Logo

2. Hukuk Dairesi2024/215 E. 2024/8116 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre taraf kusurlarının belirlenmesinde, velayetin babaya verilmesinde, tazminat miktarlarında ve yoksulluk nafakası miktarında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1574 E., 2023/1455 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/310 E., 2022/415 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve bağımsız tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere; bağımsız tedbir nafakası davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; ortak çocuğun doğumundan sonra kadının erkeğe kötü davranmaya başladığını, sürekli hakaretler ettiğini, aşağıladığını, eziyet ettiğini, kadına "moruk" diye hitap etmeye başladığını, "pislik, bunak" dediğini, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, erkeğin banyo yapmasını, ellerini yıkamasını bile engellediğini, temizlenmesine izin vermediğini, çamaşırlarını yıkamadığını, yemek vermediğini, buzdolabına kilit takıp kilitlediğini, bunun üzerine erkeğin ikinci buzdolabını almak zorunda kaldığını, erkeğin annesini ve ailesini eve almadığını, erkeğin annesini ziyaretine izin vermediğini, erkeğin kızına o... diyerek hakaret ettiğini, kızın eve gelmesine izin vermediğini, "evi vermezsen her şeyini sattıracağım" diye davacıyı tehdit ettiğini, erkeğin cebinden gizlice para aldığını, gece gizlice bankamatik kartını alıp para çektiğini, yatak odasından kovduğunu, bir daha yatak odasına almadığını, ortak çocuğun anaokulundan arkadaşının annesi ile çok samimi olduğunu, bu kadının sekiz yıldır tarafların konutundan çıkmadığını, kadının geceleri bu kadın ile aynı yatağı paylaştığını, ilk evliliğinden olan kızı ... ve birlikte yaşanılan ... hanımın evin her yerinde sürekli sigara tükettiklerini, kadının ortak çocuğun ve erkeğin sağlığını hiçe saydığını, erkeğin müşterilerini kasap dükkanından kovduğunu, onlara hakaret ettiğini, habersiz olarak birkaç gün eve gelmediğini, erkeğe bu konuda bilgi vermediğini, erkeğin kadın adına aldığı konutu habersiz sattığını, asılsız şikayetlerle uzaklaştırma kararı aldığını beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, erkeğin kadının önceki evliliğinden olan kızlarını hor gördüğünü, onlara hakaretler ettiğini, evlenen iki kızın düğünlerine bile katılmadığını, kızları evde istemediğini, her yediklerini başlarına kalktığını, kızlara "o...., fa..şe, ben olmasaydım kötü yola düşerdiniz" gibi ağır hakaretler ettiğini, kadının bu hitaplara yönelik "moruk, pislik, bunak" ifadelerini kullanmış olabileceğini, erkeğin kadına hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, fiili saldırıya varan davranışlarda bulunduğunu beyanla, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir-iştirak, kadın lehine aylık 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; Ankara 3. Aile Mahkemesi'nin 2013/1062 E sayılı dosyasında kadın lehine aylık 400,00 TL, ortak çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen zaman içerisinde herhangi bir artış yapılmadığını beyanla, kadın ve mortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların ayrı ayrı aylık 1.500,00'er TL'ye yükseltilmesine ve gelecek yıllarda TÜFE/ÜFE ortalamasında arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğe "seni istemiyorum, defol, sen pissin, bunak, moruk" diyerek erkeği aşağıladığı, hakaret ettiği, erkeğin ilk evliliğinden olan çocuğuna "o... ..." dediği, erkeğin de kadına ve kadının kızına "o..., boyalı o...lar, ben evimde o... besliyorum, seni alacağıma pavyondan o... alsaydım, kahpe, başörtüsünü sinkaf ederim" diye hakaret ettiği, kadının baş örtüsüne laf ettiği, kadının yaptığı yemekleri beğenmediği, kadına "sen cahilsin, sen ne anlarsın, tipe bak, hırsız, utanmaz, onun yemekleri zehirli" diyerek aşağıladığı, evin mutfak alışverişini tam olarak yapmadığı, erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle, asıl, karşı dava ve birleşen davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, ortak çocuk ile annesi arasında kişisel ilişki tesisine, kadın lehine takdir edilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına ve kadın lehine 20.000,00 TL maddî 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur değerlendirmesini kabul etmediklerini, kadının tam kusurlu olduğunu, kadın lehine tazminat ve nafaka koşulları oluşmadığını, hükmedilen miktarların fahiş olduğunu beyanla, kusur belirlemesi, kadının davasının ve fer'ileri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, velâyetin babaya verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, çocuğun anne yanında bulunduğunu ve