Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3162 E. 2024/7885 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadının, boşandığı eşi ve eşinin babasına karşı açtığı, ziynet eşyalarının bedeli üzerinden değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkin davada, eşin babasının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve davanın husumet yönünden reddinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Eşin babasına ziynet eşyalarının devredildiği ve eşin malvarlığının alacağı karşılamaya yetip yetmeyeceğinin tespiti yapılmadan, eşin babasına karşı açılan davanın husumet yönünden reddedilmesinin hatalı olduğu ve davanın bekletici mesele yapılması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararı eşin babası yönünden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/472 E., 2024/414 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/5 E., 2023/33 K.

Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; düğünde müvekkiline 40 gram bilezik, 30 gram bilezik, 25 gram Adana burması, 155,64 gram Adana burması 8 adet bilezik olmak üzere toplam 11 adet 250,64 gr bilezik ve 185 adet çeyrek altın takıldığını, diğer davalı ...'in ise düğünde kendisi adına kayıtlı taşınmazı bağışladığını ve takı töreninde anons edildiğini, müvekkil ile davalının bağışlanan evde ikamet ettiklerini, bir yıllık süre sonunda daha geniş bir eve taşınmaz için yeni ev anlaşması yaptıklarını, davalının daire bağışının resmi yapılmadığından dairenin satışını yaptığını ve bedelini bağış olarak yeni alınan eve verdiğini, müvekkilden de tüm altınları alan ...'un bağışlanan evin bedeline ekleyerek alış masraflarını karşıladığını, 10.08.2015 tarihinde davalı ...'un tapuya müracaat ettiğini ve mesken, tapu harç ve döner sermaye masrafları için paranın yetmediğini söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin babasından 12.800,00 TL para istediklerini, müvekkilinin babasının bankadan 12.000,00 TL çektiğini ve üzerine 800,00 TL ekleyerek 12.800,00 TL'yi davalı ...'a verdiğini, daha sonra tapunun davalı eş adına değil davalının babası olan diğer davalı ... adına tescil edildiğini öğrendiğini belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 40 gram bir bilezik, 30 gr bilezik, 25 gr bir Adana burması, 155,64 gr Adana burması 8 adet bilezik olmak üzere 11 adet ve toplam 250,64 gr bilezik ve 185 adet küçük altın bedelinin yasal faizi ile ortak ve müteselsilen davalılardan tahsilini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 1.000,00 TL katılma alacağı ve 1.000,00 TL değer artış payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ortak ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; 38 ... plakalı aracın bedelini müvekkilinin babası tarafından bankadan çekilen nakit ile tamamen müvekkilinin babası tarafından ödendiğini, gerek müvekkilinin gerekse davalı tarafından katkı yapılmadığını, aracın altınlar ile alındığı iddiasının doğru olmadığı gibi altın bedelleri ile araç bedellerinin kıyaslandığında altın bedelinin araç bedelinden yüksek olduğunun anlaşılacağını ileri sürmüştür.

3. Davacı kadın vekili 29.11.2022 tarihli dilekçesinde; 17.10.2022 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazdan kaynaklı ziynet eşyası bedelleri de dahil olmak üzere müvekkilinin değer artış payı alacağının toplam 350.649,35 TL olduğunun tespit edildiği, buna göre eksik harç bedelini tamamladıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 40 gr bir bilezik, 30 gr bilezik, 25 gr 1 adet Adana burması, 155,64 gr Adana burması 8 adet bilezik olmak üzere 11 adet ve toplam 250,64 gr bilezik ve 185 adet küçük altın bedelinin fiili ödeme tarihindeki rayiç

değeri üzerinden yasal faizi ile ortak ve müteselsilen davalılardan tahsilini, mal rejimi tasfiyesi sonucu doğacak taşınmazdan kaynaklı değer artış payı alacağının yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

4. Davacı kadın vekili 06.06.2023 tarihli (1) nolu celsede; ziynet eşyaları yönünden seçimlik hak olarak değer artış payı alacağını seçtiklerini açıklamıştır.

