"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1926 E., 2023/1538 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/269 E., 2021/1085 K.
Taraflar arasındaki kadının nafakanın arttırımı ve iştirak nafakası; erkeğin ise nafakanın kaldırılması ve boşanma protokolünün uyarlanması
davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda kadının davasının kabulüne, erkeğin davalarının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Asıl davanın kabulü yönünden erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesinde dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen nafakaların bir yıllık miktarı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-davacı erkeğin asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı erkeğin birleşen nafakanın kaldırılması talepli açılan dava yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 60.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-davacı erkeğin birleşen davanın reddine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı erkeğin birleşen protokolün uyarlanması davasında ise; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafın duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili 11.04.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendikleri ve iki çocuklarının olduğu ve Beykoz Aile Mahkemesinin 26.03.2012 tarih 2013/322 esas 2012/277 karar sayılı kararı ile boşandıkları, boşanma protokolünde hükümden dört ay sonra 12.07.2012 tarihinde doğan küçük çocuk ... ile ilgili olarak velâyet ve nafakaya ilişkin her hangi bir düzenleme olmadığı, davalının boşanma protokolünü bildiği ve imzaladığı halde ortak çocuk ... için aylık 5.000,00 TL iştirak nafakası olmak üzere sağlık ve sigorta giderlerini özel kurs ücretlerini ödemediği, alacaklarını takip etmek üzere beş adet icra işlemi başlattığı, tüm bu açıklamalar neticesinde protokol hükümlerinde yer verilen babanın tüm yükümlülükleri annenin yaptığı masraflar davalının ödemede güçlük çıkarması ve hiç ödemede bulunmaması ve diğer sebeplerde göz önüne bulundurularak ortak çocuk ... için aylık 20.000,00 TL iştirak nafakasına, bu nafakanın TÜİK'ce belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, ayrıca davalının nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine getirmemesi sebebiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 334 üncü maddesi hükmü olarak davalının gelecekteki nafaka yükümlülüklerine ilişkin uygun bir güvencenin sağlanmasına, ortak çocuk ... için aylık 20.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, bu nafakanın da TÜİK ce belirlenen ÜFE artış oranında arttırılmasına, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanma kararının kesinleşmesinden ve tarafların fiilen ayrılmalarından sonra davacı-davalı kadının tarafın boşanma protokol hükümlerine harfiyen uyacağını taahhüt etmesine rağmen yükümlülükleri yerine getirmeden kaçındığını, müvekkilinin çocuklarla görüşmesini engellediğini, müvekkilinn protokol hükümleri gereğince ortak çocukların her türlü giderlerini karşıladığını, nafakayı ödediğini, davacı tarafından ortak çocukların nafakasına ilişkin kötü niyetle boşanma kararının kesinleşmesine kadar geçen süreye ilişkin tedbir nafakası ve boşanma kararının kesinleşmesinden sonra talep edilen iştirak nafakasına ilişkin kısımların icraya konulduğunu, yine aynı olaya ilişkin başka bir icra dairesinde takip yapıldığını, akabinde icra emrine ilişkin borcun müvkekili tarafından büyük bir kısmının ödendiğini, ancak aynı ilama ilişkin olarak İstanbul 27 icra müdürlüğünde tekrar bir takip başlatıldığını, aynı ilamla hükmedilen nafakanın dört ayrı icra takibi başlatıldığını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı vekili 27.05.2019 tarihinde İstanbul 6. Aile Mahkemesinin 2019-375 Esasla birleşen davada vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; tarafların Beykoz Aile Mahkemesi'nin 2012/322 Esas sayılı, 2013/277 Karar sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının 02.12.2013 tarihinde kesinleştiğini, tarafların iki ortak çocukları olup büyük çocukları ...'