Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3927 E. 2024/4830 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bozma ilamına uyularak verilen kararda hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarının yeterli olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur oranları, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alınarak hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az bulunması ve bozma ilamının amacına uygun olmaması nedeniyle, 4721 sayılı Kanun’un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50. ve 51. maddeleri gözetilerek kararın tazminat miktarı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/355 E., 2023/777 K.

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma ve kadının boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının tazminatlar ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin ise onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın yararına tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı yükseltilerek karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde; taraflar arasındaki ilk boşanma davasının feragat nedeniyle reddedildiğini, akabinde erkek tarafından açılan davanın da reddedildiğini, kararın kesinleştiğini ve aradan 3 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına karşın ortak yaşamın kurulmadığını iddia ederek tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Dava dilekçesi davalı-davacı kadına 01.11.2018 günü usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı-davacı kadın davaya süresi içinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; erkeğin sadakatsiz olduğunu, evi, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediğini ve diğer kadınla birlikte çekilmiş fotoğraflarını sosyal medyada paylaştığını ileri sürerek öncelikle zina, kabul edilmezse evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini ve kadının erkeğin soyadını kullanmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.12.2020 tarihli ve 2018/1890 Esas, 2020/524 Karar sayılı kararıyla; zina fiilinin ispatlanamadığı, taraflar arasında daha önceden görülen boşanma davasının reddedildiği, kararın kesinleştiği, aradan 3 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen ortak yaşamın kurulmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kesinleşen mahkeme kararında da belirtildiği üzere sadakatsiz davranışları bulunan erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düştüğü ve kadın lehine tazminatlara hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu gerekçesi ile, kadının zinaya dayalı davasının reddine, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve erkeğin fiili ayrılık hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 80.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine ve kadının erkeğin soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, kadının eşinin soyadını kullanmasına izin verilmesi davası yönünden; davalı-davacı kadın vekili tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kadının zinaya dayalı davasının reddi, kusur belirlemesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin28.11.2022 tarihli ve 2021/763 Esas, 2022/2294 Karar sayılı kararıyla; kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile boşanma davaları ve fer'îlerine yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine ve kadının eşinin soyadını kullanabilmesine izin verilmesi davasının tefrik edilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kadının zinaya dayalı davasının reddi, kusur belirlemesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairesizin 05.07.2023 tarihli 2023/472 Esas, 2023/3748 Karar sayılı ilamıyla; kadın yararına hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarının az olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının tazminatlar ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının tazminatlar ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden bozulmasına, kadının sair temyiz itirazlarının reddiyle kararın bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadın yararına aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde, hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarının az olduğunu, kadının sosyal güvencesinin bulunmadığını, çalışmadığını, kabul edilen tazminat miktarı üzerinden lehe vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı ile vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozma ilamına uygun hüküm kurulup kurulmadığı, tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı ve boşanmanın fer'îsi niteliğindeki taleplerin kabulü veya reddi halinde ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun 323 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı ve 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası, 174 üncü, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,25.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.