"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/471 E., 2022/1397 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/192 E., 2021/535 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne ziynet alacağının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre kadının ziynet alacağı davasının reddedilen ve temyize konu edilen miktarı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.094,06 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı- davalı kadının ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Taraf vekillerinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle;erkeğin sert, sevgisiz ve uzlaşmaz olduğunu, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını,sebepsiz uzun süre konuşmadığını, maddî ve manevî anlamda herhangi bir destekte bulunmadığını, çocuklara karşı da ilgisiz ve sorumsuz davrandığını, ortak çocukların ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, destek olunmadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 2000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ev ve ziynetlerinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;kadının sorumsuz olduğu, küfür ve hakaretlerde bulunduğu, aşağıladığı, karar alırken eşini dahil etmediği, erkeğin ailesine de saygısız davrandığı hakaret ettiği, öfkeli ve saldırgan tavırları olduğu, fiziksel şiddet uyguladığı, çocuklar ile babanın duygusal bir ilişki kurmalarını istemediğini, çocuklara şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına 1000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarına, 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin sabah erkenden evden çıkarak okula ve/veya kırtasiyeye gittiği, akşam çok geç vakitlerde eve geldiği, eşi ve ortak çocuklarla ortak bir paylaşımda bulunmadığı, yemeğini çoğunlukla ayrı yediği, ayrı odada vakit geçirip orada uyuduğu, ailesi ile birlikte vakit geçirme noktasında ihmalkar davrandığı, eşine ve ortak çocuklara küsüp onlarla konuşmadığı, iletişim kurmaktan imtina ettiği, bir eş ve baba olarak eşine ve çocuklarına karşı göstermesi gereken ilgi ve sevgiyi yeterince göstermediği, erkeğin bu tutumunun eşler arasındaki duygu ve fikir birliğinin zayıflamasına ve dahi ortadan kalkmasına neden olduğu, ortak çocuklar ile olan ilişkilerinin de bu nedenle ciddi şekilde bozularak tahrip olduğu, erkeğin, çalışma hayatını ailesine öncelediği, birlik görevlerinin ifası ve aile bütünlüğünün sağlanması noktasında yeterli sorumluluğu almadığı, dönem dönem sorumsuzca davranışlarının bulunduğu hususları, kadının aile bireyleri ile diyaloğunun bulunmadığı, onlara mesafeli ve soğuk davrandığı, kadının da evliliğin başından beri erkeğin aile bireylerine karşı hep soğuk ve mesafeli davrandığı, evine gelmelerini istemediği, onları evine kabul etmediği, bunu da davranış ve söylemleri ile belli ettiği, ortak çocukların da erkeğin kök ailesi ile görüşmesini istemediği, mevcut durumda ortak çocukların erkeğin kök aile bireylerinin ekseriyetini ya tanımadıkları ya da uzun yıllardır görmedikleri, tarafların fiili ayrılığına neden olan ve 2020 yılı Ramazan bayramında yaşanan olayda kadının ortak çocuklar ile birlikte yazlığa gittiği, erkeğin de bayram ziyareti amacıyla köye ailesinin yanına gittiği, kadının evden bir kısım ihtiyaçlarını almak için yazlıktan ortak konuta geldiğinde erkeğin evde olmadığını fark edip erkeği telefonla aradığı, erkeğin ilk başta telefona cevap vermediği, bunun üzerine kadının çilingir çağırtarak kapının kilidini değiştirdiği, sonrasında erkeğin köyden eve geldiği, ancak kadının erkeği eve almadığı, erkeğin tüm ısrarlarına rağmen kapıyı açmayıp gitmesini istediği, taraflar arasında tanık .... yanında yapılan telefon görüşmesinde kadının erkeğe "köpek, soysuz, sen benim kalitemi düşürmüşsün, yakamdan düş" şeklinde sözler söyleyerek hakaret ettiği, erkeğin telefon görüşmesinden sonra da eve giderek kadından kendisini eve almasını istediği, ancak kadının erkeği eve almadığı, bu olaydan sonra tarafların fiilen ayrı yaşamaya başladıkları, erkeği ortak konuta almayan ve erkeğe hakaret eden kadın bu davranışları yönüyle kusurlu olduğu, kadının, erkeğin köye gitmesi nedeniyle Covid-19 hastalığından çekindiği için erkeği eve almadığı yönündeki savunmasının makul bir savunma olmadığı, zira erkeğin bu hastalıkla ilgili teşhisli veya temaslı olduğuna ilişkin bir belirlemenin bulunmadığı, kadının birlik yükümlülüklerine aykırı şekilde davranarak erkeği eve almamasının haklı bir sebebe ve gerekçeye dayanmadığı kadının, erkeğe karşı "al, yap, öde" şeklinde emrivaki konuştuğunun tespit edildiği, tespite göre de kadının, erkeğe karşı kullandığı dilin ve konuşma biçiminin eşler arasında bulunması gereken sevgi ve saygı bağını zedeler nitelikte olmakla kusurlu davranış mahiyetinde olduğu kadının baskın ve otoriter bir karakter yapısına sahip olduğu, erkeğe dönük yaklaşımının da bu eksende şekillendiği, bu durumun tabii sonucu olan çatışma ve anlaşmazlığın, evliliğin geneline sirayet ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile boşanma davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına,çocuklar yararına 16.12.2020 tarihli ara karar ile takdir edilen aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının hükümle birlikte ... için aylık 850,00 TL, ... için 750,00 TL olarak devamına, karar kesinleştikten sonra aynı miktarlarda iştirak nafakası olarak davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi talebinin reddine, tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur nispetleri ile gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının