Logo

2. Hukuk Dairesi2024/224 E. 2024/8553 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, tazminat ve nafaka miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri nazara alınarak takdir edilen maddi tazminat miktarının az olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddi tazminat miktarı yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2072 E., 2023/2094 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/445 E., 2023/247 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sudan sebeplerle tartışma çıkardığını, sürekli olarak müvekkiline hakaretlerde bulunduğunu, psikolojik şiddet uyguladığını, davalının müvekkilinin daha önce evli ve çocuklu olduğunu bilerek evlenmesine rağmen çıkardığı her tartışmada "sen defolusun, sen ikinci elsin, kullanılmışsın, benim gibisini bulamazsın, senin çocukların var, yaşlısın" şeklinde hakaretlerde bulunduğunu, davacı tarafın çıkardığı tartışmalarda hep yüksek sesli bağırıp evdeki eşyaları kırıp döktüğünü, tarafların oturmuş oldukları sitenin çok nezih bir site olduğunu, davalının her tartışmada müvekkiline mahcubiyet yaşattığını, müvekkilinin çocuk yapalım isteklerinin üzerine yine aynı sebeple "sen baba olmaya layık değilsin, aramızda jenerasyon farkı olduğunu senden çocuk yapmayacağım" şeklinde söylemlerde bulunduğunu, davalının her tartışmada ailesinin yanına Kahramanmaraş şehrine gittiğini, son olarak 09.07.2021 tarihinde müvekkili evde uyurken haber vermeksizin bütün kişisel eşyalarını alarak evi terk ettiğini, davalının evden giderken de müvekkilinin eve bıraktığı 150.000,00 TL nakit para ile annesine ait olan müvekkilinin kullandığı aracın anahtarını aldığını 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; davacının Niğde'de eczacılık yaptığını, ataması yapılmadığı için ev hanımı olduğunu, evlilik birliğinde her zaman sıkıntı çıkaran kişinin davacı olduğunu, davacıya karşı ne bir hakareti ne de psikolojik şiddeti söz konusu olduğunu, müvekkilinin atanamamış bir öğretmen olduğu için davacının müvekkilini sürekli küçümsediğini "senin vasfın ne vizyonun ne bu eve ne gibi bir katkın var gibi" beyanlarda bulunduğunu, müvekkilinin 2 kez hamile kalmasına rağmen düşük yaptığı için tarafların müşterek çocuğunun bulunmadığını, müvekkili hamile kaldığı ilk yıllarda davacının erken olduğunu, kendini hazır hissetmediğini söylediğini, müvekkilinin aldığı arabanın anahtarını kargo ile davacıya gönderdiğini, davacının eczanesinde çalışan kadın kalfalarıyla gayri samimi ortamlar kurduğunu, evlilik birliği süresince davacının edinilmiş olduğu tüm malları annesinin adına yaptığını, bu şekilde müvekkilinden mal kaçırdığını, davacının annesinin müşterek konutu terk etsin diye müvekkiline baskı yaptığını, davacı karşı davalı müvekkilinin fikirlerini önemsemediğini, müvekkilinin sürekli aşağılayarak küçük gördüğünü, bu süreç içinde psikolojik olarak müvekkilinin yıprandığını, davalının zaman içerisinde müvekkiline karşı hakaretlerinin küfre dönüştüğünü, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 500.000,00TL maddî 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, 10.000,00 TLtedbir-yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, erkeğin, "bu benim evim, istediğim saatte gelirim, sen karışamazsın" diyerek eşine psikolojik şiddet uyguladığı, birden fazla kere eşine fiziksel şiddet uyguladığı, "vizyonun ne, konumun ne, benim paramla giyiniyorsun, cüzdanı ver, kartı ver" diyerek aşağıladığı, kadının ise, erkeğin annesini ortak konuta kabul etmediği, eşinden dolayı "yaşı benden büyük bu evliliği yapmamam lazımdı" diyerek evlendiğine pişman olduğunu söylediği, kayınvalidesine "orospusun, benim gibisini bulamazsın, başkasıyla yaşıyorsun sen" diyerek hakaret edip aşağıladığı, kök ailesinin yanına gidip uzun süreli kaldığı, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadının maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; evlilikte erkeğin ağır kusurlu olduğunu, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğunu, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; evlilikte kadının ağır kusurlu olduğunu, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamına göre erkeğin, "seni ben besliyorum, ben doyuruyorum", "bu benim evim, istediğin saatte gelirim, sen karışamazsın", " senin, vizyonun ne, benim paramla giyiniyorsun, cüzdanı ver, kartı ver" diyerek aşağıladığı, birden fazla kere fiziksel şiddet uyguladığı, en ufak bir tartışmada evden kovduğu ve kapının önüne koyduğu, kişisel ihtiyaçlarının karşılamadığı, harçlık vermediği, erkeğin annesinin "oğluma huzur vermiyorsun, git evimden" diyerek kadını kovduğu, erkeğin annesinin bu müdahalesine sessiz kaldığı, kadının ise erkeğin annesini ortak konuta kabul etmediği, eşinden dolayı "yaşı benden büyük bu evliliği yapmamam lazımdı" diyerek evlendiğine pişman olduğunu söylediği, kayınvalidesine "orospusun, benim gibisini bulamazsın, başkasıyla yaşıyorsun sen" diyerek hakaret edip aşağıladığı bu sebeplerle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun anlaşıldığı, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarları az olduğundan 7.000,00 TL yoksulluk nafakasına, koşulları oluşmakla kadın yararına 150.000,00 TL maddî tazminat,150.000,00 TL manevî tazminata sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi,nafakaların ve tazminatların miktarları yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi ile aleyhine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar, noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi. 174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm; kadının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

2.Erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'a iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'ye yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.