Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3546 E. 2024/4247 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Ortak çocuğun temyiz incelemesi tarihinde ergin olması, kararın dayandığı deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçeler gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/53 E., 2024/162 K.

KARAR : Bozmaya uyularak başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 14. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/532 E., 2020/386 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; yeniden esas hakkında hüküm kurmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin küsmeyi adet haline getirdiğini, bazen bu sebeple evden ayrıldığını, en son 08.05.2017 tarihinde yine küsüp evden ayrılıp yaklaşık 40 gün kadar dönmediğini, bu dönemde ortak çocuğun 10 Mayıs olan doğum gününden sonra ortak çocuğu arayarak 19 Mayıs tatili için çocuğu ile görüşmek istediğini, ortak çocuğun da okulda törende görevli olduğunu babasına söylediğini, doğum gününde babanın evde olmaması, erkeğin küs olması nedeni ile çocuğunun üzüldüğünü gören kadının19 Mayıs için okuldan izin alıp ve çocuğunu Akyaka'ya götürdüğünü, bundan haberdar olan erkeğin kadına ve çocuğa notlar bırakarak evin zorunlu giderlerini 15 Hazirana kadar ödeyeceğini bildirip okullar kapandığında evin boşaltılmasını istediğini, evdeki kalan eşyalarını aldığını ve kredi kartlarını iptal ettirdiğini, ortak çocuğu her seferinde anne baba arasında seçim yapmaya zorladığını, çocuk eğer anneyi tercih ederse maddî desteğini çekeceği yönünden çocukla konuştuğunu, her tartışma sonunda kadını evden kovmakta, boşamakla tehdit ettiğini, kumar oynayan erkeğin bu konuda eşine yalan söylediğini, sosyal anlamda kimseyle görüşmediğini ve irtibat kurmak istemediğini, müşterek konuta kadının annesinin gelmesinin dahi sayılı olduğunu, özellikle kadının ailesi ile irtibat kurmak istemediğini, Aydın'da bulunan evin kadına sorulmadan satıldığını, kredi borcunun kapatıldığını ve kalan paranın nereye gittiğini kadına açıklanmadığını, sürekli olarak kazancını kadının başına kalktığını, sürekli ezip aşağıladığını, maddî imkanları için kendisi ile birlikte kaldığı yönünden itham edildiğini, hiçbir şekilde sevgi anlayış ve saygı göstermediğini, en son olayda hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 80.000,00 TL maddî ve 80.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini, karşı davalının evlilik öncesinde öğretmen olduğunu söylemesine rağmen taraflar evlendikten sonra kendisinin sözleşmeli öğretmen olduğunun ortaya çıktığını, karı koca arasında yaşanan her şeyi annesine aktardığını, onun direktif ve talimatları ile hareket ettiğini, sürekli olarak hakaret edip aşağıladığını, ortak çocuğu dahi babaya karşı olumsuz etkilediğini, sürekli olarak erkekten izin almak gereği dahi duymadan arkadaşları ile şehir dışına tatillere gittiğini, toplantılara katıldığını, her tartışma sonrasında kadının çocuğu alıp evden uzaklaşmakta ve erkeğin çocuğuna olan düşkünlüğünü kullandığını, kayınvalidenin ortak çocuğun eğitim ve terbiyesine sürekli olarak müdahale ettiğini ve bu durumun da huzursuzluğa neden olduğunu, iş amaçlı erkeğin katılacağı toplantı ve faaliyetlerde kadının her seferinde erkeğin arkadaşlarının da cep telefon numaralarını istediğini, erkeğin kazancını sürekli sorguladığını, yaşamı çekilmez hale getirdiğini, çalışmayan kadının ev işlerini yapmaktan kaçındığını, bu konuda eve temizlik için gelen yardımcıları dahi yıldırıp işi bırakmalarına sebep olduğunu, erkek ile sosyal yaşamda paylaşımda bulunmaktan kaçındığını, en son yaşanan olayda kadının hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin Mayıs 2017 döneminde eşyalarını alarak evden ayrıldığı, evden ayrılırken bıraktığı ve içeriği inkar edilmeyen notlar, bir kısım tanık beyanları anlatımları, erkek tarafından 11.08.2017 tarihinde kapatılan mevduat hesabı ve müşterek eve ait aboneliklerin iptali hep birlikte değerlendirildiğinde, erkeğin kadına ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığı, keza 2006 doğumlu ortak çocuğu da kendisiyle annesi arasında bir seçimde bulunmaya ittiği, çocuğa yönelik de küsme ve giderlerini karşılamama tavrı ile benzer şiddetin sürdürüldüğü, eve gelen kadının arkadaş ve aile bireylerine yönelik soğuk tavırlar sergilediği, kadına "okumuşsun ama kendini geliştirememişsin, beceriksizsin" şeklinde küçümseyici söylemlerde bulunduğu, erkeğin evden ayrılmasından sonra kadın tarafından 24.07.2017 tarihinde boşanma davasının açıldığı, yargılama sırasında tarafların aynı konutta ikamet etmeye devam ettikleri, 