Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3111 E. 2024/4021 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, bozma ilamına uyularak verilen kararda, tarafların kusur durumlarının tespiti, yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi hususunda usul ve yasaya uygunluk bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bozma kararında belirtilen hususlar dışında kalan ve kesinleşen boşanma hükmüne ilişkin tarafların kusurlarının yeniden değerlendirilemeyeceği ve bozmaya uyularak karşı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hukuka uygun olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin bozmaya uyularak verdiği kararın onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/101 E., 2024/155 K.

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının kusur belirlemesi, yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönlerinden bozulmasına-bozma kapsamı dışında kalan yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; her iki tarafın kusursuz olduğunun tespitine, asıl davada erkek lehine vekâlet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin davalı-davacı kadından tahsiline karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-davacı kadın tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının hakaret, tehdit ve darp eylemleri nedeniyle müvekkilinin evden ayrılmak zorunda kaldığını, ev hanımı olmasına rağmen birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocukların bakımı ile ilgilenmediğini, çocukları da darp ettiğini, en son 02.07.2019 tarihinde yaşanan tartışmada kadının kolu ile erkeğin başına vurduğunu, müvekkilinin karşılık vermeksizin evden ayrılıp darp raporu aldığını belirterek pek kötü ve onur kırıcı davranışlar ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verilerek, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesi, ayrıca 1.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, davacı-davalı erkeğin eşine ve ailesine karşı ilgisiz ve sorumsuz olduğunu, müvekkilini birçok kez darp ettiğini, bu nedenle işitme kaybı yaşadığını, müvekkiline ağır hakaretler ettiğini, kavga çıkardığını, daha sonra ortak evi terk etmek suretiyle birlikte yaşamaktan kaçındığını belirterek, tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilerek, aylık 2.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakası ve müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2021 tarihli, 2019/681 Esas, 2021/404 Karar sayılı kararı ile erkeğin eşine hakaret ettiği, kadına yöneltilen bir kısım isnatların af kapsamında kaldığı ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir, 1.000,00'er TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 45.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine, asıl ve karşı davada yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı-davalı erkek üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2022 tarihli, 2021/1466 Esas, 2022/1744 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen "hakaret" eylemi sabit olmakla birlikte; davacı-davalı erkek tarafından alınan 03.07.2019 tarihli darp raporu ile ortak çocuğun beyanı ve bu olaydan sonra tarafların bir araya gelmedikleri hususu dikkate alındığında, bu eylemin af kapsamında sayılamayacağı, kadının eşine karşı şiddet uyguladığının sabit olduğu, değişen kusur durumuna göre tarafların eşit kusurlu oldukları ve birleşen davanın kabulü yerinde ise de davacı-davalı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesinin doğru olmadığı ve kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin kusur belirlemesi, asıl davanın reddi ve tazminat takdiri yönünden istinaf taleplerinin kabulüne, gerekçenin belirtilen şekilde düzeltilmesine, ilgili bentlerin hükümden çıkarılarak, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı davacı kadının tazminat taleplerinin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili, "kusur belirlemesi, nafaka miktarları ve reddedilen tazminat talepleri", davacı-davalı erkek vekili "kusur belirlemesi, velâyet, yargılama giderleri" yönlerin den temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 01.11.2023 tarihli, 2023/7503 Esas, 2023/5007 Karar sayılı kararı ile davalı-davacı asıl tarafından dosyaya ibraz edilen 08.06.2023 ve 26.09.2023 tarihli dilekçeler içeriğindeki kadının beyanlarının davadan feragat niteliğinde olduğu, bu nedenle kadının erkeğin kusurlu davranışlarını affettiğinin en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği, yine taraflarca sunulan dilekçeler ve ekinde sunulan mesaj içerikleri incelendiğinde davacı-davalı erkeğin de kadına yönelik söz ve davranışlarının kadına yüklenen kusurları af niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olayların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, boşanmaya neden olan olaylarda her iki tarafın da kusursuz olduğu gözetilmeden eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru bulunmadığı, diğer yandan boşanma davalarında vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davanın kabul veya reddedilmesi durumuna göre takdir edildiği, o halde, her iki davada verilen boşanma hükmünün temyiz edilmeyerek kesinleştiği dikkate alınmak suretiyle davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının da kabulüne karar verildiği halde Bölge Adliye Mahkemesince davacı davalı erkek yararına yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine karar verilmesi gerekirken bu konuda hüküm kurulmamasının doğru olmadığı gerekçesiyle kusur belirlemesi yönünden her iki taraf yararına, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden erkek yararına bozulmasına, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların her ikisinin de kusursuz olduğunun tespitine, davacı-davalı erkeğin boşanma davası kabul edildiğinden erkek yararına 8.900.00 TL maktu vekâlet ücreti takdirine, asıl dava yönünden yargılama giderlerinin kadın üzerinde karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini istediğini ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, asıl davanın reddine, karşı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini istediğini ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, karşı davanın feragat nedeniyle reddi gerektiği, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozma ilamının gereğinin yerine getirilip getirilmediği, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.