ziynetlerin iadesi davasının kısmen kabulü ile;10 adet 22 ayar 20'şer gr ağırlığında bilezik (71.800,00 TL), 1 adet 22 ayar 70 gr ağırlığında hint takı seti (25.130,00 TL), 4 adet tam altın (10.364,00 TL), 15 adet yarım altın (19.237,50 TL), 25 adet çeyrek altın (16.052,50 TL) den ibaret ziynet eşyasının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde parasal karşılığı olan 142.584,00 TL'nin (500,00 TLsının dava tarihinden (08.07.2020), 142.084,00TL sının ıslah tarihi olan 26.10.2021tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kadının ev eşyası talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, kadının "Şahsi Eşyaların Zayi Edilmesinden" kaynaklı tazminat talebi yönünden; davanın feragat nedeniyle reddine, karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile karşı davanın kabul kararına, nafakaların miktarına, ziynetlerin kısmen reddine, ev eşyası davasında hükmedilen vekâlet ücretine yönelik istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
2.Karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile asıl davanın kabul kararına, yoksulluk ve tedbir nafakasına, maddî ve manevî tazminatların reddine, şahsi eşyalara dair davadan vazgeçtiği halde feragat olarak kabulüne, ziynetlerin kabulüne, velâyete yönelik istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğin aile bireylerine karşı hep soğuk ve mesafeli davrandığı, evine gelmelerini istemediği, onları evine kabul etmediği, bunu da davranış ve söylemleri ile belli ettiği, ortak çocukların da erkeğin kök ailesi ile görüşmesini istemediği, mevcut durumda ortak çocukların erkeğin kök aile bireylerinin ekseriyetini ya tanımadıkları ya da uzun yıllardır görmedikleri, davacı- karşı davalı kadının çilingir çağırtarak kapının kilidini değiştirdiği, sonrasında erkeğin köyden eve geldiği, ancak kadının erkeği eve almadığı, erkeğin tüm ısrarlarına rağmen kapıyı açmayıp gitmesini istediği, taraflar arasında tanık ...'un yanında yapılan telefon görüşmesinde davacı- karşı davalı kadının erkeğe "köpek, soysuz, sen benim kalitemi düşürmüşsün, yakamdan düş" şeklinde sözler söyleyerek erkeğe karşı küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu, davalı- karşı davacı erkeğe karşı "al, yap, öde" şeklinde emrivaki konuşarak sevgi ve şefkatle davranmadığı, ortak çocukların baba ile ilişkilerini olumsuz etkileyecek şekilde çocukları yönlendirdiği ve babanın çocuklarla görüşmesinde özveri göstermediği, erkeğin de "eve geç gelerek eşiyle ilgilenmediği, ailesi ile birlikte vakit geçirmeyerek ihmalkar davrandığı, eşine ve ortak çocuklara küsüp onlarla konuşmadığı, kadının ailesine mesafeli davrandığı, meydana gelen olaylarda ve ayrılmalarında kadının ağır kusurlu olduğu, tarafların ortak çocuğu ... isimli 15 yaşından küçük çocuğun(ifade sırasında 11 yaşlarında olduğu halde duruşma zabtında 1982 doğumlu olduğunun belirtildiği) dinlenirken tanıklıktan çekinme hakkı ile yükümlülükleri hatırlatılmışsa da, tanıklık yapacak ise yaşı nedeniyle yeminsiz olarak dinlenmesi gerekirken pedagog ya da psikolog uzman olmadan yemin tahtında dinlenmesinin ve kesin hüküm etkisi olabilecek şekilde erkeğin kırtasiye dükkanının sahibi olduğunun kabul edilmesi doğru olmadığı, ortak çocuk ...'ın annesi tarafından yönlendirildiğinin uzman raporu ve tanık beyanlarınca sabit olduğu ve "kırtasiyenin devrinin muvazaalı olduğu" hususunda ayrıca açılmış bir hukuk davası olmadığı ve iş bu davanın konusu olmadığı, ve mahkemenin bu konuda görevinin de bulunmadığı halde; ortak çocuğun beyanının ve diğer beyan ve belgelerin hükme esas alınarak kırtasiyenin devrinin muvazaalı olduğunun Aile Mahkemesince gerekçeli karar içeriğinde belirlenmesinin doğru olmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesi doğru olmasına rağmen nafaka miktarları az olduğu, kadının nafaka miktarına yönelen istinaf talebinin kabulüne, kadının diğer istinaf taleplerinin reddine, erkeğin kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminata yönelen istinaf talebinin kabulüne diğer tüm istinaf taleplerinin reddine, ilgili bentlerin kaldırılmasına, ortak çocuklar ... ve ... yararına 16.12.2020 tarihli ara karar ile takdir edilen aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının, tahsilde tekerrüre neden olmaksızın hüküm tarihi itibariyle ... için aylık 1250,00 TL, ... için 1250,00 TL olarak devamına, karar kesinleştikten sonra aynı miktarlarda iştirak nafakası olarak davalı-karşı davacıdan (baba) alınarak davacı-karşı davalıya(anne) verilmesine, erkek yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın, davacı- karşı davalı kadından alınarak davalı- davacı erkeğe verilmesine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, tarafların yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, tazminatlar, tedbir ve iştirak nafakasının miktarı,ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı ev eşyası yönünden vekâlet ücreti, konutun tahsis talebinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili; tazminatların miktarı, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı ile yoksulluk nafakasının reddi, ziynet alacağı davasının kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, nafaka miktarlarının ve velâyetin anneye verilmesinin uygun olup olmadığı, kadının ziynet davasının kabul edilen kısmının ispatlanıp ispatlanmadığı ve velâyetin anneye verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 220 nci, 222 nci, 226 ncı, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı- davalı kadının ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.