09.09.2017 tarihinde aralarında çıkan tartışmada karşılıklı hakaret ve yaralama eylemlerinin gerçekleştiği, buna ilişkin karşılıklı darp raporlarının mevcut olup, İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/1037 esas 2018/913 karar sayılı ilamı ile kasten yaralama eylemleri nedeniyle her iki taraf hakkında da hükmün açıklanmasına yer olmadığına, hakaretin karşılıklı olması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, 21.09.2017 tarihinde erkek tarafından açılan birleşen dosya yargılamasında taraflarca karşılıklı olarak bu eylemler nedeniyle de kusur atfında bulunulduğu, dava ve birleşen dava dosyalarında yukarıda açıklananlar dışında iddia edilen vakaların ispat edilemediği, tanık anlatımlarının bu yönlerden soyut olduğu ve yer-zaman kavramı içermediği, dosya içerisindeki diğer yazılı belge fotokopileri ve fotoğrafların da iddiaları ve kusurlu davranışları ispata tek başına yeterli görülmedikleri değerlendirilmekle; taraflar arasında meydana gelen geçimsizliğin şiddetli olup birliğin devamına imkan vermeyecek derecede evliliği temelinden sarstığı, bu geçimsizlikte erkeğin daha ağır kusurlu olduğu, vicdani kanısına varılarak tarafların davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için 16.04.2018 tarihli ara karar ile belirlenen aylık 600,00 TL tedbir nafakasının 15.09.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası olarak hüküm kesinleşinceye kadar devamına, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafakalar ile kadın yararına belirlenen tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, hükmedilen nafakaların miktarları, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların şartları ile miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin07.12.2022 tarihli ve 2021/46 Esas, 2022/2126 Karar sayılı kararıyla; erkeğin hükmü kusur yönünden istinaf etmediği belirtilerek kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 02.11.2023 tarihli ve 2023/1801 Esas, 2023/5141 Karar sayılı kararı ile; erkek vekili tarafından kusur belirlemesinin de istinaf konusu yapıldığı halde, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince, erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf itirazının incelenmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların kusura yönelik istinaf itirazları yerinde bulunmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her iki taraf da kusurlu olduğuna, erkeğin boşanma davasını açmakta haklı bulunduğuna göre erkeğin birleşen davasının da kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, erkek boşanmaya yol açan olaylarda ağır kusurlu kabul edildiğinden, boşanmakla kadının mevcut veya beklenen menfaati ihlal edilecek olup, davalının belirlenen kusurlu davranışları kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği, ancak miktarlarının az olduğu, kadının asgari ücret seviyesindeki gelirinin kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağı, erkeğin ekonomik ve sosyal durumu da gözetildiğinde asgari düzeyde emekli maaşı bulunan kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları da gerçekleştiği, tedbir ve yoksulluk nafakası takdir edilmiş olmasında yasaya aykırılık olmadığı gibi, tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, kusur oranları, paranın alım gücü, nafakaların niteliği, kadının boşanma davasının istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olması da dikkate alındığında hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının indirilmesinin ya da artırılmasının gerekmemesine göre, taraf vekillerinin bu yönlere ilişkin yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmesi gerektiği, velâyeti anneye verilen ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, eğitim durumu ve giderleri ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, kadının davasındaki boşanma hükmünün istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olması, kadın vekilinin duruşmadaki beyanları da dikkate alındığında; ortak çocuk için takdir edilen tedbir ve iştirak nafakası miktarının hakkaniyete uygun olduğu, tarafların çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarına ilişkin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun tazminatların miktarları yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için 70.000,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, hükmedilen nafakaların miktarları, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların şartları ile miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 10.05.2006 doğumlu ortak çocuğun temyiz inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.