5.Davacı kadın vekili 19.10.2023 tarihli dilekçesinde; 21.09.2023 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin değer artış payı alacağının toplam 648.701,30 TL tespit edildiğini, daha önce 29.11.2022 tarihli ıslah dilekçesinde 350.649,35 TL'ye tamamlanan miktar üzerinden 21.09.2023 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ederek talebi toplam 648.701,30 TL''ye yükseltiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 648.701,30 TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının altınları uzun süre kullandığını, sonrasında altınlar bozdurularak müvekkili ... adına 2015 yılı Mart ayı içerisinde 06 ... plakalı aracın alındığını, yaklaşık bir yıl sonra bu araç satılarak 38 ... plakalı aracın satın aldığını, ancak işbu aracın davacının babası üzerine tescil ettirdiğini, müvekkili ...'in tarafların düğün töreninde gelini olan davacıya ev bağışladığı iddiasının gerçek dışı olup tamamen hayal ürünü olduğunu, tarafların önceden ...'un annesine ait evde ikamet ettiklerini daha sonra burasının satılarak ve üzerinin de davalı Nejdet tarafından tamamlanarak başka bir evin alındığını, yeni alınan evde davacının ziynetlerinin kullanılmadığını ve herhangi bir katkısının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2022 tarih ve 2018/407 Esas, 2022/93 Karar sayılı kararı ile; değer artış payı alacağının kabulü ile, 350.649,35 TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsiline, katılma alacağı talebinin reddine, davalı ... yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, iş bu kararın davacı kadın vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 12.04.2023 tarih ve 2023/728 Esas, 2023/698 Karar sayılı kararı ile, davacıya ziynet eşyaları yönünden seçimlik hakkının hatırlatılması gerektiği, davacının babası tarafından verilen paranın kime verildiğinin belirlenmesi gerektiği, güncel sürüm değerinin belirlenmesi gerektiği belirtilerek tarafların başvurularının kısmen kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, dosyanın açıklanan incelemeler yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın davalı ... adına satın alındığı, taşınmazın edinilmesinde davalı ...'un annesine ait evin satışından elde edilen paranın kullanıldığı, davalı ...'un annesine ait evin davalı ...'a bağışlandığı, davalı ...'un kişisel malı olduğu, taşınmazın edinilmesinde davacı kadının ziynet eşyaları ve davacı kadının babasının verdiği paranın da kullanıldığı, davacı kadının ziynet eşyaları ve babasının verdiği para nedeniyle 648.701,30 TL değer artış payı alacağı bulunduğu, kişisel malların denkleştirmesi sonucunda artık değer bulunmadığı, dava eşler arasında mal rejiminin tasfiyesi olduğundan davalı ... yönünden husumet bulunmadığı, dava belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, 29.11.2022 tarihli dilekçesinin talep belirleme, 19.10.2023 tarihli dilekçesinin ilk ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu gerekçesiyle, değer artış payı alacağının kabulü ile, 648.701,30 TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsiline, katılma alacağı talebinin reddine, davalı ... yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davalı ... yönünden verilen ret kararının hatalı olduğunu, davalıların kötü niyetli olarak işbirliği içinde olduklarını, davanın sadece davalı ... yönünden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; davanın kısmi dava olarak açıldığını, birden fazla ıslah yapılamayacağını, davacıya sadece dava tarihindeki ziynet bedelinin verilebileceğini, talep dışında karar verilemeyeceğini, davacının babasının verdiği iddia edilen paranın taşınmaz için değil, tapu masrafları için kullanıldığı iddia edildiğininden katkı olarak değerlendirilemeyeceği, kaldı ki ziynet eşyalarının araç alımında kullanıldığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından açılan ve ıslah edilen davanın mal rejiminin tasfiyesi ile değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkin olduğu, davacının ziynetler yönünden seçimlik hakkını değer artış payı alacağı olarak belirlediği; davacı kadına ait olan 11 bilezik ile 185 çeyrek altının davalı ... tarafından alınarak son alınan evin davalı ... adına alınmasına karar verdikleri ancak davalı ...’un bu taşınmazı davalı babası ...'in evi satılarak üzerine altın bedeli eklenerek davalı ... adına taşınmazın alınıp tescil edildiği, davacının ziynetleri davalı eş ... adına