"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1125 E., 2023/1667 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/1261 E., 2023/825 K.
Taraflar arasındaki bağımsız açılan nafaka ve birleşen boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının nafaka davasının kabulüne, erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca davalı-davacı erkek vekilinin bağımsız açılan tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre bağımsız açılan tedbir nafakası davasında hükmedilen tedbir nafakasının bir yıllık bedelinin toplam miktarı 60.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.735,737 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-davacı erkek vekilinin bağımsız açılan tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; erkeğin kendisini bırakıp Hollanda'ya gittiğini belirterek dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faiziyle birlikte aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına ve nafakanın gelecek yıllarda ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili, birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin evi terk ettiğini, güven sarsıcı davrandığını, sorumluluklarını yerine getirmediğini, eşleri ve yaşı konusunda evlilikten önce yalan söylediğini, kadın Hollanda'da dil kursuna gitmek istediğinde parası olmadığını söylediğini, sigortasız çalıştırdığını, evin eski eşyalarını değiştirmediğini, hor gördüğünü, küçük düşürdüğünü, kadını Emirdağ'a götürmemek için bahaneler ürettiğini, kadının babasının vefatına katılmadığını, kadından habersiz Hollanda'ya döndüğünü belirterek erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini nafaka davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili, birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının Türkiye ye dönmek için erkeği zorladığını, yurt dışındaki yaşama alışamadığını, birlik yükümlülüklerini ihmal ettiğini, hakaret ettiğini, yazları Türkiye'ye gelince erkeğin Emirdağ'daki evinde kalmak istemediğini, Eskişehir'de kendi evinde kalmak istediğini, yaşı ile ilgili sürekli rencide ettiğini, Türkiye'deki zamanının tamamını kendi ailesiyle geçirdiğini, erkeğin maddi olarak karşılayama yacağı isteklerde bulunduğunu, aile dostlarının eşi ile yakıştırıp iftira attığını, psikolojik şiddet uyguladığını, rencide ettiğini, hakaret ettiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına evlilik sayısı hakkında gerçek bilgi vermediği, güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, haklı bir sebep olmaksızın bırakıp ülke dışına çıktığı buna göre kadının ayrı yaşamada haklılığını ispat ettiği, erkek tarafından açılan birleşen davada öne sürülen vakıaların tamamının tedbir nafakası davasının dava tarihi olan 08.10.2021 tarihinden öncesine yönelik olduğu, tarafların söz konusu davadan sonra bir araya gelmedikleri, birleşen davada da kadının ayrı yaşamada haklılığının devam ettiği, birleşen dava dilekçesinde yer alan vakıaların ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren 30.03.2023 tarihine kadar aylık 1.000,00 TL, 31.03.2023 tarihinden itibaren aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasının, erkekten alınarak kadına verilmesine, birleşen dava ve fer'i taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; nafaka davasının kabulü ile boşanma davasının reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, davacı-davalı kadının erkeği küçük düşürücü davrandığı, davalı-davacı erkeğin ise kadını Türkiye'de bırakarak Hollanda'ya tek başına döndüğü, tarafların eşit kusurlu oldukları, bu durumda erkeğin birleşen davasının kabulü ile boşanma kararı verilmesi gerekirken, birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile davalı-davacı erkeğin, birleşen davanın reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne; sair hususlardaki istinaf istemlerinin ise esastan reddine, ilgili bentlerin kaldırılmasına, davalı-davacı erkeğin birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, davalı-davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili; boşanma davasının kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili; tedbir nafakası davasının kabulü ve nafaka miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 197 ncı maddesin de düzenlenen tedbir nafakası davası ile erkek tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 197 nci maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (4721 sayılı Kanun md. 166/2)
2.Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, davacı-davalı kadının tanık ...'ye "sen bu adama karını mı satıyorsun" diyerek erkeği küçük düşürücü davrandığı, davalı-davacı erkeğin ise kadını Türkiye'de bırakarak Hollanda'ya tek başına döndüğü, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile erkeğin birleşen davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davacı-davalı kadının üçüncü kişiye söylediği sözlerin evlilik birliğinin sarsılmasında kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuz olduğu, ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Bu durumda açıklanan nedenle davalı-davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı erkek vekilinin bağımsız açılan tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Davacı-davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin boşanma davasının kabulü yönünden BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ye geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.