Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1812 E. 2024/2167 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, velayet, nafaka ve tazminat konularında anlaşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, erkeğin kıskançlık sebebiyle kusurlu bulunan davranışlarının kadının güven sarsıcı davranışlarından kaynaklandığı ve bu nedenle erkeğe yüklenemeyeceği, dolayısıyla tarafların eşit kusurlu olduğu gözetilerek, kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminatın hatalı olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının tazminat yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/161 E., 2023/321 K.

DAVA TARİHİ : 27.07.2017-11.07.2017

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/282 E., 2022/872 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında belirlenen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ıncı alt bendi ve 355 inci maddesinin 1 inci fıkrası gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilen yönlerden kaldırılmasına, Daire kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı açılan boşanma davalarında yer alan boşanma hükmü, harç, yargılama giderleri, vekâlet ücreti, davacı-karşı davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddi, birleşen davanın reddi, birleşen davada harç ve yargılama giderine ilişkin hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konular hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile belirlenen zamanlarda

kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına iştirak nafakasına, kadın yararına maddî ve manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince karşılıklı açılan boşanma davalarında yer alan boşanma hükmü, harç, yargılama giderleri, vekâlet ücreti, tedbir nafakaları, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, birleşen davanın reddi, birleşen davada harç ve yargılama giderine ilişkin hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konular hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına,davacı- davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyize edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı-davalı ... ve vekili Avukat ... geldiler. Karşı taraf davalı-davacı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının evin işleri ilgilenmediğini, çocuğun okulu ve eğitimi ile hiç ilgilenmediğini, spor salonları ve AVM'lerde vakit geçirmekte olduğunu, sorumsuz bir şekilde para harcadığını, evde olduğu zamanlarda da cep telefonu ve bilgisayar ile yoğun bir şekilde oynamakta olduğunu, eşi ile ilgilenmediğini, ortak çocuğa hakaret ettiğini, kadının spor salonunda E. P. isimli bir erkekle yakın arkadaşlık kurduğunu, gece yarısı, sabaha karşı gibi değişik saatlerde bu şahısla sık sık telefonla ile görüşme yaptığını, bu meseleden dolayı aralarında tartışma çıktığını ve kadının evi terk ettiğini, erkeğin sadakatsizlik, tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk için 2.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı- davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özet;iddiaları kabul etmediklerini, iddia edildiği gibi bir mal varlığının bulunmadığını beyan ederek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili cevap- karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, erkeğin çocuğu ile ilgilenmediğini, hastalandığında hastaneye götürmediğini, alkol alışkanlığı nedeniyle eve geç saatlerde geldiğini, evini ve ailesini ihmal ettiğini, erkeğin hakaretine, fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kaldığını, kıskançlık krizleri nedeniyle kadına baskı uygulayıp, birden fazla kez darp ettiğini, alkol müptelası olup bilincini yitirene kadar içtiğini, çok defa alkollü araç kullanmaktan muameleye tabi tutulup tedavi gördüğünü, sonrasında yine alkol almaya devam ettiğini, babalık görevlerini yerine getirmediğini, kadının arkadaşlarını sıklıkla arayarak ''Ümit ile arkadaşlık yapmayacaksınız'' dediğini, kadını tehdit ettiğini, sürekli sadakatsizlikle suçladığını, kadının aracına GPS takıp takip ettiğini, en son olayda kadının kıyafetlerini bıçak ile parçalayarak çöp poşetine koyup kadını evden kovduğunu, kadının ailesini arayarak ''gelin kızınızı alın, onu kapının önüne koydum.'' dediğini iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 25.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk yararına aylık 25.