"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/757 E., 2023/1917 K.
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 22. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/148 E., 2021/62 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı karşı davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Taraflar arasında karşılıklı açılan boşanma davalarında İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmiş, erkeğin davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile erkeğin davasının da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı karşı davacı kadının maddî ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, karar davalı karşı davacı kadın vekili tarafından yukarıda gösterilen sebeplerle temyiz edilmiştir.
2.Dosyanın yapılan incelemesinde; İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sürekli borçlanma ve eve haciz gelmesine sebep olma vakıaları Bölge Adliye Mahkemesince kadın tarafından dayanılan vakıalardan olmadığı gerekçesi ile kusur olmaktan çıkarılmışsa da; davalı karşı davacı kadın vekilinin karşı dava dilekçesinde bu vakıalara açıkça dayandığı, bu nedenle gerçekleşen bu vakıaların davacı karşı davalı erkekten kusur olarak çıkarılmasının hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğin özel dedektif tutarak kadını takibe alması ve bu şekilde çekilen fotoğraflarla dava dışı F. S. İsimli kişi ile samimi görüntülerinin elde edilmesinin şiddet veya hile içermemesi, başka türlü delil elde etme imkanı bulunmaması, bunların boşanma davasında delil olarak kullanılması amacı ile yapılması nedeni ile elde edilen delillerin hukuka uygun olduğu, çekilen fotoğraflardan davalı karşı davacı kadının dava dışı F. S. isimli kişi ile normal arkadaşlık düzeyini aşan samimi görüntülerin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, bu nedenle davalı karşı davacı kadının da kusurlu olduğu kabul edilmişse de; dedektif tutularak kadının bilgisi dışında çekilen fotoğraflar hukuka aykırı delil niteliğinde olup bu fotoğraflar nedeni ile kadına güvensarsıcı davranışın kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. Buna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı karşı davacı kadın kusursuz, davacı karşı davalı erkek ise tam kusurludur. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olup erkeğin boşanma davasının konusu kalmamıştır. Hal böyle olunca erkeğin boşanma davası hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek ve haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekâlet ücreti konusunda karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı karşı davalı erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve kadının tazminat talepleri yönünden BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.