ın velâyeti, çocuğun masrafları ve eğitim çocukla tesis edilecek kişisel ilişki boşanma protokolü çerçevesinde belirlendiğini, protokolün 4. maddesinde ortak çocuk ...'ın her türlü giderleri, eğitim, sağlık, sağlık sigortası, okul özel ders ücretleri, özel kurs , yemek ve okul servis ücretleri, yurt içinde kalacağı eğitime ilişkin kurslar ortak çocuğun yüksek tahsil giderleri üniversite eğitimi sona erene kadar yurt içi ve yurt dışı her türlü eğitim masraflarının baba tarafından karşılanacağına karar verildiğini, ancak davalının boşanma protokolü hükümlerine harfiyen uyacağına taahhüt etmesine rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ortak çocuğun eğitimi hususunda tarafların ortak karar almasına protokolde yer verilmesine rağmen davalının ortak çocuğun eğitimi hakkında müvekkiline bilgi vermediğini, müvekkilinin ortak çocuklar ile görüşmesini kötü niyetle engellemeye çalıştığını belirterek taraflar arasında imzalanan boşanma protokolüne davalı yanın sadık kalmaması, boşanma kararının kesileşmesini takiben ihlal etmeye başlaması ve aralıksız yedi yıl boyunca bu konuda ihlal etme tutumunu sürdürmesi ve bir süre sonra bu durumun müvekkilinin ve ortak çocuğun telafisi imkansız mağduriyetine sebebiyet vermesi sebebiyle ve yapılacak yargılama neticesinde Beykoz Aile Mahkemesi'nin 2012/322 Esas ve 2013/277 Karar sayılı kararı ile onaylanan boşanma protokolünün 4. ve mahkeme kararının 2. maddesinde yer alan ilgili hükümlerinin iptaline, (4-ortak çocuk ... Ekinci'nin her türlü giderleri eğitim, sağlık, sağlık sigortası, okul, özel ders ücretleri, özel kurs, yemek ve okul servis ücretleri, yurt içinde katılacağı eğitime ilişkin kurslar, ortak çocuğun yüksek tahsil giderleri Üniversite eğitimi sona erene kadar yurt içi ve yurt dışı her türlü eğitim masrafları baba ... tarafından karşılanacaktır.) yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
3.Davalı-davacı vekilinin 27.05.2019 tarihinde İstanbul 6. Aile Mahkemesinin 2019-376 esasla birleşen dava da vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanma kararının 02.12.2013 tarihinde kesinleştiğini, tarafların iki ortak çocukları olup büyük çocukları ...'ın velâyeti, iştirak nafakası, çocuğun masrafları ve eğitim çocukla tesis edilecek kişisel ilişki boşanma protokolü çerçevesinde belirlendiğini, protokolün 6. Maddesinde ortak çocuk ... Ekinci için 4 nolu bendde belirtilen sağlık ve eğitim masrafları dışında aylık toplam 5.000,00 TL iştirak nafakasının baba tarafından ödeneceğine karar verildiğini, ancak davalının boşanma protokolü hükümlerine harfiyen uyacağına taahhüt etmesine rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkliinin çocuklar ile görüşmesini kötü niyetle engellemeye çalıştığını, müvekkilinin nafakaları ödemesine rağmen, ortak çocukların masraflarını karşılamasına rağmen mükerrer icra takipleri başlatarak müvekkilinin mükererr ödemeler yapmasına sebebiyet verdiğini belirterek davanın kabulü ile Beykoz Aile Mahkemesi'nin 2012/322 Esas ve 2013/277 Karar sayılı kararı ile onaylanan boşanma protokolünün 6. maddesinde yer alan ve ortak çocuk ... lehine hükmedilen 5.000,00 TL tutarındaki iştirak nafakasının kaldırılmasına, bu taleplerinden vazgeçmiş sayılmamak kayıt ve şartı ile bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde iştirak nafakasının makul bir hadde indirilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada, tarafların Beykoz Aile Mahkemesi 02.12.2013 kesinleşme tarihli 2012/322-277 Esas-Karar sayılı karar ile ortak çocuklardan ... için aylık 5.000,00 TL iştirak nafakası bağlandığı, önceki nafaka taktirinin üzerinden 8 yılı aşkın bir zaman geçtiği, bu süreç