taşınmazın alınacağı düşüncesi ile eşine verdiği, bu nedenle taşınmaz alımında katkı yaptığını düşünürken davalı ...’un kendi adına değil de babası davalı ... adına taşınmazı alması, daha doğrusu altın bedelini babasına vermesi ile illiyet bağının kesildiği, ziynetler ile yapılan katkıdan sadece davalı ...’un sorumlu tutulmasının diğer davalı ...’in sorumlu tutulmamasının doğru olduğu, davacının daha önce satılan evin kendisine bağışlandığını da ispat edemediği, bağış işleminin tapuda yapılmaması nedeni ile de geçerli kabul edilmesinin de mümkün bulunmadığı; Mahkemenin ıslaha yönelik kabulünde hata olmadığı, davanın niteliği itibarı ile belirsiz alacak davası olduğu gerekçesiyle, başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davalı ... yönünden verilen ret kararının hatalı olduğunu, davalıların hötü niyetli olarak işbirliği içinde olduklarını, davanın sadece davalı ... yönünden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; davanın kısmi dava olarak açıldığını, birden fazla ıslah yapılamayacağını, davacıya sadece dava tarihindeki ziynet bedelinin verilebileceğini, talep dışında karar verilemeyeceğini, davacının babasının verdiği iddia edilen paranın taşınmaz için değil, tapu masrafları için kullanıldığı iddia edildiğininden katkı olarak değerlendirilemeyeceği, kaldı ki ziynet eşyalarının araç alımında kullanıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hukuki nitelendirme, davanın türü, husumet, ispat noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 109 unc maddesi, 165 nci maddesinin birinci fıkrası, 167 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1 inci maddesinin ikinci fıkrası, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 inci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 241 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 285 inci ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde, işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemez ve üçüncü kişi davalı olarak gösterilse dahi bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından sorumlu tutulmaz. Sadece, üçüncü kişi hakkında 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesindeki amaç ve doğrultuda lehine kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi ve tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine 4721 sayılı Kanun'un 241 inci maddesine göre eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir. Başka bir anlatımla, borçlu eşin mal varlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiçbir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişi davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulmayacaktır.

3. Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye süreci, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlanır. Borçlu eşin mal varlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağından, üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulması doğru olmaz. O halde, eşle birlikte eşten kazandırma veya devralan üçüncü kişiye karşı dava açılması durumunda, mahkemece yapılması gereken iş, 6100 sayılı Kanun'un 167 nci maddesi uyarınca üçüncü kişiye (davalı ...'e) karşı açılan dava hakkında “ayırma kararı” verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan mal rejiminin tasfiyesi davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşten tahsil edilebilme durumunun 6100 sayılı Kanun'un 165 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca “bekletici sorun” yapılması olmalıdır.

4. Yukarıda yapılan açıklama ve değerlendirmeler karşısında, davacı kadın vekilinin davalı ... yönünden temyiz itirazlarının incelemesinde; maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime ait olup (6100 sayılı Kanun md. 33) iddianın ileri sürülüş şekline göre davalı ... yönünden dava, 4721 sayılı Kanun'un 241 inci maddesi uyarınca alacak isteğine ilişkindir. O halde, Mahkemece, davalı ... hakkında açılan dava için, yukarıda açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılması gerekirken, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı ... Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ... yönünden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

B. Davalı ... Yönünden

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının davalı ... yönünden BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı ...'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.