Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3593 E. 2024/3818 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının azlığı nedeniyle yapılan temyiz üzerine, bozma ilamına uyularak belirlenen yeni tazminat miktarlarının uygunluğunun değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Dosya kapsamı, hakkaniyet, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile bozmanın amacı gözetildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak belirlenen yeni tazminat miktarlarının uygun olduğu değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/191 E., 2024/330 K.

KARAR : Bozma ilamına uyularak yeniden esas hakkında hüküm kurulması

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların miktarı yönünden bozulmasına sair yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap - karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında karı koca ilişkisinin kalmadığını, aynı evde yaşamalarına rağmen konuşamadıklarını, sürekli kavga ettiklerini, erkeğin sürekli cep telefonu ile görüştüğünü, müvekkilinin bu nedenle erkeğin başka kadınlarla ilişkisi olduğunu düşündüğünü, davalı-karşı davacı erkeğin, müvekkilinin maaş kartını zorla aldığını ve geri vermediğini, evin ve kadının ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, tarafların çocuklarının erkekten kaynaklı sebeplerle olmadığını ancak erkeğin bu konuda gerekli tedaviyi olmayı denemediğini, boşanma davasının açılmasından bir gün önce evlilik birliği içerisinde ortak edinilen taşınmazdaki hissesini müvekkilinin bilgisi dışında satarak mal kaçırmaya çalıştığını, bankadaki parayı da çektiğini, erkeğin müvekkilini tehdit etmesi nedeni ile hakkında uzaklaştırma kararı verildiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ile düğünde takılan ziynetlerin aynen iadesine, olmadığı takdirde yasal faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki bedeline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın reddini istemiş, kadının kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, sürekli müvekkilini aşağıladığını, rızası ile maaş kartının müvekkiline verilip, emekli maaşının çekilerek evin ortak ihtiyaçlarında kullanıldığını, müvekkilinin kendi parası ile aldığı taşınmaz üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilmesinin mümkün olduğunu, ziynet davasının boşanmanın fer'îsi olmadığını, ziynetlerin kadında bulunduğunu, müvekkilinin çocuk sahibi olmak için Avusturalya'da ameliyat olduğu gibi Türkiye'de de tedavi gördüğünü, son 5 yıldır tarafların ayrı odalarda yatıp kadının cinsel ilişkiden kaçındığını ileri sürerek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadına hakaret ettiği, kadının maaş kartlarını alarak maaşı üzerinde serbestçe tasarrufta bulunmasını engellediği, kadının ailesine saygı göstermediği, kadının kendi ailesine yönelik sorumluluklarını yerine getirmesine yardımcı olmadığı, kadın ile yaşadığı uzun süreli cinsel soğukluğu bahane edip başka kadınlarla yakınlık kurarak güven sarsıcı davranışlar içine girdiği, kadının çocuk sahibi olma isteğini dikkate almadığı; kadının da eşine saygısız davrandığı, erkeğin yüzüne karşı ve gıyabında hakaret ettiği, erkeğin annesine davalı erkek aleyhinde uygunsuz sözler söylediği, on yıldan fazla süre boyunca cinsel birlikteliğe yanaşmamak suretiyle psikolojik şiddet uyguladığı, tarafların ortak konut içinde birbirleriyle irtibatlarını kalmadığı, evlilik hayatının fiilen sona ermiş olduğu gerekçesi ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları bu nedenle taraflar yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile tarafların boşanmalarına, eşit kusurlu olduklarından tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadın tarafından ziynetler yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından ziynet talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve ziynet alacağı davası yönlerinden davalı-karşı erkek davacı erkek vekili, asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2023 tarihli ve 2021/229 Esas, 2023/299 Karar sayılı kararıyla; dilekçeler aşamasında dayanılmayan vakıaların taraflara kusur olarak yüklenilmesi ile dayanılan ve ispatlanan vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınmamasının hatalı olduğu, davacı-karşı davalı kadının erkeğin yüzüne ve gıyabında ona hakaret ettiği, uzun zamandır cinsellikten kaçındığı, buna karşılık davalı-karşı davacı erkeğin de mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kadının maaş kartlarını alarak maaşı üzerinde serbestçe tasarrufta bulunmasını engellediği, kadın ile yaşadığı uzun süreli cinsel soğukluğu bahane ederek başka kadınlarla yakınlık kurarak güven sarsıcı davranışlar içine girdiği, bunlara ilaveten boşanma davası açılmadan önce eşinin bilgisi olmadan banka hesabında bulunan paraları çekerek ve Torbalı'daki taşınmazdaki hissesini satarak güven sarsıcı davranışta bulunduğu, gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ancak, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin kadına oranla ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinde düzenlenen maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluştuğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ve evlilikte geçen süre dikkate alınarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, dava dilekçesi ile ziynet alacağının talep edilmediği, cevap dilekçesi ile talep edilemeyeceği, bu sırada peşin harç yatırmış olmasının da sonucu değiştirmeyeceği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, tedbir nafakasının yargılamanın her aşamasında talep edilebileceği ancak erkek yararına tedbir nafakasına hükmedilmesini gerektirir bir durumu olmadığı, süresinden sonra erkek tarafından talep edilen yoksulluk nafakası konusunda karar verilemeyeceği gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararın kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bölümlerinin kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tedbir nafakası talebinin reddine, yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların diğer istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, ziynet alacağı davası, tazminatların mıktarı yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, kendi reddedilen talepleri yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 05.12.2023 tarihli kararı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatların az olduğundan bahisle hükmün bozulmasına, sair yönlerden hükmün onanmasına

karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı-karşı davalı kadın yararına 90.000,00 TL maddî tazminat ile 80.000,00 TL manevî tazminatın hükmün boşanma yönünden kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı karşı davacı erkekten alınarak, davacı-karşı davalı kadına verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili ; tazminatların miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili;kusur belirlemesi ve tazminatların miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve bozmanın amacına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 174 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun), 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.