"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2485 E., 2023/2530 K.
KARAR :Başvurunun kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Biga 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/74 E., 2023/99 K.
Taraflar arasındaki torunla kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların oğullarının 22.05.2020'de vefat ettiğini, oğullarının vefatından bu yana torunlarını göremediğini, davalı tarafa torunlarını görmek istediklerinde sonuç alamadıklarını, kişisil ilişki kurulması istenilen çocukların babaanne-dede sevgilerin tatma, bir nebze de olsa vefat eden babalarının yokluğunda babasının ailesiyle vakit geçirme, babalarını daha yakından tanıyabilme, onların sevgisini maddî manevî desteğini alabilme babaanne ve dedenin de bu sevgiyi verme haklarının bulunduğunu, bu sebeple müvekkilleri ile torunları arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; boşanma davaları devam etmekte iken ... hastalığı sebebiyle hayatını kaybettiğini, iddiaların tamamen asılsız olduğunu, müvekkili ..., çocukları yarı yıl tatilinde babalarını görmeleri için İzmir'e gönderdiğinde, eşi ...'nin rahatsızlanması sebebiyle hastaneye kaldırılmasının ardından çocukların davacılar ve halaları ile beraber kaldığını, ...'nin bu süreçte eşinin rahatsızlandığından asla haberdar edilmediğin ve hiçbir şekilde davacılara ve çocuklara ulaşamadığını, çocuklarıyla her gün konuşan bir anne olarak olaydan duyduğu endişe ile davacıların ev numaralarını ısrarla aramasına rağmen telefonlarına asla cevap verilmediğini ve buna keza oğlu ...'nin de cep telefonuna ulaşamadığını, bunun üzerine ... eşi ...'yi aradığında gülerek dalga geçer bir şekilde "...gör bakalım nasıl oluyormuş..." cevabını alarak çocukları annesine göstermek istemediğini anladığını, oysa müvekkilinin çocukların babası ile ya da eşinin ailesi ile görüşmesi konusunda asla kısıtlamadığını, müvekkilinin çocuklarının babalarıyla sürekli iletişim halinde olmasını istediğinden ve sürekli görüşmelerini sağlamaya çalıştığından her tatilde babalarının çocukları alması için arayan taraf olduğunu, eş ...'nin ise halalarının evde olmadığı ve köyde olduğu bahanesini ileri sürerek çocukları almaktan kaçan taraf olduğunu, çocukların ise halanın ve davacıların birlikte olduğu zaman İzmir'e gitmek istemediğini, çocukların davacıları ve halalarını değil babalarını görmek istediklerini ve babalarıyla vakit geçirmek istediklerini defalarca müvekkili ...'ye söylemelerine rağmen müvekkili taraflar arasındaki ilişkiyi zedelememek için çocukların gitmemek yönündeki ısrarlarına rağmen çocukları davacılar ile görüşmek üzere gönderdiklerini, yarıyıl tatilinde baba ...'nin hastanede yattığı dönemde davacılar ile beraber kalan çocukların sürekli olarak davacılar tarafından müvekkil anne ...'ye karşı "...Anneniz o...pu, halk oyunlarına erkeklerle takılmak için gidiyor, babanız anneniz yüzünden kanser oldu..." gibi bir çok asılsız iddia ile kışkırtıldığını, davacılar tarafından ve anneye karşı cephe almaları istenildiğini, yine davacılarla kaldıkları dönemde çocuklar ... ve ...'nin ekte davacı tarafça sunulan fotoğrafları çekilirken, gülmedikleri için sürekli olarak azarlandığını "...neden gülmüyorsunuz?, gülün..." şeklinde baskılar yapıldığını, tüm bu yarıyıl tatili ardından çocuklar Biga'ya evlerine döndüklerinde İzmir' de yaşadıkları baskı ve korku sonrası çocuklarda psikolojik olarak bir takım korku durumları geliştiğinden müvekkili ... çocukların yalnız kalamama sorunuyla karşı karşıya kaldığını, bu durumu araştırdığında baba ...'nin çocuklara "...pandemide anneniz dışarı çıkarsa polisi ararım..." dediğini ve yine çocuklara psikolojik şiddet uyguladığını öğrendiğini, müvekkili hem davacılar hem de babanın yaptığı baskılardan dolayı çocuklarla beraber çok zor zamanlar geçirdiğini, ve sıkıntılı dönemleri atlatmakta çok zorlandığını, müvekkili 2020 Mart ayında karantina sebebiyle okulların kapanmasının ardından eşini arayıp çocukları alabileceğini söylediğini ve eşi ... araba ile gelip Biga'dan çocukları alıp İzmir'e götürdüğünde hala ...' in de İzmir'de olduğunu öğrendiğini, davacılar ... ve ... ve hala ... müvekkilinin oğlu ...'nin sürekli telefonunu alıp mesajlarını kontrol edip ...'yı sürekli korkuttuğunu ve müvekkili, kızı ... ile telefonda konuştuğu esnada ağlayarak "...anne bizi buradan kurtar, seni çok özledim. Uyayamıyorum..." diye feryat ettiği esnada