"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/250 E., 2024/230 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/605 E., 2022/858 K.
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin ailesini sürekli olarak kötülemeye başlayarak onlarla görüşmek istemediğini, arkadaşlarının bütün çağrılarına rağmen onlarla birlikte olmak istemediğini, şiddete yönelik eğilimlerinin olduğu, sürekli olarak huzursuz, kavga çıkartıp eve ve ev eşyalarına zarar verdiğini, küçük düşürücü davranışları olduğunu, geceleri işyerinde kalmak istediğini ve evi terk ettiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkek eşin anne ve babasının sürekli olarak evliliklerine müdahalede bulunduğunu, evlenmeden önce çalışan kadın olup evlendikten sonra erkeğin çalışmasını istemediğini, kadının çalıştığı işyerine giderek bağırıp çağırdığını, kadını hırpalayıp iş ortamında küçük duruma düşürdüğünü belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, 1.500,00 TL yoksulluk, 1.500,00 TL iştirak nafakasına ve 100.000,00 TL manevî tazminat ile 50.000,00 TL maddî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ev eşyalarına ve eve zarar vermesi, erkeğe yönelik hakaret içeren sözler söylemesi, kendisini odaya kilitleyip bağırması, ailesinin evine gitmesi ve bir daha geri dönmemesi, hamileyken ortak konutu terk edip gitmesinden sonra doğumunu erkeğe ve ailesine haber vermemesi, kadının kız kardeşinin nişanlısının erkeği takip etmesine ve akabinde aralarında arbede yaşanmasına kadının sebep olması nedenleriyle kadının kusurlu olduğu, erkeğin ise evlendikten sonra kadının çalışmasını istememesi, kadının konut konutta kalan eşyalarını teslim etmemesi, kadın evden ayrıldıktan sonra kadını hiç arayıp sormaması, kadını ve ortak çocuğu görmek istememesi, dosya kapsamına sunulan fotoğrafta tarafların ayrı yaşama döneminde erkeğin bir düğün arabasının yanında takım elbiseyle "ikinci baharım" notuyla yaptığı paylaşımın güven sarsıcı nitelikte olması nedenleriyle kusurlu olduğu, tarafların kusurları birlikte değerlendirildiğinde tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edildiği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye artırılarak iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına hükmedilmiş, erkeğin manevî tazminat talebi ile kadının maddî ve manevî tazminat talebi ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı - davalı erkek vekili; birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi yönünden istinaf talebinde bulunulmuştur.
2.Davalı - davacı kadın vekili; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişkinin süresi, ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarı, kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden istinaf talebinde bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen "fiili ayrılık döneminde güven sarsıcı davranışta bulunma" vakıasına ilişkin tanık beyanı soyut olduğu gibi dosyada mevcut fotoğraflar ve mesajlar da değerlendirildiğinde bu vakıanın ispatlanmadığı, yine erkeğe yüklenen "kadının çalışmasını istemediği" vakıasından sonra evlilik birliği devam ettiğinden kadının bu vakıa yönünden erkeği affettiği, en azından yaşanılanları hoşgörü ile karşıladığı, kadına yüklenen ''ev eşyalarına ve eve zarar verme" vakıasına ilişkin tanık beyanının görgüye dayalı olmadığı ve birleşen dava tarihinden önce gerçekleşen "kadının kardeşinin nişanlısının erkeği takip ettiği ve aralarında arbede yaşandığı'' vakıasında kadının herhangi bir müdahalesinin ya da bu yönde bir talebinin bulunup bulunmadığının ispatlanmadığı, bu itibarla taraflara yüklenen bu vakıalar kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağından gerekçeden çıkarılması gerektiği, son olayda kadının annesinin erkeğin babasına yönelik sözlerinin tepki niteliğinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleşen sair kusurlu davranışlar da dikkate alındığında boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşıldığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tedbir ve iştirak nafakasının mahiyeti, ortak çocuğun ihtiyaçları, paranın alım gücü de dikkate alındığında ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı az olduğu gerekçesi ile davacı - davalı erkeğin kusur belirlemesine, davalı - davacı kadının kusur belirlemesine, ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine, ilgili bentlerin kaldırılmasına, ortak çocuk yararına İlk Derece Mahkemesince hükmedilen ve 22.11.2022 tarihinde aylık 1.000,00 TL'ye artırılan tedbir nafakasının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden itibaren geçerli olmak, tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla aylık 1.500,00 TL'ye artırılmasına, nafakanın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasının boşanma hükmünün kesinleştiği tarihi takip eden yıldan itibaren her yıl ÜFE oranında artırılmasına, nafakaların davacı - davalı erkekten alınarak davalı - davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı davacı kadın vekili; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların reddi, kişisel ilişkinin süresi, iştirak nafakası miktarı, yoksulluk nafakası reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin uygun olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 323 üncü maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.