içerisinde çocuğun ihtiyacının da doğal olarak arttığı, en azından, ödenmekte olan nafakanın enflasyon nedeniyle değerinin düştüğü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafakanın bağlandığı tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre, ÜFE oranı ve hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle kadının asıl davasının kısmen kabulü ile, Beykoz Aile Mahkemesinin 02.12.2013 kesinleşme tarihli ve 2012/322-277 E.K sayılı kararı ile ortak çocuk ... için bağlanan aylık 5.000,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 10.000,00 TL'ye çıkartılmasına, iş bu nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, ortak çocuk Üstün Ata yararına da aylık 7.500,00 TL iştirak nafakası takdir ve tayinine, iş bu nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, erkeğin birleşen nafakanın kaldırılması davası yönünden davanın reddine ve birleşen protokolün uyarlanması davası yönünden; taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma davasında bir kısım mali yükümlülükler düzenlendiği, kararın kesinleştiği, tarafların boşanma davası öncesinde olduğu gibi çalışmaya devam ettiği, kadın ve erkeğin ekonomik durumunda ise olağanüstü bir değişiklik meydana gelmediği, tarafların iddialarının öngörülemeyen olaylar veya olağanüstü değişiklikler olarak kabul edilemeyeceği değerlendirilerek boşanma protokolünün tarafların talepleri doğrultusunda yeniden uyarlanması talebinin sözleşmeye bağlılık, iyi niyet ve hakkaniyet ilkelerine uygun olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, nafaka miktarları ile karşı tarafın nafaka yükümlülüklerine ilişkin güvencenin sağlanması talebi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, red edilen kendi davaları ile kadının kabul edilen davası yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle nafakanın artırılması-azaltılması davasına ilişkin olarak, artış oranıyla birlikte hesaplanan rakamın makul ve adil bir rakam olmadığını, günün koşullarına aykırı olduğunu, ülkemizde yaşanan ekonomik olgular düşünüldüğünde fahiş ve haksız olduğunu, bu ilam sonucu ortaya çıkan tabloyu ödeme gücü bulunmadığını, kadının hakkını kötüye kullanma amacına ulaştığını, bir de çocukların eğitim ve sağlık bedellerini de karşıladığını, çocukların ... Kolejinde okuduğunu, 2023-2024 eğitim yılı için her bir çocuk için sadece okul bedeli yıllık 350.000,00 TL olacağını, ülkesel ekonomik sıkıntılarında bulunduğunu, protokolün uyarlanması davası yönünden bakıldığında kadının protokol yükümlülüklerinin, bilhassa protokolün 5. maddesindeki eğitim konusundaki ihlallerinin görmezden gelindiğini, babanın çocuğunun okuluyla irtibata geçmesini, okuldan bilgi almasını dahi zorlaştırmakta olduğunu, babanın eğitim hayatında söz sahibi olmasının engellendiğini, yerel mahkeme aşamasında dinlenen samimi tanık beyanları ile, davacının yükümlülüklerini ihlal ettiği hususu sabit olduğunu, mahkemece bu yönden hiçbir değerlendirme yapılmadığını, her iki tarafın da ekonomik ve sosyal durumu hakkında yeterli araştırma yapılmadığını, anne bakımından gelir durumunun yeterince araştırılmadığını, nafaka artışlarının hatalı belirlendiğini beyanla kadının davasının kabulü, ile erkeğin birleşen davalarının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan edimler arasında büyük farklılıklar olması, bu durumun erkek açısından aşırı ifa güçlüğüne neden olması ve davalı tarafça protokol hükümlerinin dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması iddiasıyla anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan bazı hükümlerin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık protokol hükümlerinin davacıyı katlanılmaz duruma düşürüp düşürmediği, dürüstlük kuralı gereği uyarlama gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 2 nci ve 6 ncı maddeleri ve 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.