hala ... çocuklara bağırarak "...Sizi babanıza söyleyeceğim. Nasıl böyle konuşursunuz?..." diyerek tehdit ettiğini, çocukların daha da korkmasına sebep olduğunu, davacıların bu olayları daha da abartarak baba ...'ye anlatmasının ardından baba çocuklara "...bir daha böyle konuşursanız sizi annenize götürmem..." diyerek çocukları tehdit ettiğini ve çocukların psikolojilerine daha da zarar verdiğini, müvekkilinin eşi ..., yaşadığı hastalık sürecinden dolayı sağlıklı düşünemediği için bu tarz tehditlerle küçük çocuklarına büyük zarar verdiğini, müvekkili tüm bu olaylar neticesinde eşi ...'ye çocukları getirmesini söylediğini ancak ...'nin çocukları gelip müvekkilinin abisinin alabileceğini yoksa çocukları getiremeyeceğini söylediğini, bu durumun üzerine müvekkilinin çocukları gidip kendisi aldığını, çocukların ağlayarak "...Bir daha asla buraya gelmek istemiyoruz anne..." diye başlayan cümlesinin devamında tüm yaşadıkları korkuları, davacıların sürekli annelerini kötülediğini ve onların hakaret, tehdit, aşağılama ihtiva eden cümlelerine karşı hiçbir şey diyemediklerini anlattığında, müvekkili anne olarak son derece üzüldüğünü ve bir daha çocuklarını davacılar ile görüşmek üzere asla yalnız göndermeyeceğini söylediğini, müvekkilinin çocuklarını aldığında, çocukların babaları ...'nin çocuklara ayakkabı almak için halaları ...'e kredi kartı verdiğini ve halanın da "...artık şifreyi öğrendim kartı abime vermem..." dediğini duyduklarını, nitekim müvekkilinin eşi ...'nin vefat ettiği gece itibariyle ortak çocukların altın hesapları ve maaş hesaplarındaki paraların davacılar tarafından peyderpey çekildiğini, bu hususta müvekkilince Menemen Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2020/5601 numaralı soruşturma dosyası ile şikayette bulunulduğunu, müvekkili ve muris ...'nin ortak çocukları için biriktirmekte olduğu döviz hesabında bulunan altınların 23.05.2020 tarihinde murisin ölüm tarih ve saatine kadar kullanmakta olduğu sonu 44 93 ile biten numaralı Vodafone hatta ait mobil bankacılıktan satışı gerçekleştirildiğini, hesapta bulunan 73.773,60 TL bakiye ise altın satışını takip eden her gün düzenli olarak ATM ve QR kod yardımı ile çekildiğini, bahse konu hesapta mevcutta 9.703,60 TL bakiye kalmış bulunduğunu, Ayrıca ...'ye ait Türkiye Ziraat Bankası A.Ş. Biga Şubesi'nde "12295344-5007" müşteri numaralı maaş hesabında bulunan 8.095,65 TL ise ...'nin vefatının ardından 22.05.2020 tarihinde 4.000,00 TL ve 27.05.2020 tarihinde 4.000,00 TL olmak üzere çekildiğini, müvekkili ve eşinin çocukların geleceği için biriktirdiği paralar içerisinde işbu dosya davacıları da bulunan şüpheliler tarafından söz konusu hesaplardan çekildiğini ve geri ödenmediğini, müvekkiline eşi ...'nin ölüm haberini hala ... "...O...spu, abim öldü, sok g.tüne..." cümlesiyle verdiğini, ne kadar üzücü ve yıkıcıdır ki ; müvekkiline, eşi için son görevi olan, cenaze törenine katılması merhum eşinin ailesi olan davacılar tarafından izin verilmediğini, müvekkilinin eşi ... geçirdiği rahatsızlık sebebiyle psikolojik olarak zayıf olduğu için ailesi tarafından anlatılan her kötü söyleme inandırıldığını ve müvekkilinin bu süreçte yanında olmasına izin vermediğini, müvekkil ...'nin eşinin cenazesine katılmasına izin verilmediği gibi davacılar tarafından "...Cenazeye gelmeyecekler, gelirlerse kan çıkar..." şeklinde tehdit edildiğini, müvekkili bayram tatili olması ve sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen her koşulda cenazeye katılarak çocuklarını götürmek istemesine rağmen tehditlerden dolayı çocuklarını götüremeyip, cenazeye katılamadığını, tüm bunların üzerine ...'nin ölümünden sonra merhumun ailesi müvekkili ...'yi asla aramadıklarını ve sadece mesaj atarak ... ile görüşmek istediklerini, müvekkilinin çocuklar istediği sürece kendisinin gözetimi altında görüşebileceklerini ancak çocukları görüşmek istemezse çocukları asla zorlamayacağını söylediğini, bunun üzerine davacı taraf müvekili ...'nin abisi ...'yı arayarak sert ifadelerle ...'nın telefonu açmasını söylediklerini, davacı tarafların müvekkilini arayarak torunlarını görmek istediklerini hiç bir zaman beyan etmediklerini, müvekkili her zaman çocuklarına babaanne ve dedelerine gitmek isteyip istemediklerini sorduğunu, çocukları istemediği sürece onları asla zorlamayacağını sadece kendi kontrolünde çocuklarını gösterebileceğini her seferinde vurguladığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanun) madde 324 anne ve babanın çocuk ile kişisel ilişki kurmasını "ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir. Olağanüstü hâller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir. Ana ve baba için öngörülen sınırlamalar üçüncü kişiler için kıyas yoluyla uygulanır." şeklinde üçüncü kişilerin çocukla ilişki kurmasını açıkladığını, burada belirtilen maddelerden de çocukla kurulan kişisel ilişki çocuğun bedensel, ruhsal ya da ahlaki gelişimine zarar veriyor ya da tehdit ediyorsa, çocuğun huzurunun, yararının tehlikeye girmesine neden oluyorsa çocukla kişisel ilişki kurulması hakkının ve bu yöndeki talebin reddi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ve eşinin 04.02.2008 tarihinde evlendikleri, evliliklerinden ... ve ... isimli ortak çocuklarının bulunduğu, evlilikleri devam ederken çocukların babası olan ...'nin 22.05.2020 tarihinde vefat ettiği, ... vefat etmeden önce davalı ile aralarında boşanma davalarının bulunduğu, davacıların çocuklar ile aralarında kişisel ilişki tesis edilebilmesi için somut davayı açtıkları, hem davacılar hem davalı ile çocukla hakkında sosyal inceleme raporu aldırıldığı, davalı annenin çocukların bakımlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirdiği, ihtiyaçlarını eksiksiz olarak karşılamaya çalıştığı, herhangi bir ihmal ve istismar durumunun olmadığı, çocukların mevcut yaşam koşullarından memnun oldukları, bununla birlikte davacılar ile görüşmek istemedikleri, davacıların kendilerine kötü davrandıklarını beyan ettikleri, söz konusu beyanlarını ağlayarak ve kaygı düzeyleri yüksek bir şekilde dilek getirdikleri, çocukların her ikisinin de ayrı ayrı öyküler kurmak suretiyle yaşadıklarını dile getirdikleri ve herhangi bir yönlendirme etkisinde kalmadıkları, her ne kadar çocukların görüşlerinin aksine olacak şekilde karar verilmesi mümkün ise de çocukların anlatımlarının tanık beyanları ile de örtüşüyor olması, çocukların ruhsal durumları ve menfaatlerinin davanın taraflarının menfaatlerinden üstün olması, kişisel ilişki tesisinde çocukların üstün yararının en önde gelen kriter olarak değerlendirilmesi, bu aşamada çocuklar ile davacılar arasında şahsi ilişki kurulması ile sağlanacak fayda karşısında çocukların daha önce davacıların yanında yaşadıkları olumsuz durumların etkisinde çıkamamış olmaları, şahsi münasebet tesisinin sürekli gündemde olmasının yaratmış olduğu sağlıksız ortam nedeniyle çocukların zorla şahsi ilişkiye yönlendirilmelerinin ilerde önlenemeyecek ruhsal travmaların oluşmasına sebebiyet verebileceğinin tespit edildiği ve ilerleyen zamanlar mevcut koşulların değişmesi halinde her zaman bu hususta dava açılabileceği, çocukların üstün yararları ve görüşleri dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkının mevcut olduğu, davacıların küçüğün babaannesi ve dedesi olup torunlarını sevme, onunla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakları bulunduğu, anne ile davacılar arasında anlaşmazlık bulunmasının, davacıların torunu ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmemesi gerektiği, babasını kaybetmiş çocuğun bu eksikliğini gidermesi için babaanne ve dedesi ile vakit geçirmesinin onun yararına olacağı, ancak bu kişisel ilişkinin, torunun "aile bağlarını" güçlendirmeye ve geliştirmeye, onların da torun sevgilerini tatmaya elverişli olacak yeterlilikte ve velâyet görevinin kullanılmasında sıkıntıya neden olmayacak şekilde olması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne, 2010 doğumlu ... ve 2013 doğumlu ... ile davacılar arasında her ayın 1 inci hafta sonu Pazar günü saat 10.00 ile saat 17.00 arası, Dini Bayramların 3 üncü günleri saat 10.00 ile saat 17.00 arası kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; somut duruma, üstün yararı bulunan çocukların davacılar ile görüşmek istemediklerine ilişkin ısrarlı beyanlarına, dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporlarına, İlk Derece Mahkemesince yapılan tespitlere ve davanın haksızlığına ilişkin sübut bulan delillere tamamen aykırı verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ortak çocuklar ve davacılar arasında kurulan kişisel ilişkinin ortak çocukların üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanunu'nun 325 inci maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddeleri. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.