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin bilinçsizce harcamaları ve tasarruflarının zor durumda bıraktığını, bu nedenle erkeğin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesini talep ev dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 17.09.2019 tarih ve 2018/241 Esas, 2019/737 karar sayılı kararı ile; dinlenen tanık beyanları, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının sürekli alkol aldığı, alkol tedavisi gördüğü, alkol nedeni ile ehliyetinin birden çok kez uzun sürelerle alındığı, davacının davalıya küfür ettiği, hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, davalının ise davacıya ''Allah belanı versin, köpek'' şeklinde hakaret ettiği, çocuğa ilgisiz olduğu, sürekli alışveriş merkezlerine gittiği, haftanın beş günü spor salonuna gittiği, buradaki Engin isimli antrenörle görüştüğü, ayrılmadan önce bir gece ortak çocuğu alarak Lozan Park'a gittikleri, burada antrenör Engin'in geldiği, Engin'e boşanmak istiyorum dediği, cps telefonu ile kendilerini takip eden davacıya yakalandıkları, davacının antrenörü evden kovduğu, eşine sürekli yalan söylediği, davalının sadakatsizliği tam olarak sabit olmasa bile tüm dosya kapsamına göre eşine sadakatsiz davrandığı, yalan söylediği, hakaret ettiği, tanık beyanları ve ortak çocuğun ifadeleri ile sabit olduğu, bu hali ile boşanmaya neden olaylarda davacının ve davalının kusurlu oldukları ve kusurun eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile açılan asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anna ile çocuk arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ortak çocuk için ortak çocuğun teslim alındığı 01/07/2019 tarihinden geçerli olmak üzere belirlenen aylık 300TL tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak davalı kadından alınarak davacı babaya velâyeten verilmesine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, eşit kusurlu oldukları anlaşıldığından tarafların maddî manevî tazminat istemlerinin reddine, birleşen davanın konusuz kalması nedeni ile reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, velâyet, reddedilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen yoksulluk nafakası ve miktarı, tedbir nafakası miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 26.05.2021 tarih ve 2019/2213 Esas, 2021/849 Karar sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde hangi tarafa hangi kusurun verildiğinin tam olarak anlaşılamadığı gibi gerekçenin kendi içinde de çelişkili olduğu, davalı-davacı kadına yüklenen sadakatsizlik vakıasının sabit olmadığı belirtilmişken aynı açıklamanın devamında sadakatsiz olduğunun kabul edildiği, Mahkemece, hangi vakıaları kusur olarak nitelendirip hangi tarafa kusur olarak yüklendiğini ve kusur derecelerini denetime elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklamak zorunda olduğu, bu bakımdan gerekçe kendi içinde çelişkili olduğu gibi kusur belirlemesi yönünden gerekçe yeterli açıklıkta olmayıp denetime elverişli olmadığı, bu haliyle delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğu derecesinde yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşıldığından kararın istinaf denetimini yapma olanağının bulunmadığı, tarafların ev ortamları da incelenmek suretiyle velâyete dair uzman raporu alınması, yine 2019 yılı Ağustos ayı ve sonrasında ortak çocuğun taraflardan hangisinin bakım ve gözetiminde kaldığı tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre velâyet, kişisel ilişki ve tarafların ortak çocuk için talep ettikleri nafaka talepleri hakkında karar verilmesi gerekirken bu konuda da eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi'nce tarafların mali ve sosyal durumları kolluk vasıtasıyla araştırılmış ise de taraf ve tanık beyanları da dikkate alındığında yapılan araştırmanın yeterli olmadığı görüldüğünden tarafların mali ve sosyal durumları ayrıntılı tespit edilerek erkeğin adına kayıtlı aktif ya da pasif şirket, taşınmaz, araç kaydı bulunup bulunmadığının ilgili kurumlarda ayrıntılı araştırılması, ayrıca kadının son celse emlakçılık yaptığını beyan ettiğinden kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise ne zamandan beri çalıştığı, aylık geliri, iş yerinin kendisine ait olup olmadığı hususları da belirlenerek sonuca varılması gerekmekte olduğu, taraflar arasında görülen Ankara 1. Aile Mahkemesine ait 2017/1192 Esas sayılı bağımsız tedbir nafakası dosyası fiziken getirtilerek incelenmeden karar tesisinin de isabetli olmadığı gerekçesi ile karşılıklı açılan boşanma davalarında yer alan boşanma hükmü, harç, yargılama giderleri, vekâlet ücreti, davacı-davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddi, birleşen davanın reddi, birleşen davada harç ve yargılama giderine ilişkin hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konular hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, kadın vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ıncı alt bendi ve 355 inci maddesinin 1 inci fıkrası gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilen yönlerden kaldırılmasına, Daire kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ortak çocuğu tanık olarak bildirilmediğinden tanık olarak bildirilmeyen ortak çocuğun dosya kapsamında uzman eşliğinde velâyete ilişkin alınan beyanlarının kusur yüklemesi bakımından hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, kadının ev işlerini yapmaması, cep telefonu ile yoğun bir şekilde ilgilenmesi ve telefonuyla oynayarak uzun süreler vakit geçirmesi, kadının gizli telefon görüşmeleri olması nedeniyle güven sarsıcı davranışlarda bulunması, erkeğin kadının gizli telefon görüşmelerini ve başka bir telefonunun olduğunu öğrendiğinde taraflar arasında tartışma çıkmasına kadının sebebiyet vermesi nedenleriyle az kusurlu olduğu, erkeğin ise kadına yönelik hakaret içeren sözler söylemesi, kıskançlık krizine girmesi, alkol bağımlısı olması, kadının bu durumdan rahatsızlık duyması, birden fazla kez alkollü araç kullanmaktan zorunlu alkol tedavisine tabi tutulması, eve geç gelerek evini ve ailesini ihmal etmesi, aşırı kıskançlığı nedeniyle kadına baskı yapması, kadının arkadaşlarını arayarak "görüşmeyeceksiniz" demesi, kadının aracına GPS taktırması ve kadının nereye gittiğini takip etmesi, kadına yönelik tehdit içeren sözler söylemesi, kadını evden kovması, kadının ailesini arayarak "gelin, kızınızı alın, kapının önüne koydum" demesi, kadının evden ayrılmakta haklı olduğu, bu nedenle bu durumun kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, erkeğin sayılan kusurlu davranışları nedeniyle ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile karşılıklı açılan boşanma davalarında yer alan boşanma hükmü, harç, yargılama giderleri, vekâlet ücreti, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, birleşen davanın reddi, birleşen davada harç ve yargılama giderine ilişkin hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konular hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ortak çocuk için 20.12.2021 tarihli sosyal inceleme raporunda tespit edildiği üzere ortak çocuğun annenin yanında kesintisiz yaşamaya başladığı 2021 yılının Eylül ayından itibaren geçerli olmak üzere aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasının davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 80.000,00 TL maddî ve 80.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakasının reddi hariç kararı bütün yönleriyle istinaf ettiklerini, idrak çağındaki çocuğun hakim tarafından dinlenmeden velâyetin anneye verilmesinin ve nafakaya hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, erkeğin emekli maaşı dışında bir gelirinin olmadığını, iştirak nafakası miktarının çok yüksek olduğunu, kusur oranlamasının hatalı yapıldığını, bazı vakıalardan sonra affın gerçekleştiğini, erkeğin, kadının sadakatsiz tutumu karşısında delil toplamasının kıskançlık olarak kabul edilmemesi gerektiğini, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, iştirak nafakası miktarı ve velâyet yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; karşılıklı açılan boşanma davalarında yer alan boşanma hükmü, harç, yargılama giderleri, vekâlet ücreti, tedbir nafakaları, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, birleşen davanın reddi, birleşen davada harç ve yargılama giderine ilişkin hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen konular hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı-davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, iştirak nafakası miktarı ve velâyet yönlerinden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, kabul edilen iştirak nafakası ile maddî-manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, velâyetin anneye verilmesinin çocuğun yüksek menfaatine olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ıncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci ve 329 uncu maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; erkeğin kıskançlığı kapsamında erkeğe yüklenen kusurlu davranışlarının, kadının güven sarsıcı davranışları sebebiyle meydana geldiği ve bu kusurların erkeğe yüklenemeyeceği, bu durumda kadının gerçekleşen kusurlu davranışları ile erkeğin diğer kusurlu davranışlarına göre tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gözetilmeden, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, davalı-karşı davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmamıştır. O halde davalı-karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı-davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin Ümit'ten alınarak Mustafa'ya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,

27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.