"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1755 E., 2024/7 K.
KARAR : Bozma ilamına uyularak hüküm kurma
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki taraf vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 16.09.2021 tarihli ve 2021/4629 Esas, 2021/6098 Karar sayılı kararı ile bozulmuş, bozma üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilâmına direnilmiş ve bu kararın da taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.09.2023 tarihli ve 2022/2-535 Esas 2023/831 Karar sayılı ilâmı ile direnme kararının Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerden bozulmasına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 22.01.2004 tarihinde evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, her iki tarafın da ikinci evlilikleri olduğunu ve önceki evliliklerinden olma çocuklarının bulunduğunu, müvekkilinin emekli banka müdürü davalı kadının ise gündelik temizlik işçisi olduğunu, evlilik öncesinde davalının davacının evinin temizliği ve hizmeti ile ilgilendiğini, tarafların bu şekilde tanıştıklarını ve evlendikleri sırada erkeğin 77 kadının ise 51 yaşında olduğunu, evlendikten sonra eşler arasında gerek yaş gerekse soysal-ekonomik durum farkı nedeniyle geçimsizlik yaşanmaya başladığını, davalının birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşinin hastalığında ve ameliyatında davacı ile ilgilenmediğini, eşine psikolojik şiddet uyguladığını, kötü davrandığını, müvekkilinin bakımını çocuklarının yerine getirdiğini, davacıdan sürekli maddî beklenti içerisinde olduğunu, davalının kusurlu davranışları nedeni ile son yıllarda evlilik birliğinin çekilmez hâl aldığını ileri sürerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili yararına 10.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tüm iddiaları inkârla, taraflar arasındaki yaş farkından kaynaklanan hiçbir sorun bulunmadığını, eşlerin davacının yeğeni tarafından evlendirilmek maksadı ile tanıştırıldıklarını, müvekkilinin evlilik birliğinden kaynaklanan tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, eşi ile ilgilendiğini, her zaman eşinin yanında olduğunu, davacının rahatsızlandığında davalı tarafından Kocaali Devlet Hastanesine yatırıldığını, hastanedeki tedavinin bitiminden sonra davacının oğlu tarafından müvekkilinden habersiz şekilde İstanbul'a götürüldüğünü, bundan sonra davacının durumu hakkında davalı kadına bilgi verilmediğini, tarafların evliliğini zaten hiçbir şekilde kabul etmeyen davacı yanın çocukları tarafından eşler arasındaki iletişimin bu şekilde kopartılmaya çalışıldığını, buna rağmen müvekkilinin İstanbul’da özel bir hastanede yatmakta olan eşini görmeye gittiğini, ancak davacının çocukları tarafından hastaneden gönderildiğini, bundan sonraki süreçte davacının hayatındaki gelişmelerden davalının haberdar edilmediğini, kadın eşin evliliğin bu hâle gelmesinde kusurunun bulunmadığını, tüm sorumluluğun davacının çocuklarından kaynaklandığını, davacının ise yapılan müdahalelere sessiz kaldığını belirterek davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davalı kadın yararına 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî tazminat ödenmesine karar verilmesini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31.10.2019 tarihli ve 2018/766 Esas, 2019/741 Karar sayılı kararı ile; her ne kadar davacı tarafça evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiası ile boşanma talep edilmiş ise de toplanan delillere göre tarafların aralarındaki yaş ve kültür farkına rağmen evlendikleri, davalı kadının evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirdiği, davacıya baktığı, ev işlerini yaptığı, erkek eşin rahatsızlanması üzerine çocuklarının davacıyı yanlarına aldıkları, davalının istemesine rağmen eşinin bakım ve tedavisi ile ilgilenmesinin davacı ve çocukları tarafından engellendiği, davacının ailesinin evliliğe olan müdahalesine engel olmadığı, davalının evliliğini kurtarma gayreti içerisinde olduğu ve evliliğin bu hâle gelmesinde kusurlu tarafın davacı olduğu gerekçesi ile davanın reddine ve kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.01.2021 tarihli ve 2020/710 Esas, 2021/10 Karar sayılı kararı ile; tarafların 22.01.2004 tarihinden beri evli oldukları, ortak çocuklarının bulunmadığı, gerçekleşen olaylara göre davalı kadının eşi için "ben onun karısı değilim, mecbur değilim, bakıcısıyım" dediği, geçirmiş olduğu ameliyattan sonra eşi ile ilgilenmediği ve ona bakmadığı, bu şekilde birlik görevlerini yerine getirmediği, buna göre davalı kadının ağır, çocuklarının evliliğine müdahalesine engel olmayan davacı erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına 1.000,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, yoksulluk nafaka talebinin reddine, az kusurlu olan erkek yararına 5.000,00 TL maddî tazminat ödenmesine, erkeğim manevî tazminat talebinin reddine, kadının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 16.09.2021 tarihli ve 2021/4629 Esas, 2021/6098 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğe kusur olarak yüklenen “ailesinin evlilik ve