Logo

2. Hukuk Dairesi2024/2855 E. 2024/4049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz istemlerinin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2420 E., 2024/287 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı istinaf sınırlaması yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; ortak çocuk doğduğunda erkeğin Tomarza'da fırın açtığını, kadını ve çocuğu Kayseri'de bıraktığını, sonra kadının erkeğin yanına gelip yaşadığını, erkeğin bu süre içinde kadın ve çocukla ilgilenmediğini, sadece uyumak için eve geldiğini, 2020 yılı Mart ayında erkeğin erkeğin cüzdanında ve arabasında prezervatif bulduğunu, tartışma yaşandığını, erkeğin 2019 yılı Mart ayından 2020 yılı Nisan ayına kadar ... isimli bir kadınla ilişkisi olduğunu söylediğini, sonra da kızdırmak için söylediğini belirterek kadının güvenini sarstığını, 2021 yılı içinde kadının fıtık ameliyatı olduğunu ve Kayseri'de üç ay kaldığını ancak erkeğin bu sürede kadın ile ilgilenmediğini, 2021 yılı Nisan ayında kadının tekrar erkeğin yanına döndüğünü, döner dönmez tartışmalar yaşandığını, en son erkeğin ev ve araba satmak için kadından vekâletname istediğini, kadın vekâletnameyi vermeyince erkeğin sinirlenerek "bana güvenmiyorsan bu evlilik burada biter" diyerek 2021 yılı Mayıs ayında kadını ve çocuğu abisinin evine bıraktığını, bu tarihten beri erkeğin kadını ve çocuğu arayıp sormadığını, ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, kadının ailesinin yanında kaldığı bu dönemde erkeğin Sümeyra isimli kadına sosyal medya hesabından "özledim numaranı gönder sesini duyup hasret gidereyim" yazdığını ve kısa süre sonra bu mesajı sildiğini, kadının telefonunda erkeğin erkeğin sosyal medya hesabı açık olduğundan kadının bu mesajı gördüğünü belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına ve velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.500.00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, nafakaların her yıl ÜFE/TÜFE oranında arttırılmasına, 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; taraflar arasındaki son tartışmanın vekâletname verilmesi üzerine olmadığını, tartışmanın kadının kıskançlığından kaynaklandığını, bu tartışma sonrası kadının çocuğu ve eşyalarını alıp evden çıkmasının çok kısa bir süre aldığını, valizlerinin zaten hazır olduğunu, tartışmayı bilerek başlatıp evden ayrılarak boşanma davası açmayı kafasına koyduğunun anlaşıldığını, kadının annesinin yönlendirmesi altında kaldığını, erkeğin ailesinden birini eve istemediğini, evlilik birliği içinde yaşadıklarını annesine anlattığını, aşırı kıskanç olduğunu ve evde sürekli tartışma yarattığını belirterek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına ve velâyetin babaya verilmesine, çocuk yararına yasal faizi ile birlikte aylık 500.00TL tedbir ve iştirak nafakalarına, 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2022, 2021/544 Esas, 2022/823 Karar tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı erkeğin eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, başka bir kadınla sosyal medya üzerinden konuşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davalı-davacı kadının da aşırı kıskanç davrandığı, erkeğin akrabalarının bu nedenle ziyaretleri azalttıkları, kadının erkeğin ailesi ile görüşmesini de istemediği, erkeğin ağır kusurlu kadının ise az kusurlu olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 850,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 650,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili karşı davanın kabulü, kusur, tazminatlar ile kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı, kişisel ilişki yönlerinden, davalı-davacı erkek vekili kusur, hükmedilen tazminatlar, nafakaların miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2022, 2022/2318 E., 2022/2320 K. Karar sayılı kararıyla; davalı-davacı erkeğe kusur olarak yüklenen başka bir kadınla sosyal medya üzerinden konuşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu vakıasından sonra tarafların bir-bir buçuk ay birlikte yaşamaya devam ettiklerinin tanık beyanlarından anlaşıldığı, bu eylemin kadın tarafından affedildiği değerlendirilmekle bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak erkeğin kadını en son kardeşinin evine bıraktıktan sonra arayıp sormadığı tanık beyanları ile sabit olduğundan bu eylemin kusur olarak erkeğe yüklenmesi gerektiği, erkeğin tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı ve soyut olduğu, bu nedenle kadına kusur yüklenemeyeceği, erkeğin kadını kardeşinin evine bırakmak suretiyle birlikte yaşamaktan kaçınması, sonrasında da arayıp sormaması, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmemesi, ihtiyaçlarını karşılamaması nedenleriyle tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, kadının erkeğin davasının kabulüne ilişkin istinafı bulunmadığından karşı davanın kabulü kararına dokunulmadığı gerekçesi ile kadının kusura yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, kadına yüklenen kusurların gerekçeden çıkartılmasına ve erkeğe kadını kardeşinin evine bırakmak suretiyle birlikte yaşamaktan kaçınması, sonrasında da arayıp sormaması kusurunun yüklenmesine, erkeğe yüklenen güven sarsıcı kusurunun çıkartılmasına, erkeğin kusura yönelik sair istinaf taleplerinin esastan reddine, kadının tedbir ve yoksulluk nafakaları ile maddî tazminatın miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü buna ilişkin bentlerin hükümden çıkartılmasına, yerine kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine, erkeğin aleyhe hükmedilen manevî tazminata yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile buna ilişkin bendin hükümden çıkartılmasına, yerine kadının manevî tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine, taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili karşı davanın kabulü, kişisel ilişki, kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı, maddî tazminatın miktarı, manevî tazminatın reddi yönlerinden, davalı-davacı erkek vekili asıl davanın kabulü, kusur, hükmedilen maddî tazminat, nafakaların miktarı, kişisel ilişki yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 21.09.2023 tarihli kararı ile "...İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiştir. Karara karşı davacı-davalı kadın vekili karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı, maddî ve manevî tazminatın miktarı ve kişisel ilişki yönünden, davalı-davacı erkek vekili ise kusur belirlemesi hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen kusurlar kaldırılarak erkek tam kusurlu bulunmuş, kadın vekilinin karşı davanın kabulüne yönelik istinaf talebi bulunmadığından karşı davanın kabulü kararına dokunulmadığı belirtilmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 359 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde bölge adliye mahkemesi kararlarında tarafların ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin gösterileceği, aynı Kanun'un 355 inci maddesinin birinci fıkrasında incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı yapılacağı ve 359 uncu maddesinin ikinci fıkrasında hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, süphe ve tereddüt uyandırmayacak sekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi kararının "İleri Sürülen İstinaf Sebepleri" başlıklı bölümünde davacı-davalı kadın vekilinin kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar ve nafakaların miktarı, kişisel ilişki yönünden istinaf kanun yoluna başvurduğu belirtilerek kadının istinaf talebine yönelik eksik istinaf sınırlaması yapılmış; gerekçede kadının karşı davanın kabulüne yönelik istinaf talebi olmadığından erkeğin karşı davasının kabulüne dokunulmadığı belirtilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere kadın vekili tarafından istinaf dilekçesinde karşı davanın kabulü yönünden de istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmasına karşın, bu yönde istinaf talebi olmadığı değerlendirilerek, hatalı istinaf sınırlaması yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı-karşı davacı erkeğe mahkemece kusur olarak yüklenen "başka bir kadınla sosyal medya üzerinden konuşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu" vakıasından sonra tanık tanıklar ... ve ... beyanlarından anlaşılacağı üzere kadının eşiyle birlikte yaşadıkları Tomarza'ya döndüğü, tarafların yaklaşık bir - bir buçuk ay birlikte yaşadıkları ve evliliğin devam ettiği düşünüldüğünde, erkeğe kusur olarak yüklenen "başka bir kadınla sosyal medya üzerinden konuşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu" eyleminin kadın tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, en son erkeğin kadını kardeşinin evine bırakmak suretiyle birlikte yaşamaktan kaçındığı, sonrasında da arayıp sormadığı tanık beyanlarıyla sabit olduğundan bu eylemler erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, dinlenen davalı-karşı davacı erkeğin tanık beyanlarının duyuma dayalı ve soyut olduğu gibi geçimsizliği ispata elverişli olmadığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşmediği anlaşıldığından kadına yüklenen kusurların gerekçeden çıkarılmasına karar verilmiş, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin kadını kardeşinin evine bırakmak suretiyle birlikte yaşamaktan kaçınması, sonrasında da arayıp sormaması, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmemesi, ihtiyaçlarını karşılamaması nedenleriyle tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı kabul edilerek kusur gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesine, kadın vekilinin erkeğin kabul edilen karşı davasına yönelik istinafı kabul edilerek bu karar kaldırılarak erkeğin davasının reddine, erkeğe kusur olarak yüklenen eylemlerde kadının kişilik haklarına saldırı bulunmadığından kadının şartları oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine, takdir edilen tedbir nafakası miktarının günün ekonomik şartlarına tarafların ekonomik sosyal durumlarına, kadının ihtiyaçlarına göre düşük kaldığı, hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı az olduğu, takdir edilen tazminatın miktarı düşük olduğu gerekçesi ile; davacı-karşılık davalı kadın vekilinin kusur tespiti, erkeğin kabul edilen boşanma davasına, lehine hükmedilen maddî tazminat miktarına ve hükmedilen tedbir-yoksulluk nafaka miktarına , davalı-karşı davacı erkek vekilinin kadın lehine hükmedilen manevî tazminata ve kusurlu vakıa tespitine yönelik istinaf başvurularının kabulüne, tarafların diğer tüm istinaf başvurularının ise reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin "kadını kardeşinin evine bırakmak suretiyle birlikte yaşamaktan kaçınması, sonrasında da arayıp sormaması, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmemesi, ihtiyaçlarını karşılamaması" nedenleriyle tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı şeklinde kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ilgili bentlerin kaldırılmasına, kadın yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000 TL tedbir, aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasının davalı-karşı davacı erkekten alınarak, davacı-karşı davalı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, belirlenen yoksulluk nafakasının nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, 30.000 TL maddî tazminatın davalı-karşı davacı erkekten alınarak, davacı-karşı davalı kadına verilmesine, kadının manevî tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine, davalı- karşı davacı erkek tarafından açılan karşılık boşanma davasının tam kusurlu olması nedeni ile reddine, taraf vekillerinin diğer tüm istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, maddi tazminatın ve yoksulluk ve iştirak nafaka miktarı, manevi tazminatın reddi, istinaf mahkemesi kararını duruşmalı olarak verilmişken lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişki süresi, tazminatlar, nafaka miktarları usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafılarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, maddî tazminat miktarının uygun olup olmadığı, nafakaların miktarlarının ve baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.