Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3358 E. 2025/2449 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, davalı erkeğin babasına gönderdiği paranın "eklenecek değer" olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin, eşler arasında anlaşmazlıkların başlamasından sonra babasına önemli miktarda para gönderdiği, bu paraların iş ilişkisinden kaynaklandığını ispatlayamadığı ve eşler arasında problem yokken de babasına para göndermediği gözetilerek, gönderilen paranın TMK md. 229 kapsamında “eklenecek değer” olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/210 E., 2023/262 K.

DAVA TÜRÜ : Değer Artış Payı ve Katılma Alacağı

Taraflar arasındaki davanın bozma sonrası yapılan muhakemesi sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın vekili tarafından sadece asıl davadaki tasfiye konusu banka hesabı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) md. 229) ve denkleştirmeden (TMK md. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK md. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK md. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK md. 236/1). Katılma alacağı, kanundan kaynaklanan bir hak olup bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

2. Kural olarak, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (TMK md. 235/1). Ancak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" de göz önünde bulundurulur. TMK'nin 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.

3. Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından TMK 229. maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı-davalı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı-davacı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır.

4. Somut olayda, taraflar 20.06.2010 tarihinde evlenmiş, 03.07.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 01.10.2015 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun md.10, TMK md. 202/1).

5. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece tasfiye konusu banka hesaplarından davalı-davacı erkeğin babasına evlilik birliği içinde düzenli ve sürekli para aktarımı olmadığı, havale tutarlarının küçük miktarlı olduğu, taraflar arasında anlaşmazlık yaşanmadığı dönemde de para gönderildiği, bu haliyle davalı-davacı erkeğin katılma alacağını azaltma kastı olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, tarafların anlaşmazlık yaşayarak 2012 yılı Haziran ayında ayrı yaşamaya başladıkları, 2012 yılı Eylül ayında bir araya geldikleri, 2013 yılı Haziran ayında yeniden anlaşmazlık yaşayarak ayrı yaşamaya başladıkları ve 2013 yılı Temmuz ayında boşanma davasının açıldığı, davalı-davacı erkeğin babasına 02.08.2012 tarihinde 20.000,00 TL, 03.08.2012 tarihinde 9.515,00 TL, 07.08.2012 tarihinde 1.620,00 TL, 13.08.2012 tarihinde 2.500,00 TL, 14.08.2012 tarihinde 640,00 TL, 17.08.2012 tarihinde 1.900,00 TL, 27.08.2012 tarihinde 500,00 TL, 31.12.2012 tarihinde 11.000,00 TL, 20.06.2012 tarihinde 4.850,00 TL, 21.06.2012 tarihinde 800,00 TL, 21.06.2012 tarihinde 520,00 TL olmak üzere toplam 53.845,00 TL gönderdiği, davalı-davacı erkeğin gönderilen paraların iş ilişki içinde gönderildiğini de mevcut delil itibariyle ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.

6. O halde, öncelikle, sırf paranın ve malın değerinin düşük olması eklenecek değer olup olmadığını etkilemez, kaldı ki davalı-davacı erkek tarafından taraflar arasında geçimsizlik olduğu dönemde gönderilen toplam para miktarının paranın gönderildiği 2012 yılındaki satın alma gücü gözetildiğinde azımsanamayacak miktarda olduğu, davalı-davacı erkeğin gönderilen paraların iş ilişki nedeniyle gönderildiğini ispatlayamadığı ve son olarak davalı-davacı erkeğin babasında taraflar arasında anlaşmazlık olmadan önce para da göndermediği gözetildiğinde, Mahkemece, davalı-davacı erkeğin babasına banka hesabından gönderilen paraların eklenecek değer olduğu kabul edilerek tasfiyede dikkate alınması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.