kadına olumsuz müdahalesine engel olmadığı” kusurunun, yaklaşık 14 yıl süren evlilikte süreklilik arzeder ve ağır şekilde gerçekleştiği, gerçekleşen bu duruma göre, davacı erkeğin ailesinin evliliğine ve eşine olumsuz müdahalesine sessiz kaldığı, davalı kadının ise eşinin hastalandığında bakımı ile yeteri kadar ilgilenmeyerek birlik görevini ihlal ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde kadının ağır kusurlu olarak kabulünün doğru görülmediği, davacı erkeğin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru olmadığı gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının gösterilen sebeplerle bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.01.2022 tarihli 2021/1641 Esas 2022/2 Karar sayılı kararı ile, önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
C. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Direnme kararının her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 18.04.2022 tarihli 2022/2726 Esas 2022/3697 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen direnme kararının yerinde olmadığı gerekçesi ile dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.09.2023 tarihli 2022/2-535 Esas 2023/831 Karar sayılı kararı ile, Mahkeme kararını temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davacı erkek vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine, erkek eşe yüklenen çocuklarının evliliğe olan müdahalesine engel olmadığı yönündeki kusurlu davranışın dinlenen tanıklardan ... ve ...'nın beyanlarıyla ispatlandığı, her iki tanığın da eşlerle aynı apartmanda uzun süre komşuluk yaptıkları, tanık ...'nın bizzat görgüye dayalı olarak "davacının büyük oğlu ...'un tarafların evliliğine müdahale ettiğini, davacının maaş almasının bir kaç gün öncesinde Kocaali'ye gelerek babasının maaşını çektiğini, sonrasında davacıyı cebinde 200-300TL ile geri bıraktığını, kadının bu müdahaleye itiraz etmesine rağmen çocukların aynı şekilde davranmaya devam ettiklerini, çocukların banka müdürü emeklisi olması nedeniyle babalarının yüksek olan maaşını davalıya harcamasını istemediklerini, davalının bir keresinde kendilerine karnının çok aç olması nedeni ile geldiğini" şeklinde beyanda bulunduğu, ...'nın da aynı şekilde "davacın oğlu ...'un babasının bütün kartlarını elinde tuttuğunu, bütün maaşları ...'un çektiğini, davacıya çok az miktarda yiyecek parası bıraktığını, babasının adına bankada kredi çekerek suçu davalının üzerine attığını, erkeğin eşine ölünce aylığım sana kalsın, ancak bankanın vereceği ölüm tazminatımı çocuklarıma ver dediğini, bu yönde eşine boş kağıt imzalaması için baskı yaptığını" gördüğünü söylediği, bu beyanları destekler nitelikte olan dosyada mevcut 31.01.2019 tarihli Sosyal İnceleme Raporunda komşulardan edinilen bilgilere göre, davacının çocuklarından çok çekindiği, her alışveriş sonrası nelerin alındığını tek tek kontrol ederek çocuklarına hesap vermek zorunda olduğu, buna karşılık çocukların davalıyı hiç bir zaman babalarının eşi olarak kabul etmedikleri, davalıya sürekli olarak hizmetçi gözüyle baktıkları, davalıyı babalarından kıskandıkları, olumsuz ithamlarda bulundukları, babalarının emekli maaşını kendi kontrolünde tuttukları, bu nedenle kadının ihtiyaçlarını karşılamak için günlük işlerde çalışmak zorunda kaldığı, toplanan bu delillere göre erkeğin kusurlu davranışının gerçekten de evlilikte ağır ve süreklilik arzeder şekilde gerçekleştiği, gerçekleşen bu duruma göre tarafların kusurlu davranışları karşılaştırıldığında eşlerin eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği, hâl böyle olunca kadın eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak erkek yararına tazminat ödenmesine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği, dosyada mevcut ekonomik ve sosyal durum araştırma tutanağına göre erkeğin, banka müdürlüğünden emekli olup 22.01.2019 tutanak tarihi itibari ile 5.000,00 TL emekli maaşı aldığı, buna karşılık kadının ise ev hanımı olduğu, okur-yazarlığının bulunmadığı, oğlunun adına kayıtlı evde tek başına yaşadığı, ihtiyaçlarını bulduğu günü birlik işler karşılığında elde ettiği gelir ve çocuklarının yardımıyla karşıladığının anlaşılması karşısında kadın eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği belirgin olup, yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin Son Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamına uyularak kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadın için dava tarihinden (10.09.2018) itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınıp kadına verilmesine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup boşanma sonucunda yoksulluğa düşecek olması nedeniyle kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği (16.09.2021) tarihinden itibaren aynı nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili; yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yoksulluk nafakasının miktarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun`un 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı kadın vekilince yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.