Logo

2. Hukuk Dairesi2024/333 E. 2024/8079 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirleme, boşanma, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin hem birleşen hem de karşı boşanma davası yönünden ayrı ayrı nafaka ve tazminata hükmederek mükerrer hüküm kurması ve İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılan kısımları yerine geçecek şekilde hüküm kurması gerekirken ekleme veya değiştirme şeklinde hüküm kurarak usul ve yasaya aykırı hareket etmesi nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2167 E., 2023/2469 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/874 E., 2023/352 K.

Taraflar arasındaki tedbir nafakası, birleşen ve karşı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tedbir nafakası ve karşı boşanma davasının kabulüne, birleşen boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre bağımsız açılan tedbir nafakası davasında reddedilen tedbir nafakasının miktarı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı- davalı kadın vekilinin bağımsız açılan tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı- davacı erkek vekilinin tüm, davacı- davalı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin, evin ve kadının masraflarını karşılamadığını, kadına fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığını, evlilik birliğinde üzerine düşen yükümlülükleri ve sorumlulukları yerine getirmediğini, evlilik birliğinin kadın açısından çekilmez hale gelmesi nedeniyle kadının ortak çocukları da alarak anne-babasının evine sığındığını, tarafların yaklaşık üç buçuk yıldır ayrı yaşadıklarını, erkeğin arayıp sormadığını, ortak çocukların dört buçuk yaşında olduklarını, eğitim yaşında olmalarına rağmen maddî sıkıntılardan dolayı çocuklarını okula gönderemediğini, kadının ve çocukların ihtiyaçlarının kadının anne-babası tarafından karşılandığını, kadının hiçbir geliri bulunmadığını, erkeğin belediyede şoför olarak çalıştığını, gelirinin iyi olduğunu belirterek ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- davalı kadın vekili birleşen Afyonkarahisar 1. Aile Mahkemesinin 2020/193 Esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; tarafların 3,5 yıldan beri ayrı yaşadıklarını, erkeğin, kadına hakaret ve küfür içeren sözler sarf ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, tüp bebek ile çocuk sahibi olmaları nedeniyle ''Siktir git, seni burda istemiyorum, yıllardır bana çocuk veremedin, urlu köpek, kanserli, dertli köpek, senden bana kadın olmaz, benden sana koca olmaz, seni kadın olarak görmüyorum, seni alacağıma eski nişanlımı alsaydım'' gibi onur ve gurur zedeleyici sözler söylediğini, tüp bebek tedavisi süresince ve hamilelik döneminde kadına maddî ve manevî anlamda destekte bulunmadığını, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, geceleri eve gelmediğini, başka kadınlarla geçirdiğini, kendisine sorulduğunda bu durumu inkar etmediğini, tarafların erkeğin ailesi ile aynı binada ikamet ettiklerini, ayrılığa sebep olan son olayda erkeğin ailesinin kadına hakaret ettiğini, ağır sözler söylediğini, yeğeni Ahmet A.'nın da kadına hakaret ettiğini, elindeki sopayla kadının evinin camlarını kırdığını, bu olayın üzerine eşini aradığını, erkeğin alaya aldığını, ne eşiyle ne çocuklarıyla ilgilenmediğini, defalarca aramasına rağmen eve gelmediğini, kadının Jandarmayı arayıp şikayette bulunduğunu, bunun üzerine erkeğin ailesinin, kadının babasına haber yollayıp kızını götürmesini söylediklerini, erkeğin, kadını sürekli evden kovduğunu, evin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli kavgalar çıkarttığını ve evlilik sürecinde sürekli küs olarak annesinin evine gittiğini, taraflar barıştıktan sonra kadının tekrar olay çıkarttığını, babasının evine bırakıp gittiğini, taraflar fiilen ayrılmadan son üç ay kadar öncesinde kadının iki ay müvekkilini eve almadığını, kapıyı kilitlediğini, bunun üzerine müvekkilinin köy odasında kalmak zorunda kaldığını, erkeğe yönelik işe giderken "Gidişin olsun, dönüşün olmasın, etini cımbızla asfalttan toplasınlar, Allah belanı versin" şeklinde beddualar ettiğini, ayrıca "Ağzına sıçtığım, orospu çocuğu, goz köpek, dölsüz köpek (çocukların tüp bebek yöntemi ile olması sebebi ile), senden baba olmaz, senin gibi baba sokakta bir sürü, ben kocasız kalmam çocuklara da bir baba bulurum" şeklinde ağır sözlerle hakaret ettiğini, saygısız davranışlarda bulunduğunu belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, fiili ayrılığın başlangıcında kadının herhangi bir kusurunun olmadığı, kadının erkek tarafından ortak haneden kovulması neticesinde evden ayrılmak zorunda kaldığı gerekçesiyle asıl tedbir nafakası davasının kabulüne, kadın ve çocuklar için ayrı ayrı aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, evlilik birliği içinde kadının, erkeğe yönelik küfür, hakaret, onur kırıcı beyanlarda bulunduğu, erkeğin aile bireylerine karşı da küfür, hakaret, onur kırıcı beyanlarda bulunduğu, kadın dava dilekçesinde erkeğe yönelik iddialarda bulunmuş ise de; davacı kadının tanığı ...'nin "... tarafların barışmaya yönelik ...'e gitmeleri ...'in isteği üzerinedir.Tüm aracılar ...'in isteği üzerine ...'in yanına gitmiştir.Hatta bana da telefonda evliliğinin yok yere bittiğini, eşini sevdiğini beyan etmiştir.Hatta aracılardan biri benim annemdir.Bahsettiğim şekildeki aracıların ... tarafından ...'e gönderilmesi bu tarihten itibaren altı ay öncesine kadar rastlamaktadır..." şeklindeki beyanlarıyla boşanma davası açılmasından önce ve hatta yargılama sürerken eşiyle barışma girişimlerinde bulunduğu, bu amaçla aracılar gönderdiği, eşini sevdiğini beyan ettiği, tanık ...'ın da benzer beyanda bulunduğu, davacı kadının boşanma davası sürerken dahi bu yöndeki eylemlerinin ve söylemlerinin boşanma konusu olayların affedildiği, en azından hoş görü ile karşılandığı anlamına geldiğini, bu nedenle iddia konusu olaylar nedeniyle erkeğe bir kusur yüklenmediği, gerçekleşen bu olaylar nedeniyle kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının birleşen boşanma davasının reddine, erkeğin karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, erkeğin şartları oluşmayan maddi tazminat talebinin reddine, erkek lehine 20.000,00 TL manevî tazminata, asıl davada verilen tedbir nafakaları ile ve yargılama safhasında takdir edilen tedbir nafakaları ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile birleşen davada dava tarihi olan 20.03.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydı ile kadın ve çocuklar için ayrı ayrı aylık 650,00 TL tedbir nafakasına ve çocuklar için aynı miktarda iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın (tedbir nafakası) kısmen reddi, kusur belirlemesi, karşı davada kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmamış olması, karşı davanın kabulü, erkek lehine manevi tazminata hükmedilmesi, birleşen davanın reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulü, velâyet, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı, erkeğin maddî tazminat talebinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 2016 yılından bu yana fiilen ayrı yaşadıkları, Mahkemece kadına yüklenen kusurların sabit olduğu, kadının ispatlanan başkaca kusurunun bulunmadığı, kadının boşanma davası açılmadan önce ve yargılamanın devamı sırasında eşine aracılar göndermesi nedeniyle erkeğin kusurlu davranışlarını affettiğinin kabul edilemeyeceği, sonrasında tarafların bir araya gelmemeleri ve evlilik birliğinin devam etmemesi nedeniyle kadının bu davranışının barışma müzakeresi niteliğinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre erkeğin, kadının tüp bebek tedavisi sırasında maddî-manevî olarak kadına destekte bulunmadığı, fiili ayrılık süresince kadını aramadığı ve kadının ve ortak çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadına şiddet uyguladığı, HTS kayıtlarına göre abone sahibi kadın olan GSM numaraları ile olağanın dışında arama ve mesajlaşma kaydı bulunmakla kadına karşı güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu yönleriyle kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının az, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olmasına göre kadının boşanma talebine ilişkin birleşen davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu görülmekle kadın vekilinin birleşen boşanma davasının reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile; kadının birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, kadın lehine hükmedilen aylık 650,00 TL tedbir nafakasının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL'ye çıkarılarak karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, ortak çocuklar lehine hükmedilen ayrı ayrı aylık 650,00 TL tedbir nafakasının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ayrı ayrı aylık 750,00 TL'ye çıkarılarak karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, birleşen davada erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, sosyal inceleme raporu, ikiz olan ortak kız çocuklarının yaşları itibarıyla henüz anne bakım ve şefkatine muhtaç durumda olması ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, çocukların üstün menfaatini tespit eden sosyal inceleme raporuna uygun biçimde verilen velayet kararında bir isabetsizlik olmadığına, erkek tarafından açılan karşı davada kadın vekilinin süresinde sunduğu karşı davaya cevap dilekçesi ile öncelikle karşı davanın reddine, aksi halde ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ettiği, Mahkemece karşı davada kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmadığı anlaşıldığından kadın vekilinin karşı davada kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmamış olmasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile; Dairece kadının birleşen boşanma davası yönünden kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında kurulan hüküm ile tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla, karşı davada kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, asıl tedbir nafakası davasında erkeğin davanın kabul edilen kısmını, kadının davanın reddedilen kısmını istinafa getirdiği, kadın ve ortak çocuklar için kabul edilen ayrı ayrı aylık 650,00 TL nafakanın bir yıllık tutarının 7.800,00 TL'ye, kadın için reddedilen aylık 350,00 TL nafakanın bir yıllık tutarının 4.200,00 TL'ye, ortak çocukların her biri için reddedilen ayrı ayrı aylık 100,00 TL nafakanın bir yıllık tutarının 1.200,00 TL'ye tekabül ettiği, 2023 yılı itibarıyla miktar veya değeri 17.830,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu, kadının asıl (tedbir nafakası) davasına ilişkin kararın kesin mahiyette olması ve istinafı kabil olmaması nedeniyle kadın vekilinin tedbir nafakası davasının kısmen reddine, erkek vekilinin tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davada tedbir nafakalarının miktarı, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; karşılıklı boşanma davasında kusur belirlemesi, boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi,175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümde boşanmanın fer'îsi niteliğindeki talepler yönünden birleşen ve karşı boşanma davasında ayrı ayrı mükerrer hüküm kurulduğu görülmüştür. Evlilik birliği sona erinceye kadar, herhangi bir sebeple açılmış boşanma davalarında taraflara yüklenmiş tüm kusurlar, birlikte değerlendirilip, tarafların kusur oranlarının bir kez belirlenmesi ve belirlenen bu orana göre tazminatlar ile nafakalar konusunda her bir taraf yönünden bir kez hüküm kurulması gerekir. Boşanmanın fer'îleri hakkında her bir dava için ayrı hüküm kurmak, Türk Medeni Kanunu' ndaki düzenlemelere (TMK m.4,174/1-2, 175) aykırı düşer. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, nafaka ve tazminat talepleri konusunda, bir kez hüküm kurulması gerekirken, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı birleşen ve karşı boşanma davalarında nafaka ve tazminat talepleri hakkında iki ayrı hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların bir kısım istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hüküm fıkralarının kaldırılarak, bu bentler yerine geçmek üzere birleşen davada boşanma hükmü kurulması, yine tarafların boşanmanın fer'îsi niteliğindeki talepleri hakkında da her iki boşanma davası açısından İlk Derece Mahkemesindeki bentlerin yerine geçmek veya bentler eklenmek suretiyle karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesinin kararıyla, İlk Derece Mahkemesi kararının, kararda belirtilen yönlerden ortadan kalkmış olduğu da dikkate alınarak; bu hususlar hakkında eda hükmü oluşturacak ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken "Söz konusu hüküm fıkralarının İlk Derece Mahkemesi kararına eklenmesine veya İlk Derece Mahkemesi kararındaki bentler yerine geçmek üzere" şeklinde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (HMK md.353/1-b-2)

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı- davalı kadın vekilinin asıl davada tedbir nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Tarafların birleşen ve karşı boşanma davaları ve fer'ileri yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (1) ve (2) numaralı paragraflarda belirtilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.10.2024 tarihinde karar verildi.