bundan hiçbir şikayetinin olmadığını, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının yetersiz olduğunu beyanla kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, velayet, tazminat ve nafaka yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın tarafından dilekçeler teatisi içerisinde erkeğin kadının baş örtüsüne laf ettiği ve kadının yaptığı yemekleri beğenmediği iddia edilmediği, iddia edilmeyen davranışların erkeğe kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, erkeğe yüklenen diğer kusurlar ile kadına yüklenen kusurun ise gerçekleştiği, bu hâle göre; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, kadının erkeğe "seni istemiyorum, defol, sen pissin, bunak, moruk" diyerek erkeği aşağıladığı, hakaret ettiği, erkeğin ilk evliliğinden olan çocuğuna "o... ..." dediği, erkeğin de kadına ve kadının kızına "o..., boyalı o...lar, ben evimde o... besliyorum, seni alacağıma pavyondan o... alsaydım, kahpe" diye hakaret ettiği, kadına "sen cahilsin, sen ne anlarsın, tipe bak, hırsız, utanmaz, onun yemekleri zehirli" diyerek aşağıladığı, evin mutfak alışverişini tam olarak yapmadığı, bu durumda, erkeğin ağır, kadının az kusurlu tespit edilmesinin yerinde olduğu, kusura yönelik gerekçe uyarınca, bu şartlar altında evliliğin devamı beklenemeyeceğinden, asıl ve karşı davanın kabulü ile, tarafların boşanmalarına karar verilmesinin doğru olduğu, ortakçocuğun annesi yanındaki yaşam koşulları, babanın velâyetten kaynaklanan yetki ve görevlerini ihmal ettiği ya da kötüye kullandığı yönünde delil bulunmaması ve dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporuna yansıyan beyan, gözlem ve tespitler dikkate alındığında, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesinde isabetsizlik görülmediği, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu; boşanma davası kapsamında 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası talebi ile, 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca açılan bağımsız nafaka davası hakkında ayrı ayrı karar verilmesi, ancak, bağımsız tedbir nafakası davası sonucu hükmedilen nafaka ile 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca takdir edilecek tedbir nafakasının aynı döneme denk gelen kısımları yönünden, tahsilde tekerrür yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği, kadının bağımsız tedbir nafakasının arttırılması davasının 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca açılmasına rağmen, bu hususta Mahkemece ayrı bir hüküm kurulmadığı, dosya kapsamında kadının 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası talebinin değerlendirilmediği, 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesine dayanan birleşen davadaki talep ile boşanma davasındaki tedbir nafakası talebinin aynı mahiyette değerlendirilerek nafaka hükmü kurulduğu, Mahkeme kararında, Ankara 3. Aile Mahkemesi'nin 2013/1062 E. ve 2014/96 K. sayılı dosyasında kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca hükmedilen aylık 400,00 TL tutarındaki tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesi akabinde yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilerek, nafakanın hukukî niteliği yönünden karışıklığa sebebiyet verildiği; kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca yoksulluk nafakası şartları oluşmuş ise de, tarafların evlilik süresi, yaşları ile orantılı çalışma güçleri, sosyal ekonomik durumları ve paranın satın alma gücü dikkate alındığında, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesi, kadının "4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve lehine hükmedilen tazminat miktarları ile yoksulluk nafakasının miktarı ile tazminatların miktarı yönlerinden istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın lehine aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevî tazminat, kadın lehine, dava tarihi olan 11.01.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca aylık 400,00 TL tedbir nafakası takdirine, söz konusu tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi olan 21.06.2022 tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye yükseltilmesine, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra kadın lehine aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakasına, bu şekilde hükme bağlanan nafakanın, Ankara 3. Aile Mahkemesi'nin 2013/1062 E. ve 2014/96 K. sayılı dosyası kapsamında hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının tam kusurlu olduğunu, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yanlış ve hatalı olduğunu, kadına nafaka ödeyecek maddî gücü olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.