığı ve düzenli geliri olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Bu duruma göre Mahkemece, kadının çalışıp çalışmadığı, düzenli ve sabit bir gelirinin olup olmadığı, gelir var ise kendisini yoksulluktan kurtaracak mahiyette olup olmadığı, tarafların gelir durumlarının birbirlerine yakın veya denk olup olmadığı araştırılarak yoksulluk nafakası yönünden bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şeklide karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî ve manevi tazminat yönünden kadın yararına, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,

3.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin istek halinde temyiz edenlere iadesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.