"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1223 E., 2023/2421 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/462 E., 2022/118 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 12.06.1996 tarihinde evlendikleri, iki çocuklarının olduğunu, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğini, davalı kocanın uyguladığı fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddetin evlilik süresince devam ettiğini, davalının sürekli borçlarının olduğunu söyleyerek eşine para vermediğini, kazandığı parayı eğlence mekanlarında yediğini, evlilik dışı birlikte olduğu kadınlara harcadığını, kocanın hiçbir şekilde aile kurmak istemediğini, sürekli müvekkile boşanmak istediğini söylediğini, davalının müvekkile ve çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, maddî ve manevî olarak destek olmadığını, davalının alkol bağımlılığının taraflar arasında sürekli sorun çıkmasına neden olduğunu, davalının çoğu akşam eve sarhoş olarak geldiğini, davalının alkol aldığı zamanlarda müvekkilin telefonlarını açmayarak çoğu zaman engellediğini, davalının müvekkili kimse ile görüştürmeyerek evden çıkmamasını istediğini, kıskanç tavırlar sergilediğini, müvekkilin davalının başka kadınlarla olan yazışmalarını ve fotoğraflarını gördüğünü, bunları davalıya sorduğunda davalı arkadaşlarının yanlışlıkla gönderdiğini, kendi sadakatsizliğini müvekkile yüklediğini, müvekkilin kendisini aldattığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu bu nedenlerle müvekkile düğünde takılan altınlar olan 4 adet çeyrek altın, 3 adet yonca altın, 4 adet baklavalı bilezik, 2 adet hediyelik bilezik olan altınların şimdilik 1000TL ziynet alacağının davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, tarafların boşanmalarına, müvekkil yararına aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakası, 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını kabul etmediklerini, müvekkilin herhangi bir vergi kaydının bulunmadığını, mal varlığının da bulunmadığını, davacının müvekkilin geliri ve mal varlığına ilişkin iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilin davalının yaşamının hiçbir döneminde alkol problemi olmadığını, davalının alkol sorununa ilişkin herhangi bir tedavi kaydının olmadığını, müvekkilin davacıya fiziksel veya psikolojik şiddet uygulamadığını, aralarında bu konuda herhangi bir huzursuzluk yaşanmadığını, tarafların 24 yıldır evli olduklarını, bu zamana kadar yargıya intikal eden herhangi bir olayın yaşanmadığını, böyle bir durumun gerçekleşmediğini, müvekkilin davacıyı evden çıkartmama ve kıskanmasının söz konusu olmadığını, davacının okul idaresinde uzun süre görev aldığını ve 16 yıl boyunca sanki öğretmen veya okul idaresinden biri gibi her gün okula gittiğini, okulun sosyal etkinliklerine katıldığını ve gece çok geç saatlerde eve geldiği, birçok geziye katıldığını, davacının ev işlerini yapmamış evlilik birliğinin kadına yüklediği görevleri yerine getirmediğini, haftada 4-5 kez çocuklara dışardan yemek yedirdiğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkilin davacıyı sadakatsizlikle suçladığı ve zorla çalışmasını istemediğini, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tarafların uzun süre ayrı kaldıkları iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkilin davalının işlerinin bozulup iflas edince baba ocağına gittiğini, annesine ait tarları işletmek ve gelir elde etmek için yine girdiği iş yerine ait tarımsal faaliyetleri sürdürmek için haftanın belli günleri Tefenni ilçesine gidip geldiğini, devlet desteği almak için de adresini taşıdığını, müvekkilin evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirdiğini, ortak çocukların okul giderlerini karşıladığını, çocukların hesaplarına para yatırdığını, çocukları ile ilgilendiğini, davacının talep ettiği nafaka miktarının fahiş olduğunu, tarafların boşanmalarına ancak müvekkilin kusurunun bulunmaması nedeniyle maddî ve manevî tazminat taleplerinin nafaka ve ziynet alacağı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadın tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 161 inci maddesinde düzenlenen zina hukuksal nedenine, olmadığı takdirde aynı Kanun'un 166/1-2 nci maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ileri ile ziynet alacağı istemlerine ilişkin açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince davalının alkol kullandığı, davacıya şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediği, dosyada bulunan nüfus kayıtları ve tanık beyanları ile evlilik dışı bir çocuğa sahip olduğu sabit olduğundan davalının sadakat yükümlülüğüne uymadığı, bu suretle birliğin sarılmasında tam kusurlu olduğu, zina iddiası yönünden; evlilik dışı olan çocuğu davacının 2017 yılında öğrendiği, 6 aylık hak düşürücü süre içinde zinaya dayalı boşanma davasının açılmadığı, bu nedenle zina nedeniyle değil sadakat yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 166/1 maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 nci maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını, bildirdikleri delillerin tamamı toplanmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri ile kusur belirlemesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz başvuru dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını, bildirdikleri delillerin tamamı toplanmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri ile kusur belirlemesi yönlerinden temyiz dilekçesi sunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 389 uncu ve devamı maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.