Logo

2. Hukuk Dairesi2024/358 E. 2024/7508 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında, davalı kadının boşanmaya itirazı üzerine evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı ve tarafların kusur oranlarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, davalı kadına yüklenen kusurların davacı erkeğin eylemlerine tepki niteliğinde olduğu ve boşanma koşullarını oluşturmadığı, davalı kadının boşanmaya itirazının da hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı gözetilerek ilk derece mahkemesinin boşanmaya karar vermesinin hatalı olduğu gerekçesiyle direnme kararını bozmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1773 E., 2023/1810 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Osmaniye 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/575 E., 2021/260 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, hakaret edip aşağıladığını, ilgi göstermediğini, kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, bir vakfın sohbetlerine izinsiz katıldığını, ailesi ile görüşmediğini, özel günlere gitmediğini, evden kovduğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin kadına ve çocuklara şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, ihtiyaçlarını karşılamadığını, ilgi ve sevgi göstermediğini, ailesinin kadını istemediğini, davacı erkeğin davalı kadını ailesine göndermediğini, evine kabul etmediğini, davacı erkeğin ailesinin kadına hakaret ettiğini, başka kadınlarla ilişkisi olduğunu belirterek davanın reddine, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, aylık 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminatın davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların birlikte yaşadığı dönemde davacı erkeğin davalı kadını ve ortak çocuklardan ..., ... ve ...'i birden fazla kez dövdüğü yine davalı kadına hakaretler ettiği, davalı kadının da davacının kök ailesini ziyaret etmediği ve yine davacının kök ailesinden müşterek konuta misafir kabul etmek istemediği, gelen misafirlere de misafirlik hukukuna yakışmayacak şekilde davrandığı, tarafların son tartışmasının davacı erkeğin yeğeninin söz törenine davalı kadının katılmaması nedeniyle çıktığı, davalı kadının tören sahipleri ile arasındaki problemlerden çekindiği için söz konusu törene katılmadığı bu haliyle katılmamakta haklı gerekçesi bulunduğu davacı erkeğin bu olayı anlayışla karşılamadığı ve büyüterek evliliğin mutluluğunu tehlikeye düşürdüğü, taraflar arasındaki itilafı gidermek için her iki tarafın ailesinden üyelerin katıldığı toplantıda davacı erkeğin davalı kadından boşanmak için dava açtığını beyan ettiği, bunun üzerine davalı kadının, davacının kıyafetleri bulunan valizi odanın ortasına attığı ve evden davacıyı ve ailesini kovduğu, tarafların bu olay sonrasında bir daha bir araya gelmedikleri, anlatılanlardan davalı kadının kusurlarının; davacının kök ailesini ziyaret etmemek ve yine davacının kök ailesinden müşterek konuta misafir kabul etmek istememek, gelen misafirlere de misafirlik hukukuna yakışmayacak şekilde davranmak, tarafların son tartışmasında her iki tarafın kök ailesinden üyelerin bulunduğu bir ortamda davacının kıyafetleri bulunan valizi odanın ortasına atmak ve evden davacıyı ve ailesini kovmak olduğu, davacı erkeğin kusurlarının ise; davacı erkeğin davalı kadını ve ortak çocuklardan ..., ... ve ...'i birden fazla kez dövmek, yine davalı kadına hakaretler etmek, tarafların son tartışmasında davalı kadının davacının yeğeninin söz törenine katılmamakta haklı gerekçesi bulunduğu halde davacı erkeğin bu olayı anlayışla karşılamamak ve taraflar arasındaki itilafı gidermek için her iki tarafın ailesinden üyelerin katıldığı toplantıda davalı kadından boşanmak için dava açtığını beyan etmek olduğu, arafların birbirilerine sevgi, saygı ve tahammüllerinin kalmadığı müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olup, yukarıda anlatılanlardan her iki tarafın da boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu oldukları, kusur durumları dikkate alındığında davacı erkeğin kusurlarının davalı kadına göre daha ağır olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davalı kadının velâyeti kendisine verilen ortak çocuklar 2004 doğumlu ..., 2006 doğumlu ... ve 2010 doğumlu ... için tedbir ve iştirak nafakası talebinin kısmen kabulü ile; yargılama yargılama devam ederken 04.02.2020 tarihli ara karar ile takdir edilen her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 100,00 'er TL tedbir nafakasının infazda tekerrür olmamak koşulu ile 13.04.2021 tarihi itibariyle her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 50,00 'şer TL artırılarak, her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 150,00 'şer TL'ye çıkartılmasına ve bu şekilde davacıdan alınıp velâyeten davalıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra aynı miktar iştirak nafakası olarak devamına, davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile; yargılama devam ederken 04.02.2020 tarihli ara karar ile takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının infazda tekerrür olmamak koşulu ile 13.04.2021 tarihi itibariyle aylık 100,00 TL artırılarak, toplam aylık 250,00 TL'ye çıkartılmasına ve bu şekilde davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra aynı miktar nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, ortak çocuk 2002 doğumlu ...'nin yargılama devam ederken reşit olduğu anlaşıldığından bu çocuk yönünden iştirak nafakası takdirine yer olmadığına, 15.000,00 TL maddî ve 10.000 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili; boşanma davasının kabulü, yetki itirazının reddi ve kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında, usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, toplanan delillerden erkeğin yerleşim yeri Hasanbeyli/ Osmaniye olduğu anlaşıldığından yetki itirazı red kararının doğru olduğu yine davanın esası ile ilgili hükme etki edecek sunulan tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun, kusur belirlemesinin doğru olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili; boşanma davasının kabulü, yetki itirazının reddi ve kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün doğru olup olmadığı ve Mahkemenin yetki itirazının reddi kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası.

3.Değerlendirme

1.4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinde "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan yine böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da madem ki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası)

2.Yapılan yargılama ve toplanan delillerden İlk Derece Mahkemesince davalı kadına yüklenen her iki tarafın ailesinin bulunduğu ortamda davacı erkeğin kıyafetleri bulunan valizi odanın ortasına atma ve evden davacı erkeği ve ailesini kovma vakıalarının davacı erkeğin eylemlerine tepki niteliğinde olduğu, bu nedenle bu vakıaların davalı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yüklenen diğer kusurların ise 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca boşanma koşullarını oluşturmayacağı ve kadının boşanmaya itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.